Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/5008 E. 2023/1485 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5008
KARAR NO : 2023/1485
KARAR TARİHİ : 16.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1932 E., 2022/437 K.
DAVA TARİHİ : 02.11.2020
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/635 E., 2021/647 K.

Taraflar arasındaki cezai işlemin iptali ile muarazanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 16.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat Merve Nur Kaya ile davalı vekili Avukat Neslihan Polat’ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kurum müfettişleri tarafından yürütülen soruşturma sonucunda düzenlenen rapor gereğince, davalının 14.10.2020 tarihli ve 12342626 sayılı yazıyla, 1RB1FJF numaralı reçetenin sahte olması nedeniyle, reçete dolayısıyla yersiz olarak ödendiği belirtilen 223.931,40 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müvekkili adına tahakkuk eden alacaklarından mahsup edileceğinin, karşılamaması halinde ise tahsil edileceğinin bildirildiğini, yapılan bildirimin hukuka aykırı olduğunu, sahte olduğu bildirilen reçetenin kan ürünü reçetesi olup, karşılandığı tarih itibarıyla mor reçete olarak usulüne uygun düzenlendiğini, hastanın geçmişi de sorgulanarak daha önce de 4 kutu aldığı görülmekle ve davalı kuruma sorulmak suretiyle hastanın kimlik fotokopisinin üzerine imzası alınmak suretiyle verildiğini, sahtecilik eyleminde davacının hiç bir dahilinin olmadığını, ayrıca protokolün hangi maddesine göre işlem yapıldığının yazıda belirtilmediğini ileri sürerek, davalı kurum tarafından 14.10.2020 tarihli ve 12342626 sayılı yazı ile bildirilen toplamda 223.931,40 TL para cezasının tahsiline yönelik işlem ile yaratılan muarazanın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava açılmadan önce kuruma başvurunun zorunlu olduğunu, başta Mersin Devlet Hastanesi olmak üzere çeşitli kamu ve özel sağlık hizmetleri sunucularındaki hekim ya da bilgi işlem görevlileri tarafından 18.09.2008-10.09.2018 döneminde Mersin ya da başka illerde ikamet eden Kurum sigortalıları ve hak sahipleri adına şeklen gerçek, içerik olarak sahte şekilde düzenlenip Mersin veya diğer illerde faaliyet gösteren eczanelerden Kuruma fatura edilen ya da fatura edilmeyip silinen reçetelerin büyük oranda yoklama usulüyle araştırılması neticesinde Kurum müfettişleri tarafından yürütülen inceleme neticesinde düzenlenen 25.03.2019 tarihli ve 109986/01/SR/01 sayılı soruşturma raporunun düzenlendiğini, yürütülen soruşturma sonucu temin edilen ilaçların yurt içine ve yurt dışına yasa dışı olarak satıldığı bir kısım ilaçların PKK ve DEAŞ terör örgütlerine satıldığının tespit edildiğini, birden fazla hekim, eczacı, eczane çalışanları, bilgi işlem görevlilerinin sahtecilik suretiyle kamu zararına sebebiyet verdiğini, özellikle somut olayımızda da önemli bir payı olan eczane çalışanı Güner Günbay’ın ve birtakım kişilerin etkin pişmanlık kapsamında suçlarını ikrar ettiklerini, iş bu davada ise Rahim Günbay adına Osmaniye Devlet Hastanesinde görevli nöroloji uzmanı tarafından düzenlenen sahte rapor ve buna istinaden düzenlenen sahte reçete ile ilaçların davacının sahibi olduğu eczaneden karşılandığını, davacının eczanesinde çalışan Güner Günbay’ın Rahim Günbay’ın oğlu olduğunu ve babası adına çeşitli hekimlere ricayla sahte rapor ve reçete düzenlettiğini ve babasının da sahte engellilik raporu dahil birden fazla suçundan cezaevinde tutuklu olduğunu, dava konusu işlemin kuruma fatura edilen ve kurum müfettiş raporuyla yersiz ödendiği tespit edilen reçete bedelinin tahsiline ilişkin bir işlem olduğunu, reçete dayanağı sağlık raporunun Osmaniye’de düzenlenmiş olması, reçetenin Mersin’de düzenlenmiş olması, ilacın alındığı davacıya ait eczanesinin ise Niğde’de bulunması (Kural olarak ilacın Hastaneye en yakın eczanelerden temini yoluna gidileceği) ve 223.931,40 TL’lik reçete değeri de göz önüne alındığında makul bir insanın dahi söz konusu durumdan şüphe duyması gerektiğini, davacının eczacı olduğu gerçeği ve yukarıda sayılan hususlar da gözetildiğinde davacının kendisinden beklenen özen yükümlülüğüne aykırı davranarak kurumu zarara soktuğunu ve yersiz ödemeye sebebiyet verdiğini, protokolün 4.3.6. maddesi uyarınca, 5.3 maddedeki fiillerin tespit halinde reçete bedelinin tahsili için eczanenin kastının ve kusurunun aranmadığını, Kurum işleminin hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;”Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; SGK Konya Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğünün 14/10/2020 tarihli ve 12342626 sayılı yazısı ile 2016 Yılı Eczane PRotokolünün 4.3.6 maddesi hükmü gereği tespite konu 1 adet sahte reçete bedeli olan 223.931,40 TL tahakkuk işleminin yerinde olmadığının bildirildiği, dosya kapsamında yapılan incelemede iptali istenen işlemin davalı kurum tarafından davacıdan sahte reçete bedelinin tahsiline ilişkin olduğu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/5594 E. 2021/6793 K. ve 17.06.2021 tarihli kararından da anlaşılacağı üzere her ne kadar davacının reçeteyi davalı kuruma fatura etmesinde kusurunun olmadığı sabit ise de üçüncü kişinin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden davalı kurumun sorumlu tutulması mümkün olmadığından, davacının reçete bedelini ancak sahtecilik yapan kişilerden istemesi mümkün olduğundan davalı kurumun yersiz ödemeleri ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsil etmesinin hukuka uygun olduğu kanaatine ulaşıldığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin hak sahiplerinin ilaca erişimine dair protokol hükümlerini irdelemediğini, davalının denetleyicisi olduğu medula sitemine dair kusur incelemesi yapmadığını, protokol gereğince usulüne uygun olarak gelen reçeteyi karşılamak zorunda olduğunu, aksi halde cezai müeyyide ile karşılaşacağını, davalının da açıkça protokolde yer alan yükümlülüklerini yerine getirmesinin sözleşme gereği olduğunu, protokolün 4.3.6. maddesine göre uygulama yapılabilmesi için 5.3. maddedeki fiillerin varlığının tespit edilmiş olması gerektiğini, 5.3.3, 5.3.6 ve 5.3.14 maddelerinde sayılı fiillerden biri olması halinde reçete bedelinin istenemeyeceğini, somut olayda müvekkiline atfı kabil herhangi bir sorumluluk tevcih edilmediğini, davalının da 5.3.10 maddesi kapsamında ceza uygulamasına gidemediğini, eczacı müvekkilinin kurum yazısındaki söz konusu olaya dahiliyetinin olmadığını, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olması karşısında yerel mahkeme tarafından birtakım usuli, hukuki ve sözleşmesel işlemlere riayet edilmeksizin hüküm kurulduğunu, soruşturma raporunda da davacının veya çalışanlarının isimlerinin geçmediğini, davacının savunması alınmadan cezai işlem tesis edilmesinin doğru olmadığını, davalı kurumun yazısında protokolün hangi maddesine göre işlem yapıldığının belirtilmediğini, mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak yürütülen inceleme sonucu kurulan hükmün dosya kapsamındaki tüm iddia ve savunmaları karşılar mahiyette olmadığını belirterek istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ”Dosya kapsamı, toplanan deliller ve özellikle kurum tarafından düzenlenen soruşturma raporu, sahte reçeteyi düzenleyenlerin ikrarı ve haklarında ceza soruşturmasının olması, ayrıca mahkemece alınan bilirkişi raporunda sahteciliğin sabit görülmesi dikkate alındığında, sözleşme serbestisi kapsamında protokol imzalayan davacının imzaladığı protokolün 4.6.3. maddesi uyarınca, kusuru olmasa bile sahte olduğu anlaşılan dava konusu reçete bedelinden sorumlu olacağının, başka bir deyişle davacı eczanenin sahte reçete bedelini davalı SGK’dan değil, sahte reçeteyi düzenleyenlerden talep edebileceğinin anlaşılmasına göre,” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde istinaf başvuru dilekçesinde yer alan itirazlarını tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan protokol gereği davacıya tahakkuk ettirilen sahte reçete bedelinin iadesine dair işlem ile yaratılan muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 Sayılı Kanun) 19/1 inci maddesinde; bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınacağı düzenlenmiştir.

2. 6098 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesinde yer alan düzenleme gereği taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.

3. Sosyal Güvenlik Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacılar Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2016 Yılı Protokolünün 4.3.6.maddesi; “Protokolün (5.3) numaralı maddesindeki fiillerin tespit edildiği reçetede fiili ilgilendiren reçete veya ilaç bedelleri ödenmez (5.3.3, 5.3.6 ve 5.3.14 maddeleri hariç). Kurumca yapılan yersiz ödemeler varsa, ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte eczacının Kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edilir. Eczacının alacağının yersiz ödeme tutarını karşılamaması veya alacağının olmaması halinde, genel hükümlere göre tahsil edilir.” şeklindedir.

4. Dairemizin 14.05.2022 tarihli ve 2022/2005 E.., 2022/4681 K. sayılı kararı ile 05.04.2022 tarihli ve 2021/8812 E., 2022/3113 K. sayılı kararı.

3.Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere göre, davaya konu sahte reçetenin kuruma fatura edilmesinde davacı eczacının kastı bulunmasa da, üçüncü kişilerin suç teşkil eden  eylem ve fiillerinden davalı kurumun sorumlu tutulamayacağı; diğer bir anlatımla, suç teşkil eden eylem sonucunda ortaya çıkan bedelin ödenmesinin davalı kuruma külfet olarak yüklenemeyeceği, bu nedenle sahte reçete bedelinin faiziyle birlikte davacıdan tahsilinin gerektiği anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

8,400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.