Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/4771 E. 2023/1282 K. 04.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4771
KARAR NO : 2023/1282
KARAR TARİHİ : 04.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2960 E., 2022/909 K.
DAVA TARİHİ : 13.01.2017
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/15 E., 2019/202 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davalı asil … geldi. Sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; İstanbul ili Kağıthane ilçesi Merkez Mahallesi Çağlayan mevkiinde bulunan ve tapunun 247 BY1B pafta 5583 ada 6 parsel numarasında kayıtlı 6/80 arsa paylı bodrum katta bulunan 1 nolu bağımsız bölüm ile zemin katta bulunan 4 nolu bağımsız bölüm olan dairelerinin satışı konusunda davalıya Beyoğlu 43. Noterliğinin 28.08.2014 tarihli düzenleme şeklinde ve satış yetkisini içeren vekaletname verdiğini, davalının taşınmazları satarak bedelini aldığını, ancak bedelleri kendisine ödenmediğini beyanla, dairelerin dava tarihindeki rayiç bedellerinin davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı; davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığını, ancak talep konusu açıkça belli olduğundan belirsiz alacak davası açılmayacağını, çalıştığı şirkette ayak işleri yaptığını, bahsi geçen vekaletnamenin işyerinde çalıştığı dönemde kendisine verildiğini, işyerinin patronunun Menekşe Engin olduğunu, Menekşe Engin ile davacının ortak iş yaptığını, davaya konu taşınmazların da Menekşe Engin’in oğlu Geliş Ateş’e satıldığını, her bir taşınmazın 50.000 TL’ye satıldığını ve toplamda 100.000 TL’yi çalıştığı şirketin muhasebecisi olan …’e verdiğini, …’in ise taşınmazların bedeli olan 100.000 TL’yi kendi hesabından davacının Akbank hesabına gönderdiğini beyanla, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı vekili, davalı asilin söz konusu taşınmazların satış bedeli olan 100.000 TL’yi dava dışı 3. kişi …’e verdiğini, …’in de davacıya verdiğini ve borçtan kurtulduğunu ileri sürmüş ise de davacı tarafından bu savunmanın kabul edilmediği ve ödemenin doğrulanmadığı, 25.08.2014 tarihli dekontun incelenmesinde 100.000 TL tutarında bir havale yapıldığı, ancak bu havalenin açıklama kısmında herhangi bir ibare olmadığından taşınmazların satışına dair ödeme olduğunun ispatlanamadığı, yapılan keşif sonucunda satış tarihi itibarıyla taşınmazların piyasa rayiç değerinin toplam 170.000.00 TL olduğu ve bu bedelin davalı tarafından vekalet veren davacıya ödenmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 170.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair tüm taleplerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; taşınmazların davalının patronu Menekşe Engin’in oğlu Geliş Ateş’e satıldığını, karşılığında taşınmaz bedellerinin şirketin muhasebecisi olan …’in hesabından …’in TR97 0004 6006 0788 8000 0152 83 iban numaralı Akbank hesabına gönderildiğini, bu hususu gösteren banka dekontlarının dosyada mevcut olduğunu, taşınmaz bedellerini davacıya gönderen …’in de dosya kapsamında tanık olarak dinlendiğini ve gönderdiği paraların dava konusu taşınmazların bedeli olarak gönderildiğini beyan ettiğini, mahkemece gönderilen bu paraların dekontlarda açıklama bulunmadığı gerekçesi ile bir borç ödemesi olarak nitelendirildiğini, ancak davalının da …’in de şirketin sigortalı çalışanları olduğunu, …’in davacı ile borç-alacak ilişkisi olmasının mümkün olmadığını, zira maaşlı çalışan bir eleman olarak …’in davacıdan bu şekilde bir borç alması mümkün olmadığı gibi, borç almış olsa bile bu borcu nakit olarak 150.000 TL ve 100.000 TL tutarında geri ödemesinin de mümkün olmadığını, ekonomik gücünün buna müsaade etmediğini, dosya kapsamında dinlenen tanık Fethiye Sertbaş’ın beyanları ile davalının çalıştığı şirkette Geliş Ateş üzerine taşınmaz alındığını, bunu da vekaletle davalının yaptığını, ancak ödemenin şirketin muhasebe departmanından yapıldığını beyan ederek, tüm iddiaları doğruladığını, nitekim davalının da davacıyı Menekşe Engin’in şirketinde çalışmış olması dolayısıyla tanıdığını, bahse konu şirket işleri dışında tarafların hiçbir irtibatı ya da münasebeti olmadığı gibi davacının belki sokakta görse davalıyı tanımayacağını, satış tarihi itibariyle 175.000 TL gibi bir alacağını alamadığını iddia eden davacının 4 yıl neden beklediğinin sorgulanması gerektiğini, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mahkemece tanık beyanlarına hiçbir şekilde itibar edilmemiş olup buna gerekçe olarak da; “Taraflar arasındaki ihtilafın parasal değerinin tanıkla ispat sınırı üzerinde olması ve kanunda belirtilen istisnaların dışında kalması nedeniyle tanık beyanlarına itibar edilmemiştir.” şeklinde açıkladığını, tanık beyanlarına itibar edilmeksizin hüküm kurulması da son derece hukuka aykırı olmakla birlikte kararın bu yönüyle de bozulması gerektiğini, zira HMK’nın 202. maddesine göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebileceğini, Yüksek Mahkemenin güncel içtihatlarına ve HMK m. 202’ye göre banka dekontlarının da yazılı delil başlangıcı sayıldığını, dolayısıyla tanıkların beyanlarına itibar edilmesi gerektiğini beyan ederek verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı taşınmazların satış bedeli olan 100.000 TL’yi dava dışı 3. kişi …’e verdiğini, …’in de davacıya verdiğini ve borçtan kurtulduğunu iddia etmiş olsa da, dosyaya sunulan ve ilgili ödemeye ait olduğunu iddia ettiği Akbank’a ait 25.08.2014 tarihli dekontun incelenmesinde 100.000 TL tutarında … tarafından davacıya bir havale yapıldığı, ancak bu havalenin açıklama kısmında herhangi bir ibarenin olmadığı, bu şekilde ödemenin vekalete konu taşınmazların satış bedeline dair bir ödeme olduğunun açık olmadığı, davalının iddia ettiği gibi banka dekontlarının kararlılık arz eden emsal yüksek yargı kararları gereğince yazılı delil başlangıcı sayılamayacağı, bu nedenle davalının HMK 200 ve devamı maddeleri gereğince iddiasını ispat edemediği, … ve diğer tanık beyanlarının da bu yasal düzenlemeler karşısında tanıkla ispat yasağı kapsamında dikkate alınamayacağı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesine dayanılarak yapılan taşınmaz satışlarından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Hesap verme” kenar başlıklı 508 inci maddesi şöyledir:
“Vekil, vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermekle yükümlüdür.
Vekil, vekalet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür.”

3. Değerlendirme
1. Dava, hukuki niteliği bakımından Türk Borçlar Kanunu’nun 508 inci maddesine dayanan vekilin hesap verme yükümlülüğüne ilişkin olup, TBK’nın 508 inci maddesinde; vekilin vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene verme borcu ile vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlü olduğu hususu düzenlenmiştir. Hesap verme borcu hukuksal nitelikçe bir yapma borcudur. Davalı vekaleten işlem yaptığı satışta, satış bedelinden sorumlu olduğu kadar, adına hareket ettiği davacının zararına satış gerçekleştirilmesi söz konusu olmuşsa davacının bundan doğan zararından da sorumludur.

2. TBK 508 inci maddesi hükmünce, vekilin vekil edeninin adına veya yararına yaptığı tüm işlerden dolayı hesap verme yükümlülüğü gereği davalı vekil, satış bedelini aldıktan sonra davacıya ödeme yaptığını ispatla mükelleftir. Başka bir deyişle, davada ispat yükü vekil olan davalıdadır. Dosyanın incelenmesinde, davalı vekilin davacıya ait taşınmazları dava dışı 3. kişiye sattığı sabittir. Davalı, satışa konu bedeli davacıya ödediğini ispat etmekle yükümlüdür.

3. Temyiz edilen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalının vekaleten satışını gerçekleştirdiği taşınmazların satış bedelini davacıya ödediğini ispat edemediği anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesince verilen 06.04.2022 tarihli ve 2019/2960 E., 2022/909 K. sayılı kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.