Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/4772 E. 2023/1283 K. 04.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4772
KARAR NO : 2023/1283
KARAR TARİHİ : 04.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/422 E., 2022/105 K.
DAVACI/KARŞI DAVALI : … vekili Avukat …
DAVALI/KARŞI DAVACI : … vekili Avukat Mehmet Mahir Mollaoğlu
DAVA TARİHİ : 01.07.2016 (asıl dava) – 15.08.2016 (karşı dava)
KARAR : Asıl ve karşı davanın kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptal-tescil ve alacak davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Samsun Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı/karşı davalı vekili tarafından duruşma istemli, davalı/karşı davacı vekili tarafından duruşmasız temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı/karşı davalı vekili Avukat Ahmet Akif Gençcelep ile davalı/karşı davacı vekili Avukat Muhammet Muhsin Arslan’ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı/kaşı davalı …, davalının arsa sahipleri ile imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden Trabzon İli Kanuni Mahallesinde kain 1835 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 12 adet villa inşa ettiğini, davalının söz konusu villalardan B1 blok 1 nolu bağımsız bölümü 01.10.2014 tarihli adi yazılı satış sözleşmesi ile 750.000,00 TL bedelle kendisine sattığını, villanın 2014 yılı Aralık ayında fiilen teslim edildiğini ve halen burada ikamet ettiğini, aralarında imzalanan sözleşme uyarınca satış bedelinin 20.000,00 TL’lik kısmını 03.10.2014 tarihinde davalıya ödediğini, sözleşmenin 2. maddesinde satış bedelinin 380.000,00 TL’lik kısmının satıcının tapu devrine müteakip banka kredisi ile ödeneceğini ve tapu devri sırasında kalan borç kadar satıcı lehine tapuda ipotek konulacağının kararlaştırıldığını, hal böyle iken davalının arsa sahipleri ile olan uyuşmazlığı nedeniyle arsa sahipleri tapuyu alamadığından 2015 yılı bitmesine rağmen tapu devrinin yapılamadığını, davalıya olan güvenini kaybettiğinden tapu devrinden sonra yapılması gereken ödemeleri yapmaktan imtina ettiğini, davalının dava konusu taşınmazın tapusunu arsa sahiplerinden 22.03.2016 tarihinde alabildiğini, davalıdan davaya konu villanın kalan satış bedeli olan 730.000,00 TL’nin nakit olarak ödenmesi karşılığında tapusunun devrini talep ettiğini, ancak davalının devri yapmaya yanaşmadığı gibi villayı boşaltmasını istediğini beyan ederek, davaya konu taşınmazın bakiye satış bedeli olan 730.000,00 TL yönünden (eksik işler bedeli mahsup edildikten sonra kalan miktarın) depo kararı verilerek taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP VE KARŞI DAVA
Davalı/karşı davacı …, tapu iptali ve tescile ilişkin davayı kabul ettiğini, ancak ayıp ve eksik imalatlara ilişkin talebi kabul etmediğini, davacının kendi edimini yerine getirmediğini beyan ederek, 01.10.2014 tarihi itibariyle 750.000,00 TL olarak kararlaştırılan satış bedelinin güncellenerek davacının depo ettiği ve ödediği bedelden mahsubu ile bakiye kısmının hesaplanarak şimdilik 1.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile davacı-karşı davalıdan alınarak tarafına verilmesini, KDV ve tapu masraflarına, sözleşmenin ferilerini teşkil eden tüm alacak kalemlerine ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2019 tarihli ve 2017/163 Esas, 2019/130 Karar sayılı kararıyla; davacı/karşı davalının tapu iptal davasının kabulü ile Trabzon İli Ortahisar İlçesi Kanuni Mahallesi 1835 ada 9 parselde kayıtlı taşınmazın B1 blok 1 nolu bağımsız bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; davalı/karşı davacının davasının kabulü ile 148.700,62 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı/karşı davalıdan alınıp davalı/karşı davacıya verilmesine, davalı/karşı davacının KDV ve tapu masrafları ile ilgili taleplerinin ve alacakla ilgili fazlaya dair haklarının saklı tutulmasına, depo edilen 728.250,00 TL’nin davalı/karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 05.12.2019 tarihli ve 2019/982 Esas, 2019/2440 Karar sayılı kararıyla; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara, davalı/karşı davacı tarafça ödendiği iddia olunan aidat bedellerine ilişkin dosya kapsamında delil sunulmaması ile karşı dava dilekçesindeki talebe ve oran kurularak yapılan güncellemenin ıslah edilen miktara göre sonuca etkili bulunmaması ile gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşıldığından, tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 15.09.2021 tarihli ve 2020/6374 Esas, 2021/8507 Karar sayılı ilamıyla; “… Somut olayda, ilk derece mahkemesince; hükmün gerekçe kısmında karşı dava açısından değerlendirme yapılırken dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporundaki denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplamanın dikkate alındığı ve bu nedenle karşı davanın kabulü ile 148.700,62 TL’nin karşı davalıdan tahsiline karar verildiği, davalı-karşı davacının ıslah dilekçesinde talep etmiş olduğu hesaplamaya ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, buna rağmen hükmün 3 üncü bendinde davalı-karşı davacının alacağa dair fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verildiği, bu hâli ile hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Bundan ayrı, hükmün yedinci bendinde davalı-karşı davacının kendi hâl ve davranışları ile davaya sebep olmaması nedeniyle yargılama giderlerinin davacı-karşı davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş olmasına rağmen, hükmün sekizinci bendinde davacı-karşı davalı lehine yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine hükmedilmek suretiyle de çelişki oluşturulmuş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı/karşı davalının kendi edimini yerine getirmeden tapu iptali ve tescil istemesinin mümkün olmadığı, sözleşmede borcun ödenmesinin tapunun intikaline bağlanmadığı, davacı/karşı davalının 20.000,00 TL peşin ödeyip 730.000,00 TL borcu kaldığı, ayıp ve eksik işler bedeli düşüldüğünde 728.250,00 TL borç kaldığı ve bunun da depo edildiği ve menfaatler dengesi gereğince dava tarihi itibariyle güncelleme yapılmasının zaruri olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın ödenmeyen bakiye satış bedeli olan 730.000,00 TL’nin güncellenmiş değerinin 878.700,62 TL olduğu, davalı/karşı davacının ıslah talebi doğrultusunda 148.700,62 TL tutarında davacı/karşı davalıdan alacaklı olduğu sonucuna varılarak; davacı/karşı davalının tapu iptal davasının kabulü ile Trabzon İli Ortahisar İlçesi Kanuni Mahallesi 1835 ada 9 parselde kayıtlı taşınmazın B1 blok 1 nolu bağımsız bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; davalı/karşı davacının davasının kabulü ile 148.700,62 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan alınarak davalı/karşı davacıya verilmesine, depo edilen 728.250,00 TL’nin davalı/karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı/karşı davalı … vekili; bozma gerekçesini salt davacı lehine vekalet ücreti hükmedilemez şeklinde yorumlayan yerel mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, somut uyuşmazlıkta HMK’nın 312/2 nci maddesinin uygulanma şartları oluşmadığı gibi iddia edildiği gibi davanın açılmasına davalının sebebiyet vermemesinin de söz konusu olmadığını, aksine iş bu davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiğini, bozma sonrası dosyaya celp edilen tapu kayıtlarından da anlaşılacağı üzere taraflar arasındaki satış sözleşmesi 01.10.2014 tarihinde akdedilmiş olmasına rağmen davalının satışa konu taşınmazın tapusunu 22.03.2016 tarihinde arsa sahiplerinden devraldığını, taşınmaz satış sözleşmesinin 2. maddesinde düzenlenmek istenen hususun alıcının banka/konut kredisi ile 380.000,00 TL ödemesi için tapunun devri ve bundan sonra bakiye satış bedeli için alıcı lehine ipotek tesis edilmesi olduğunu, davalı tarafça davanın kabul edilmediğini, aksine karşı dava ile talep sonucuna karşı çıkıldığını, mezkur satış sözleşmesi hükümlerine göre edimini zamanında yerine getirmeyen bizzat davalı yüklenici iken, bu durumdan en çok zarara uğrayanın davacı tüketici olduğunu, zira fahiş oranda yüksek bir güncelleme değeri ödenmesi bir yana asıl davada davacı lehine yargılama giderine hükmedilmezken birleşen davada davacı/yüklenici lehine vekalet ücretine hükmedilerek tüketicinin cezalandırıldığını, yüklenicinin ödüllendirildiğini, yerel mahkemece bakiye satış bedelinin hangi kısmının hangi tarihler arası için güncelleneceği konusunda kesin bir karara varılmadığını, temerrüde düşen, zamanında edimini ifa etmeyen davalının satış bedelinin uyarlanmasını talep edemeyeceği ortada iken mahkemece bu hususun gözardı edildiğini, davalının sözleşmeye göre taşınmazın devrini taahhüt ettiği 31.12.2014 tarihinden taşınmazın tapusunu arsa sahiplerinden devraldığı tarih olan 22.03.2016 tarihi arasında geçen 1 yıl 2 ay 22 günlük süre için gecikme talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, zira edimini yerine getirmeyenin davalı olduğunu, tapu devri yapılmadan davacının bankadan taşınmazı ipotek verip konut kredisi çekip 380.000,00 TL’yi ödemesinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığını, davaya konu olayda davacı temerrüde düşen taraf değilken, faiz ödeme yükümlülüğü dahi yokken yasal faizin de çok üstünde bir uyarlama bedeline mahkum edilmesinin hukuken hatalı olduğunu, zarar-yarar dengesi gözetilecek ise bu durumda sözleşmeye göre davacının satış bedelinin 380.000,00 TL’lik kısmını tapu devrine müteakip ipotek karşılığı bankadan kullanacağı konut kredisi ile ödeyeceği sabit olup davalının tapu devri taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle davacının bankadan kredi çekemediğini, mahkeme ara kararı uyarınca tüm satış bedelini nakit olarak depo ettiğini, 31.12.2014 tarihinde konut kredisi faiz oranları ile dava tarihindeki konut kredisi faiz oranlarının aynı olmadığını, durumun tüketici lehine bozulduğunun açık olduğunu, bu durumda denkleştirici adalet ilkesine göre hareket edilecekse 380 bin TL’nin 31.12.2014 tarihinde 5 yıl geri ödemeli bir kredi olarak bankadan çekilmesi ile dava tarihi olan 01.07.2016 tarihinde aynı miktarda kredi kullanılması arasındaki farkın güncellenen satış bedelinden düşülmesi gerektiğini, kesinlikle kabul manasına gelmemek şartıyla; güncelleme yapılacaksa bu bedelin tüm satış bedeli değil, tapu devrinden sonra taksitler halinde ödenmesine karar verilen toplam 350.000,00 TL olacağı ve bu bedelin güncellenmesinin de davalının tapu maliki olduğu 22.03.2016 tarihi ile dava tarihi arasında geçen sürede olması gerektiğini, tapu devri şartına bağlı olarak banka kredisi ile ödenecek 380.000,00 TL’nin güncellenmesinin kabul edilemeyeceğini, bunun hak ve nesafet kurallarına, edimlerin karşılıklı ifası kuralına açıkça aykırı olduğunu, müteahhit olan, TTK gereğince tacir sayılan ve basiretli bir tacir gibi hareket etmesi beklenen davalının karşı davasının hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, sözleşmede satış bedelinin TL üzerinden belirlendiğini, satış bedelinin yabancı para ve altın üzerinden güncellenmesini gerektirecek hukuki bir durumun da olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı/karşı davalı … vekili; bilirkişi incelemesi ile dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değerinin 1.000.000,00 TL olarak tespit edildiğini, hesaplama yöntemi açısından hata ve nisyan müstesna olmak üzere ödenen 20.000,00 TL’nin sözleşmede kararlaştırılan bedel oranı 0.266 olup rayiç değeri üzerinden bu oran mahsup edildiğinde dava tarihi itibariyle tespit edilen bedelden mahsubu sonrası bakiye satış bedelinin 973.400,00 TL olduğunu, depo edilen bedelin mahsubu sonrası kalan tutar 244.900,00 TL olduğundan hüküm altına alınan miktar ile fazlasına ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı tutulması gerekir iken bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin temyiz nedeni yapıldığını, KDV, tapu masrafları ile ilgili alacak talepleri ve alacakla ilgili fazlaya dair hakların saklı tutulmasına ilişkin talep hakkında olumlu bir karar verilmesi gerekir iken bu hususta hüküm kurulmamasının ayrı bir temyiz nedeni olarak sunulduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada adi yazılı satış sözleşmesi uyarınca tapu iptal ve tescil; karşı davada aynı sözleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Feragat ve kabul hâlinde yargılama giderleri” kenar başlıklı 312 nci maddesi şöyledir:
“(1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir.
(2) Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.

2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “Davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulhte ücret
” kenar başlıklı 6 ncı maddesi şöyledir:
” (1) Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.”

3. Değerlendirme
1. Asıl dava yönünden; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı/karşı davalı … vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Eldeki davada; davacı/karşı davalı …, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Mahkemece; davacı/karşı davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin davanın ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar kabul edildiği de dikkate alınarak davalı/karşı davacı …’dan tahsiline karar verilmesi gerekirken, davacı/karşı davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

3. Karşı dava yönünden; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Asıl dava yönünden; davacı/karşı davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 6. ve 7. bentlerinin hükümden tamamen çıkarılarak yerlerine sırasıyla “6-Davacı/karşı davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı/karşı davacı …’dan alınarak davacı/karşı davalı …’e verilmesine” , “7-Davacı/karşı davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 26.775,00 TL vekalet ücretinin davalı/karşı davacı …’dan alınarak davacı/karşı davalı …’e verilmesine,” söz ve rakamlarının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3. Karşı dava yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı/karşı davacı …’dan alınıp davacı/karşı davalı …’e verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlerden karşı davacı …’a yükletilmesine,

04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.