Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/4187 E. 2023/1674 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4187
KARAR NO : 2023/1674
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/402 E., 2022/1032 K.
DAVA TARİHİ : 01.01.2001
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/453 E., 2021/579 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Av. …, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı adına Hazine vekili Av.Ayşe …nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davalı … İdaresine ait Sarıyer Büyükdere Fidanlığını 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre kiraladığını ve 02.12.1997 tarihinde kira sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca fidanlıkta mevcut fidan ve fideleri de satın aldığını, davacının bitki yetiştirme ruhsatı verilmesi için 08.05.1998 tarihli yazı ile İstanbul Tarım İl Tarım Müdürlüğüne başvurduğunu, bu başvuru sonucunda verilen ruhsatta bazı parsellerde nematod hastalığı tespit edildiğinin ve 43.445 m²’lik 42 adet parselde ise kendileri tarafından tavsiye edilen tedbirlere uyulmak şartı ile bitki yetiştirebileceğinin belirtildiğini ve 28 adet parsel için ise gerekli ruhsatın verilmediğini, bunun üzerine davacının 14.12.1998 tarihinde davalı İdareye müracaatla fidanlıkta nematod bulunduğunu ihbar ettiğini, mahkemeden delil tespiti talebinde bulunduğunu ve bu talep çerçevesinde düzenlenen bilirkişi raporunda, sağlıklı parseller ile nematodlu parsellerin iç içe olduğu, bu durumun fidanlık faaliyetini engellediğini, diğer parsellere de bulaşmanın önlenmesi için öncelikle fidanlık alanın nematod’dan temizlenmesi gerektiğinin ve fidanlığın hâsılat getirici bir duruma ulaşabilmesi için en az 7 yıla ihtiyaç olduğunun saptandığını, bunun üzerine müvekkilinin 09.04.1999 tarihli yazı ile İdareden sözleşmenin uyarlanmasını istediğini ancak davalının kabul etmediğini, söz konusu arazide Tarım İI Müdürlüğünün 13.12.2000 tarihinde İç Karantina ilan ettiğini, Aralık 1997- Aralık 1999 tarihleri arasında iyi niyetle kira bedellerini ödendiğini, ancak tarımsal ve ticari faaliyetine başlayamaması nedeniyle Aralık 1999’dan itibaren kirasını ödemeyerek temerrüde düştüğünü, bunun üzerine davalı idarenin mahkemeden akdin feshi ve tahliyeye ilişkin aldığı kararın kesinleştiğini, şartnamede arazinin kullanılabilir durumda olduğunun belirtildiğini ancak daha kiraya verildiği anda bulaşıcı hastalık bulunduğu, sözleşmenin münhasır konusu oluşturan tarımsal faaliyetin imkansız olduğunun ortaya çıktığını, bu durum karşısında davacının iştigal konusu ile ilgili olarak nematod dolayısıyla ilan edilen karantinadan ötürü yetkili mercilerce ruhsat verilmediğini, davalının kusurlu olduğunu, müvekkilinin 1998, 1999, 2000, 2001 yıllarında yaptığı yatırımlar ve masrafların toplamı olan 951.983.000.000 TL’nın zararını oluşturduğunu ileri sürerek; BK mad. 105’e taalluk eden ve de fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, 951.983.000.000 TL alacağın 02.12.1997 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiş, 16.06.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile kar mahrumiyeti yönünden 4.955.000 TL’nin 02.12.1997 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte denkleştirici adalet ilkesi ile belirlenen 23.204.910,14 TL’nin tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı; davacının 02.12.1998 tarihinden 06.06.2001 tahliye tarihine kadar olan kira bedellerini davalı idareye ödemediğini, davalı hakkında alacakların tahsili için 7 ayrı icra takibi yapıldığını ve faiz hariç toplam 849.873.071.600 TL’nin tahsilinin istenildiğini, İstanbul 10. İcra Tetkik Mercii Hâkimliğinin 01.02.2001 tarihli tahliye kararının kesinleştiğini ve davacı kiracının tahliye edildiğini, davacının nematod iddiası ile kira bedellerini ödememe yolunu seçtiğini ancak tahliyesine kadar nematodla ilgili yasal yollara başvurmadığını, kira sözleşmesinin feshi veya kira bedelinin indirilmesi için hukuki yolu tercih etmediğini, davacının iddialarının mesnetsiz olup zamanaşımına uğradığını, davacının 08.05.1998 tarihinde bitki yetiştirme işletme ruhsatı aldığını, bu işletme ruhsatında fidanlığın nematodlu parsellerinden bahsedildiğini, davacının bu tarihten sonra 26.06.2001 tarihine kadar beklediğini, hiçbir hukuki müracaatı olmadığını, davacının fidan yetiştiriciliği dışında ithal ve yerli iç ve dış mekan süs bitkisi sattığını, işyeri ve evlerin peyzaj çalışmaları gibi ticari faaliyetlerde bulunduğunu, davacının talep ettiği tazminatın neye göre hesaplandığının anlaşılamadığını, davacının tahliye tarihine kadar olan kira bedellerini ödemek zorunda olduğunu, depozito ve kati teminatın sözleşme hükümlerine göre iade edilemeyeceğini, dava dilekçesinde belirtilen harcamalarla ilgili kira sözleşmesi hükümlerine göre davacının bir hak talep edemeyeceğini, davacının fidanları İdareden satın almış olup bedellerini ödemediğini, kira sözleşmesi hükümlerine göre İdarenin davacıya karşı hiçbir yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkilinin kamu kurumu olup yasal faiz dışında faiz talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiş; ıslah dilekçesine karşı beyanında ise kar kaybı talebinin iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğunu, buna muvafakat etmediklerini bildirmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 13.10.2016 tarihli ve 2001/1216 E., 2016/683 K. sayılı kararıyla; kiralanan fidanlıkta nematod hastalığının bulunduğu, bu hastalık sebebiyle davalı kiraya verenin kiralananı ayıpsız olarak ve sözleşme süresince sözleşmeden beklenen kullanma ve işletmeye elverişli bir halde davacı kiracıya teslim etme yükümlüğünü ihlal ettiği, davacının davalıdan kiralanın ayıpları sebebiyle uğradığı tüm zararlarının tazminini ve kira bedellerinin indirilmesi ile aradaki farkın iadesini talep edebileceği ve yapılan hesaplamada bu miktarın 34.644,32 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 34.644,32 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 20.09.2017 tarihli ve 2017/854 E., 2017/1312 K. sayılı kararıyla; sorumluluğun miktarının tespiti için öncelikle davacının tacir olması, gizli ayıbı öğrendikten sonraki davalı tarafa yaptığı başvuruların ayıp ihbarı niteliği taşıyıp taşımadığı, sözleşmede ve şartnamede mecurun kullanılır durumda teslim edildiği hususu belirtilmekle bu husus da göz önüne alınarak delillerin değerlendirilmesi; ayrıca alınan tüm raporlar arasında çelişki bulunup son raporun çelişkileri giderecek mahiyette olması gerektiğinden ilk raporlarla farklı olan düşüncelerin neden kaynaklandığının raporda açık bir şekilde ifade edilmesi ve en önemlisi davacı tarafın kar mahrumiyetine ilişkin talebi yönünde raporda değerlendirme yapılması gerektiği, dava dilekçesinde davacının 818 sayılı BK 105 inci maddeye taalluk eden ve fazlaya ilişkin her türlü hakkı saklı tutarak 951.983.000.000 TL zararın tahsilini talep ettiği, munzam zararın kazanç kaybını da içerdiği, sözleşmeden kaynaklanan zararın müsbet zarar olabileceği gibi menfi zarar da olabileceği, borçlunun edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idi ise aradaki farkın müsbet zararı göstereceği ve bu zararın kar mahrumiyetini de kapsadığı hususları dikkate alınarak, kar mahrumiyetine ilişkin delillerin toplanıp değerlendirilmesi, tüm bu hususlarda bilirkişilerden ek rapor alınması gerekirken eksik incelemeyle karar verildiği gerekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yargılamanın eksikler tamamlanarak kaldığı yerden devamı için dosyanın Mahkemeye iadesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı … İdaresinin kendisine ait bulunan Sarıyer Büyükdere Fidanlığını 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre düzenlenen ihale şartnamesine uygun olarak hâsılat kirası sözleşmesi ile davacı şirkete kiraladığı, taraflar arasında 2886 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yapılan ihale neticesinde 02.12.1997 tanzim tarihli hasılat kira sözleşmesinin imzalandığı, davacının sözleşme uyarınca bitki yetiştirme ruhsatı verilmesi için 08.05.1998 tarihli yazı ile İstanbul Tarım İl Tarım Müdürlüğüne başvurduğu, İstanbul Tarım İl Müdürlüğünün nematod hastalığı nedeniyle 70 adet parselden 28 tanesinin ruhsat başvurusunu reddettiği, diğer 42 parsel de de ancak İl Müdürlüğü tarafından belirlenecek bir kısım tedbirlere uyulması koşuluyla bitki yetiştirilebileceğini bildirdiği, davacının, davalıya arazinin nematodlu olduğu ihbar ettiğini, davacının 1997 Aralık -1999 Aralık tarihleri arasındaki kira bedellerini ödediği ancak tarımsal ve ticari faaliyete başlayamadığı ve sonraki dönemler kirası da ödenmediğinden İstanbul 10. İcra Tetkik Mercii

Hakimliğinin 2000/1695 esas, 2001/58 karar 01.02.2001 tarihli akdin feshi ve tahliye kararı verildiği, sözleşmenin 7 inci maddesinde sözleşmeye konu fidanlıkta hali hazırda bulunan fidan ve fideleri de belli bir bedel karşılığında kiracının devraldığı, yine sözleşmede işleticinin mevcut doğal yapıyı aynen muhafaza etmek ve iyileştirip bakmakla yükümlü olduğu hususlarının düzenlendiği, şartnamenin 1 inci maddesinin son paragrafında arazinin tamamının kullanılır durumda olduğunun ifade edildiği, taraflar arasında sözleşme imzalanmadan önce Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünün 09.07.1996 tarihli ve 25/1314 sayılı raporunda Büyükdere Fidanlığında 30 parselden ibaret olan 30550 m²’ lik alanda nematod bulaşığı bulunduğunun tespit edildiği, Mahkemece alınan tüm teknik bilirkişi raporlarında, sözleşmeye konu alanın bir kısmında arazinin nematodlu olduğunun tespit edildiğini, davalının sözleşme tarihinden önce de kiralananın nematod hastalığı ile ayıplı olduğunu bilmesine karşın ihale şartnamesinde, fidanlığın tamamının kullanılır vaziyette olduğunu belirtmek suretiyle bu ayıbı hile ile gizlediği, arazide bulunan nematod sebebiyle davalı kiraya verenin kiralananı ayıpsız olarak ve sözleşme süresince sözleşmeden beklenen kullanma ve işletmeye elverişli bir halde davacı kiracıya teslim etme yükümlüğünü ihlal ettiği, davacının davalıdan kiralanın ayıpları sebebiyle uğradığı tüm zararların tazminini talep etme hakkı bulunduğu, davacının 818 sayılı BK 105 inci maddeye taalluk eden ve fazlaya ilişkin hertürlü hakkı saklı tutarak 951.983.000.000 TL zararın tahsilini talep ettiği, munzam zararın kazanç kaybını da içerdiği, kar mahrumiyetine ilişkin delillerin toplanarak BAM kararı uyarınca bilirkişi incelemesi yapıldığı, yapılan inceleme ile davacının 01.01.2001 tarihinden itibaren 4.955,000 TL kâr mahrumiyeti ve 951.963 TL yatırım harcama tutarları olmak üzere toplam 5.906.983 TL alacağının hesaplandığı; davacının bilirkişi raporunda denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplama seçeneğine göre talebini ıslah ile 29.111.893,14 TL’ye yükselttiği, davanın 01.01.2001 tarihinde açılmış olup ıslah dilekçesisin 16.06.2021 tarihinde sunulmuş olmakla dava dilekçesinde talep edilen 951.983 TL dışında kalan bakiye miktarın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 951.983 TL’nin 26.06.2001 tarihinden itibaren işleyen ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; dava konusu edilen 951.983 TL’nin davanın yirmi yıl fazla sürmesi nedeniyle hakkaniyet ve denkleştirici adalet ilkesi uyarınca güncellenmesinin istendiğini, bilirkişi incelemesi neticesinde 951.983 TL’nin 23.204.910,14 TL olarak güncellendiğini, bu miktarın dava dilekçesinde istenen bedel ile farklı olmadığını, bu nedenle de ek dava konusu da oluşturmayacağını, dava konusu edilen miktar için kesilen zamanaşımının uyarlanmış bedel için de kesilmiş olacağını, yoksun kalınan kara yönelik usuli kazanılmış hakkın dikkate alınmadığını, istinaf incelemesi sonucunda verilen kararı temyiz etmeyen davalının müspet zararın talep edilebilir olduğunu kabul ettiğini, istinaf incelemesi sonucunda müspet zararla ilgili inceleme yapılması gerektiği belirtildiğinden alacağın zamanaşımına uğramadığının Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünde olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; mecurun kiraya verildiğinde ayıplı olmadığına dair raporların dikkate alınmadığını, kiracının ayıbı bilip bilmediğinin tartışılmadığını, ayıptan haberdar olarak sözleşme yapan davacının ayıptan kaynaklı talep hakkından feragat etmiş sayılacağını, zamanaşımının tüm alacak kalemleri yönünden söz konusu olduğunu, davacının dava dilekçesi ile kar kaybı istemediğini, taleple bağlılık ilkesini aşar şekilde hüküm kurulduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kararın ve gerekçesinin yerinde olduğu, istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Taraf vekilleri; istinaf dilekçelerinde ileri sürdükleri sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kiralanandaki ayıp nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 249 uncu maddesinde; kiralayanın, kiralananı, sözleşmede belirtilen amaca uygun olarak kullanmaya elverişli şekilde teslim etmek ve kira süresince bu durumda bulundurmakla yükümlü olduğu, kiralananın, sözleşmede belirtilen amaca uygun olarak kullanılamayacak veya yararlanmayı önemli ölçüde azaltacak ayıplı bir durumda teslim edilmesi halinde, kiracının sözleşmeyi bozmaya veya kira parasından uygun bir miktarın indirilmesini isteme hakkı bulunduğu düzenlenmiştir.

2. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 105 inci maddesi “ Alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir. Bu munzam zarar derhal takdir olunabilirse hakim, esasa dair karar verir iken bu zararın miktarını dahi tayin edebilir. “ şeklindedir.

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi uyarınca; hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Islah yolu ile talep genişletilebilirse de davaya yeni talep (dava) eklenemez.

4. Sözleşmede aksine hüküm bulunmaması halinde, kiracı kural olarak kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu imalatlardan alınıp götürülmesi mümkün olmayanların yapıldıkları tarihler itibariyle bedellerini, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 414 üncü (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 530 uncu) maddesinde düzenlenen “vekaletsiz iş görme” hükümlerine göre kiraya verenden isteyebilir. Yerleşik Yargıtay uygulaması da, sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça, kiracının, kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu imalatların yapıldığı tarih itibariyle belirlenecek değerinden yıpranma payı düşülmek suretiyle elde edilecek bedeli isteme hakkı olduğu yönündedir. Yapıldıkları tarihinin ispatlanamaması halinde, zorunlu ve faydalı imalatların sözleşmenin başlangıcında yapıldığı kabul edilir.

5. Sözleşme ile bu imalatların kiraya verenden talep edilemeyeceği ya da kiraya verene terk edileceği kararlaştırılabilir. Bu kararlaştırma, tüm kira süresi bakımından geçerli olacağından; erken tahliye durumunda kiracı, kalan süre ile orantılı olarak kiralanana yaptığı sökülüp götürülemeyen faydalı ve zorunlu imalatların bedellerini talep edebilecektir.

6. 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklindedir.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, İl Özel İdaresi’nin tüzel kişiliğinin 6360 sayılı kanun ile sonlandırılması nedeniyle davaya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı devam edilmesine rağmen karar başlığında İstanbul İl Özel İdaresinin davalı olarak gösterilmesinin mahallinde düzeltilebilir bir maddi hata olduğunun anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Taraflar arasında düzenlenen 02.12.1997 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davada, davacı kira sözleşmesine konu, fidanlık vasfındaki kiralananın ayıplı olması nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep etmiş, dava dilekçesinde; talep edilen 951.983 TL tazminat talebinin dayanağını, 1998-2001 yıllarına ait fidan bedeli, yatırımlar, yapılan harcamalar, ödenen kira, depozito ve teminat ile imalat bedelleri olarak açıklamıştır. Görüldüğü üzere dava dilekçesinde; davacı kiracının, kâr kaybı talebi bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı ıslah dilekçesi ile kâr kaybı talep etmiş ise de ıslah ile davaya yeni talep eklenmesi olanaklı değildir.

3. Mahkemece, dava dilekçesinde yer alan, BK madde 105’e taalluk eden ve de fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla talepte bulunulduğu ifadesi, munzam zararın, kâr kaybını da içerdiği şeklinde yorumlanmış ise de munzam zarar, borçlunun temerrüdü nedeniyle uğranılmış olan ve temerrüt faiziyle karşılanamayan zarar olup kâr kaybının munzam zarar olarak kabulüne ilişkin değerlendirmenin yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.

4. Mahkemenin kabulünde olduğu gibi davacının kâr kaybı talebinin olduğu kabul edilse bile; davacı kiracının, İstanbul 10. İcra Tetkik Mercii Hakimliğinin, 01.02.2001 tarihli kararı ile temerrüt nedeniyle tahliyesine karar verildiği; kararın, 06.06.2001 tarihinde infazı ile kiralanandan tahliye edildiği anlaşılmaktadır. Kira sözleşmesi davacı kiracı tarafından usulüne uygun feshedilmediği gibi Mahkemece verilen tahliye kararına da kendi kusuru ile sebep vermiştir. Bu halde; davacı kiracı tarafından, sözleşmenin feshine bağlı olan, müspet zarar kapsamında bulunan kâr kaybının talep edilebilmesi olanaklı değildir.

5. Davacının, tazminat kalemleri arasında yer alan kira, depozito ve teminat bedellerine ilişkin talepleri yönünden; davacı, tahliye tarihine kadar olan kira bedellerini ödemekle yükümlü olup tahliye tarihinden önceki döneme ait, ödediği kira bedellerinin tazminat olarak iadesini isteyemez. Taraflar arasında kira alacağının tahsili, menfi tespit istemli davalara ilişkin yargılamalar mevcut olup, bu davaların sonucuna göre depozito ve teminat bedeline ilişkin uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulacağı açıktır.

6. Taraflar arasında düzenlenen 02.12.1997 tarihli kira sözleşmesinin eki şartnamenin 25 inci maddesinde, fidanlıktaki mecut tesislere ilaveten işletmeci tarafından yaptırılan her türlü inşaat, sera, sulama tesisi, elektrik tesisi gibi sair tesislerin işletme sözleşmesi sonunda mevcut hali ile idareye teslim edileceği, bu konuda işletmeci tarafından hiçbir hak ve talepte bulunulamayacağı düzenlemiştir. Davacı kiracı kiralananı, sözleşme süresi dolmadan tahliye etmiştir. Kira sözleşmesinde, kiralanana yapılan imalatlara ilişkin masraflarının istenemeyeceği belirtilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı üzere davacı kiracı, kira sözleşmesinin süresi sona ermeden kiralananı erken tahliye etmiş olması nedeniyle kiralanana yapmış olduğu ve söküp götüremediği faydalı ve zorunlu nitelikteki imalatların değerini kalan kira süresiyle orantılı olarak kiraya verenden talep edebilir.

7. Bu durumda davacı kiracının, kiralanana yaptığı imalatların nelerden ibaret olduğu ayrıntılı ve tereddüte yer vermeyecek şekilde tek tek tespit edilerek, hangisinin zorunlu ve faydalı masraflar, hangilerinin lüks masraflar olduğu belirlenmeli, belirlenen faydalı ve zorunlu masraflardan sökülüp götürülmesi mümkün olmayan, kalıcı imalatların imal tarihleri itibariyle değerleri, yıpranma payı düşülmüş bedelleri, kalan kira süresi ile orantılı olarak tespit edilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekir. Haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eden denkleştirici adelet ilkesinin, faydalı ve zorunlu imalat bedellerine ilişkin alacağa uygulanmayacağının da gözetilmesi gerekmektedir.

8. Kabule göre de; kararda, davacının hangi talebinin hangi miktarda kabul edildiğine ilişkin herhangi bir açıklama ve gerekçe bulunmamakta olup, denetime elverişli olmayacak şekilde hüküm verilmesi de doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya istek halinde iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.