Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5125 E. 2022/6674 K. 19.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5125
KARAR NO : 2022/6674
KARAR TARİHİ : 19.09.2022

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kendisine ait aracı davalı belediyeye kiraya verdiğini, davalı … elemanının kiralananı ehliyetsiz olarak kullanırken yaptığı ölümlü trafik kazası neticesinde dava dışı sigorta şirketine tazminat ödediğini ve bu tazminatın tahsili için davalı kiracı aleyhine başlattığı icra takibine davalı tarafça itiraz edildiğini iddia ederek davalının takibe vaki itirazının iptali ile lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı; kazanın kira sözleşmesi bittikten sonra meydana geldiğini, aracı kullanan kişinin görevli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, araç sürücüsünün belediye görevlisi olduğu, kazanın sözleşmesin devamı sırasında ve araç kiracının uhdesinde iken meydana geldiği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalının temyizi üzerine Dairemizin 24/12/2019 tarihli 2018/7600 E 2019/10540 K sayılı kararı ile; rücu konusu tazminat miktarının belirlenmesi yönünden destekten yoksun kalma tazminatı konusunda aktüerya uzmanı bilirkişiden, araç hasarı tazminatı konusunda makine mühendisi bilirkişiden ve kusur durumu konusunda soruşturma dosyası da getirtilerek alanında uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; alınan bilirkişi raporuları doğrultusunda davalı kiracının kaza tarihinde araç işleten konumunda olduğu, sürücünün %100 kusurlu bulunduğu ve hesaplanan tazminat tutarının rücu talebine konu tutardan daha yüksek olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş; karar, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
2004 sayılı İcra İflas Kanunu m.67/2 uyarınca inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlarının bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda değil ise, alacağın likit ve muayyen olduğu söylenemeyeceğinden icra inkar tazminatına hükmedilemez. Zira inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz ederek tahsile engel olan borçluya karşı öngörülmüş bir yaptırımdır.
Somut olayda; rücu edilebilecek tazminat tutarı yargılamayı gerektirmekle tazminat tutarı likit ve muayyen olmadığından icra inkar tazminatı koşulları oluşmamıştır. Bu durumda mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
Ne var ki; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan kararın düzeltilerek onanması, HUMK’nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının ikinci bendi çıkarılarak yerine “İcra inkar tazminat talebinin REDDİNE,” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.