Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/4984 E. 2023/1483 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4984
KARAR NO : 2023/1483
KARAR TARİHİ : 16.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2020/432 E., 2022/190 K.
DAVA TARİHİ : 10.04.2014
KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle ve davalı vekili tarafından incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 16.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat …’ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ın davacı bankadan konut kredisi kullandığını ve krediye konu taşınmaza 2 nci derece anapara ipoteği konulduğunu, daha sonra bu taşınmazın davalı tarafından ipotekli olarak satın alındığını, kredi taksitleri ödenmeyince borçlu … aleyhine İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2011/2283 E. sayılı dosyasıyla takip yapıldığını ancak celbedilen tapu kaydında taşınmazın davalı … tarafından ipotekle yükümlü olarak satın alındığının öğrenilmesi üzerine, yeni malik davalıya da ihtarname tebliğ edildiğini, davalının 16.09.2011 tarihli dilekçesi ile gecikilen taksitleri gecikme faizleri ile ödemesi ve bundan sonraki tüm taksitlerin de tarafından ödeneceğini bildirmek suretiyle takip dosyasının işlemden kaldırılmasını talep etmesi ve geciken faizleri taksitleriyle birlikte ödemesi nedeniyle takip dosyasının işlemsiz bırakıldığını, ancak ödemeler devam ederken 29.08.2011-01.10.2012 ve 30.10.2012 tarihli taksitlerin ödenmemesi nedeniyle Beyoğlu 41. Noterliğinin 14.11.2012 tarihli ve 39546 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle geciken taksitlerin ve faizlerin 1 ay içinde ödenmesi aksi halde borcun tamamının muaccel hale geleceğinin bildirildiğini, ihtarname davalıya tebliğ edilmesine rağmen borç ödenmeyince kredinin asıl borçlusu ve davalı aleyhine başlatılan iki ayrı icra takibinin İcra Hukuk Mahkemelerince iptaline karar verildiğini, son olarak İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2014/966 E. sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, 4077 sayılı Kanun’un 10/B maddesi uyarınca asıl borçluya muacceliyet ihtarının sözleşmede yazılı adresine tebliğe çıkarıldığını, bu nedenle davalının alacağın muaccel olmadığı yönündeki itirazının haksız olduğunu beyan ederek; İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2014/966 E. sayılı dosyasına vaki itirazların iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taahhüdü icra tehdidi altında taşınmazın satılmasını önlemek için vermek zorunda kaldığını, asıl borçluya tebligat yapılmadan ve takip yapılmadan kendisine karşı takibe geçilemeyeceğini, muacceliyat şartının olayda gerçekleşmediğini ve istenen faizin de fahiş olduğunu, davacı bankanın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyeti ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.10.2015 tarihli ve 2014/548 E., 2015/1394 K. sayılı kararı ile; ”Yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde 30.07.2012 tarihi itibari ile asıl alacak tutarının 134.969,96 USD, 30.07.2012-06.11.2012 tarihleri arası 3.607,75 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam alacak tutarının 06.11.2012 tarihi itibari ile 138.575,71 USD olduğu, 2.300 USD ödeme yapıldığı, kalan asıl alacak tutarının 134.969,96 USD, kalan faiz tutarının 1.307,75 USD ve 06.11.2012 ile 20.12.2012 tarihleri arası 1.643,44 USD işlemiş faiz olduğu, icra takip tarihi itibariyle davacı bankanın dava konusu ipotek nedeniyle 134.969,96 USD asıl alacağının bulunduğu, icra takibinde ise 138.145,12 USD talep edildiği, icra takibi itibarı ile bankanın işlemiş faiz alacağının 23.762,55 USD olduğu, bankanın 22.993,64 USD talep ettiği, sonuç itibarı ile bankanın 161.138,76 USD ve 345,80 TL ihtar masrafı talep ettiği ancak bankanın tespit edilen alacağının 158.732,51 USD olduğu ve icra takip tarihinden itibaren yıllık %12,64 oranında işlemiş faiz talebinde bulunabileceği, bu şekilde takip öncesi alacak miktarının likit olarak kesin ve belirlenebilir olmadığı, kesin alacağın bilirkişi incelemesi sonucu tespit edildiği, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle kısmen reddine, davalının İstanbul 10. İcra Müdürlüğü 2014/966 E. numaralı dosyasındaki takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 134.969,96 USD asıl alacak ve talep gibi 22.993,64 USD takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 157.963,6 USD üzerinden asıl alacak miktarı olan 134.969,96 USD için takip tarihinden itibaren işletilecek %12,64 temerrüt faizi ile birlikte devamına (fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı baz alınmak suretiyle) fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı. süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2016/2178 E., 2017/6743 K. sayılı ilamında; davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerektiği, uyuşmazlığın çözümü bakımından karar tarihinden önce yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6098 sayılı TBK 88 ve 120 nci maddelerinin ve 6101 sayılı Yürürlük Kanunu’nun somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının irdelenip değerlendirilmesi gerektiği, buna göre, mahkemece hükmedilecek temerrüt faizinin TBK’nın 120 nci maddesine göre belirlenmesi gerektiği, Mahkemece izah edilen bu hususlar değerlendirilerek ve gerekirse bilirkişi raporu da alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Bozma kararına karşı taraf vekilleri karar düzeltme yoluna başvurmuş, Dairenin 12.11.2020 tarihli ve 2020/8922 E., 2020/6539 K. sayılı ilamı ile tarafların karar düzeltme taleplerinin reddine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; usul ve yasaya uygun kabul edilen bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, Yargıtay İlamı doğrultusunda bilirkişiden 2 ek rapor aldırıldığı, alınan rapor doğrultusunda TBK’nın 88 ve 120 nci maddelerinin uygulama şeklinin irdelenmesinde; TBK’nın ” temerrüt faizi” başlıklı 120 nci maddesinde, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’a göre belirleneceği düzenlenmekle bu doğrultuda yapılan hesaplama hükme esas alınarak davanın kısmen kabul kısmen reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabul, kısmen reddine, davalının İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2014/966 E. sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin toplam 149.076,13 USD üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağı (asıl alacak 134.896,96 USD) yıllık %8 temerrüt faizi uygulanmasına, şartlar oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; sözleşme ile kararlaştırılan faiz oranları yok sayılarak sözleşme dışında belirlenen oranlar üzerinden hesaplama yapılması ve hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, taraflar arasında sözleşme ile belirlenen temerrüt faizi oranı olan %12,64 oranının uygulanması gerektiğini, ipotek konusu taşınmaz davalı tarafından, dava dışı asıl borçludan satın alınırken, taşınmaz üzerindeki ipotekle yükümlü olarak satın alınmış olmakla, bu faiz oranlarının davalı yönünden de geçerli olduğunu beyan ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kredinin asıl borçlusu olmadığını, asıl borçluya hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edilmediğini, asıl borçlunun adresinin dahi araştırılmadığını, alacaklının haklarını kulllanabilmesi için borcun muaccel hale gelmesi gerektiğini, borcu kabul anlamına gelmemek üzere, davacı banka kayıtlarından müvekkili tarafından yapılan ödemelerin celbedilmesi gerektiğini, dosyada eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı banka ile dava dışı kredi borçlusu arasında imzalanan konut finansmanı kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine, kredi borçlusu ve ipotekli taşınmazın maliki olan davalı aleyhine başlatılan icra takibine, davalı taşınmaz malikinin itirazı üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 88 inci maddesi; ”Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.”

2. 6098 sayılı Kanun’un 120 nci maddesi; ”Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.

3. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 4/A maddesi; ”Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” şeklindedir.

4. ”Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna ” usuli müktesep hak” denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir.” (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).

3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına göre, temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, mahkemece yukarıda yer verilen emredici hukuk kuralları gereği hesaplama yapılan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun

taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, bozmaya uymakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

16.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.