Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/4494 E. 2022/6983 K. 26.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4494
KARAR NO : 2022/6983
KARAR TARİHİ : 26.09.2022

KASTAMONU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde menfi tespit ve alacak davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın kısmen kabulüne, dair verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1/b/3. maddesi uyarınca Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/07/2020 tarih, 2020/85 Esas ve 2020/163 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın reddine, yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin olduğu dönemde davalı tarafın Türkiye Finans Katılım Bankasında Kastamonu Şube Müdürü olarak görev yaptığını, ancak usulsüzlükleri nedeniyle bankayla ilişiğinin kesildiğini, davacının 2013 yılında davalının çalıştığı bankadan firması için 50.000,00- TL kredi talep ettiğini, ancak bankanın nakit kredi vermediğini, davalının davacıya üzüldüğünü belirterek şahsi olarak 50.000,00- TL borç verebileceğini, paraya ihtiyacı olmadığını, borç para vermesinin kendisi açısından sıkıntı olmayacağını, ancak verilecek borç için hem çek vermesini hem de ayrı bir sözleşme daha yapmak istediğini, borcunda her ay 2.000,00- TL şeklinde taksitler halinde ödenmek koşuluyla verebileceğini söylediğini, zor durumda olduğu için davalıya güvenerek bu teklifini kabul etmek zorunda kaldığını, ancak davalıya fazla ödemeler yaptığını, fazla yapılan ödemeleri davalıdan talep ettiğini, ancak davalının kalan bir dönem faizi ödemesini, çekin eski tarihli olduğunu ve bunu yenilemesi gerektiğini, ödemezse çeki yazdıracağını, ticari hayatını bitireceğini, icraya koyacağına dair tehdit ederek biten borç için 26.000,00- TL bedelli 20/08/2015 tanzim tarihli, 05/11/2015 ve 05/12/2015 vade tarihli iki ayrı senet daha aldığını, davalının yolsuzluk yaptığı için bankadan atıldığını, atıldıktan sonra 26.000,00- TL bedelli 20/08/2015 tanzim tarihli iki ayrı senedi avukata verdiğini, Kastamonu 3. İcra Dairesinde 2016/336 Esas sayılı
dosyayla hakkında icra takibi başlatıldığını, dosyayı kapatmak zorunda kaldığını, davalıdan aldığı 50.000,00- TL borç para karşılığında davalıya toplam 204.875,00- TL ödeme yaptığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla fazla ödenen 154.875,00- TL nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline, davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 09.01.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile alacak talebi 81.875,00-TL olarak daraltmıştır.
Davalı, bankadan usulsüzlükleri nedeniyle ayrılmadığını, açmış olduğu işe iade davasının kabulüne karar verildiğini, davacının iddialarının asılsız olduğunu, 2015 Ağustos’unda şehirden ayrılacağı sırada davacıdan 50.000,00-TL’yi ödemesini istediğini, davacının da elinde o kadar nakit olmadığını belirterek, eski çeki alıp 05/11/2015 ve 05/12/2015 vade tarihli 26.000,00-‘er TL-‘lik 2 adet senet vermek istediğini söylediğini, kendisinin de en azından senedin vade tarihinde borcun ödeneceğini düşünerek kabul ettiğini, bunun üzerine çekin alınıp senedin verildiğine dair yazılı belge imzalayarak çeki iade alıp senetleri kendisine teslim ettiğini, 21/08/2015 tarihli belge göz önüne alındığında davacının yaptığı ödemelerin 50.000,00-TL’lik borca istinaden olmadığının açık olduğunu, dekontlarda çeke ve senetlere dair bir açıklama yer almadığını, senetlerin verildiği tarihte bankada çalışmadığını, dolayısıyla davacının tehdit iddialarının da yersiz olduğunu, davacının icra inkar tazminatı talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; taraflar arasında 13/05/2013 ve 21/08/2015 tarihli sözleşmelerin tanzim edildiği ve bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davalı tarafından davacıya 50.000,00 TL borç para verildiği, davacı tarafından ise davalıya ödünç para karşılığında 50.000,00 TL bedelli ve 4016832 nolu çekin verildiği, daha sonradan bu çekin yerine 05/11/2015 ve 05/12/2015 vade tarihli bonoların verildiği, davacı tarafından yapılan ödemelerin 50.000,00 TL’lik borca karşılık yapıldığını iddia ettiği ve davalı tarafın ise farklı hukuki ilişkiye istinaden alındığını savunması karşısında ispat yükünün davalı tarafta olduğu, davacı tarafından elden yapılan ödemelere ilişkin yazılı delil ibraz etmediği, davalı tarafından yapılan havalelerin, 35.000,00 TL bedelli … Ltd. Şti. tarafından keşide edilen çek ve davalı tarafından ödünç ilişkisinden sonra alındığı savunulan 15.000,00 TL lik senedin aynı borç ilişkisine istinaden davalı tarafa verildiği ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davacının davalıdan 81.875,00-TL alacaklı olduğu, her ne kadar davacı vekili 09/01/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 154.875,00-TL’den 81.875,00-TL’ye düşürülmesini talep etmiş ise de; ıslah ile dava değerinin düşürülme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; 81.875,00-TL istirdat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; 21/08/2015 tarihli belgenin düzenlendiği tarih itibariyle borcun halen varlığını koruduğu, henüz ödenmediği, çek yerine iki adet senet verildiği, bu tarihten öncesine ait ödemelerin borca istinaden yapıldığının kabul edilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca bu tarihten sonra yapılan ödemelere ilişkin de havale dekontlarında başka senetlere atıf yapılmış olduğu, dava konusu borca veya bu borç için düzenlendiği sabit olan senetlere herhangi bir atıfta bulunulmadığı, dolayısıyla ispat yükü kendisinde olan davacının dava konusu borç için fazla ödeme yaptığını yasal
delillerle ispat edemediği gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1/b/3. maddesi uyarınca Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/07/2020 tarih, 2020/85 Esas ve 2020/163 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine, karar verilmiş; karar, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesine göre; “Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.”
Davacı, 154.875,00-TL’nin tahsilini talep etmiş ve dava bölge adliye mahkemesince reddedilmiştir. O halde bölge adliye mahkemesince, hükmedilecek vekalet ücretinin dava değeri olan 154.875,00-TL üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesine göre hesaplanan 18.163,125-TL nispi vekalet ücreti olduğu gözetilerek davalı lehine 18.163,125-TL nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken ıslah dilekçesi ile düşürdüğü bedel olan 81.875,00-TL üzerinden hesaplanan 11.443,75-TL vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK’nın 370/2. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2)(d) numaralı bendinde yer alan “…11.443,75-TL…” rakamının çıkartılarak yerine “…18.163,125-TL…” rakamının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 26/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi