Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/4058 E. 2023/1473 K. 16.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4058
KARAR NO : 2023/1473
KARAR TARİHİ : 16.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/74 E., 2022/288 K.
BİRLEŞEN 2015/116 E. SAYILI DAVADA
BİRLEŞEN2016/61 E. SAYILI DAVADA
DAVA TARİHLERİ : 13.01.2015 / 12.05.2015 / 13.01.2015
KARAR : Asıl davanın reddine, birleşen davaların kabulüne ve kısmen kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : Develi 2. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi
SAYISI : 2021/33 E., 2021/298 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın reddine, birleşen 2015/116 E. sayılı davanın kabulüne, birleşen 2016/61 E. sayılı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı/birleşen davada davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı/birleşen davada davalı … vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 16.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat Ahmet Ziya Tamer’in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı … asıl davada; davalılardan … ile araç ortaklığı bulunduğunu ve nakliye hizmeti verildiğini, diğer davalı şirketin de sahibi olduğunu, aralarındaki sözleşme kapsamında % 50 hisse ortak olarak 2007 Nisan ayından itibaren araçları işletmeye başladıklarını, ortaklık kapsamında 3 ayrı aracın kulllanıldığını, … plakalı aracın satılarak … plakalı aracın takasında kullanıldığını, halen mevcut olan … plakalı kamyon bulunduğunu, bu aracın şöförlüğünü yaptığını, davalı şirketin maden ocağına ilişkin nakliyeler gerçekleştirdiğini, verdiği hizmete ilişkin fatura düzenlediğini, davalı şirketin ise sürekli farklı hesaplar çıkardığını, davalı …’nın payının mahsup edilerek alacağının belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek; alacağın belirlenmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere davalı şirketten 48.000 TL alacağının tespiti ile ticari faizi ile tahsilini, ayrıca ödenmeyen şoförlük alacağı 2.000 TL’nin davalı …’dan faizi ile tahsili talep etmiş, şöförlük alacağına ilişkin talebi 03.11.2015 tarihli celsede tefrik edilerek 2016/61 esas sayılı dosya üzerinden devam ederken, 27.04.2017 tarihli kararla işbu davanın asıl dava ile yeniden birleştirilmesine karar verilmiştir.

II. CEVAP-BİRLEŞEN DAVA
Davalılar; davalı şirketin davacıya borcu olmadığını, faturasını kesip bedelini aldığını, ortaklığa konu vasıta bedellerini davalı …’nın verdiğini ve araçların davacı adına alındığını, davacının 2007 yılından itibaren hesap vermesi gerekirken bilanço düzenlemediğini, kendilerinin davacıdan alacaklı olduklarını savunarak, asıl davanın reddini istemiş, birleşen 2015/116 E. sayılı davada davacı …; ortaklık sözleşmesine konu … plakalı aracın davalı tarafından haber verilmeden satıldığını, bedelin yarısının verilmesi gerektiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 25.12.2018 tarihli ve 2015/10 E., 2018/400 K. sayılı kararıyla; asıl davanın reddine, birleşen 2015/116 E. sayılı dosyanın işlemden kaldırıldıktan sonra süresi içerisinde yenilenmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına, birleşen 2016/61 E. sayılı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesinin 29/12/2020 tarihli ve 2019/557 E., 2020/1078 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, birleşen 2015/116 E. sayılı dosyada süresinde yenileme dilekçesi verildiği gerekçesiyle; bu yöne ilişkin davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davada; taraflar arasında ortaklığa ilişkin 2007 yılında sözleşme yapıldığı, ticari defterlerin sahibi lehine delil olabilmesi için açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak zamanında yapılmış, kendi içerisinde uyumlu olması, defterde kayıtlı olan bir faturanın alt dayanağı olan teslim belgesinin de bulunması gerektiği, davacının dayandığı ticari defterlerin kapanış tasdiki yapılamayan, tahsilatların toplam olarak kaydedildiği, kişi bazında takip edilmeyen defterler olduğu, bu sebeple yalnızca işletme defterinin sahibi lehine delil olamayacağı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığı, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davalı şirket yönünden davanın reddine, birleşen 2016/61 E. sayılı davada; tanık beyanları ile sabit olduğu üzere davacının sermaye olarak getirdiği kamyonda şoför olarak çalıştığı, taraflar arasında ücrete ilişkin herhangi bir sözleşmenin yapılmadığı anlaşılmakla, dönemsel asgari ücret esas alınarak tespit edilen miktarın %50’si üzerinden davacının talepte bulunabileceği belirlendiğinden, davanın kısmen kabulü ile 22.266 TL alacağın 2.000 TL kısmı için dava, kalan 20.266 TL kısmı için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen 2015/116 E. sayılı davada; mülkiyeti davalı …’ye ait olan 38 TN 286 plaka nolu ve 38 TR 902 plaka sayılı vasıtalara tarafların aralarındaki sözleşme gereği ortak oldukları, 38 TR 902 plakalı aracın satışının yapıldığı ancak bu satıştan elde edilen bedelin ortaklığa gelir olarak yazılmadığı, bu bedelin davalının uhdesinde kaldığı görüldüğünden davanın kabulü ile satıştan elde edilen bedelin yarısını olan 11.375 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı/birleşen davada davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı/birleşen davada davalı vekili; davalı şirkete 68 fatura kesildiğini, davalı şirket defterlerindeki kayıtların birbirini doğruladığını, fatura karşılığı ödemelerin yazılı delille ispatlanması gerektiğini, bilirkişi raporuna göre yazılı delil bulunmadığını, defterin sahibi aleyhine delil teşkil edeceğini, bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini, kapalı faturaların yasal nitelik taşımadığını, faturaların ödendiğine dair belge bulunmuyorken fiili durumda borç alacak kalmadığı sonucuna varılamayacağını, yasal defterler haricinde delil olarak dayanılmayan kayıtların değerlendirildiğini, defterlerde yer almayan ödemelerin dikkate alındığını, raporun yetersiz olduğunu, işçi alacakları dahil hesaplama yapılmadığını, 2007 yılı Nisan ayından 2014 yılına kadar aracın şoförlüğünü yaptığını, tanıkların beyan ettiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporlarına göre, asıl davada tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlendiğinden davacının iddiasını ispat edemediği, davacının birleşen davasında, şoförlük hizmet bedeli olarak 22.266 TL alacağının bulunduğu, davalının açtığı 2015/116 E. sayılı dava yönünden ise 11.375 TL alacaklı olduğu yönünde açıklamaların bulunduğu, bu durumda Mahkemece asıl ve birleşen davalar hakkında kurulan hükümlerde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı/birleşen davada davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı/birleşen davada davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada; şahıslar arasında kurulun adi ortaklık kapsamında verilen hizmet bedelinin davalı şirketten tahsili, birleşen 2015/116 E. sayılı dosyada, adi ortaklığa ait araç hisse bedelinin tahsili, birleşen 2016/61 E. sayılı dosyada ise, ortaklığa verilen emek bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 620 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.

2. Kural olarak elde edilen kar veya zararın paylaştırılması bakımından, ortaklar arasında eşitlik ilkesi geçerlidir. Nitekim aynı Kanun’un “Kazanç ve zarara katılma” başlıklı 623 üncü maddesinde; “ Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.” şeklinde düzenlene yapılmıştır.

3. Vergi Usul Kanunu’nun 229 uncu maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” şeklinde tanımlanmıştır.

4. Bu hükümler çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında ise fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmaktadır (Kumkale, R.:Hukuki ve Mali Yönleriyle Fatura, Ankara 2007, s:73).

5. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında; “Ticari davalarda dahi deliller ve bunların ikamesi, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine tabidir; düzenlemesine yer vermiş iken; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 303 üncü maddesi ise; “Defatiri ticariyede münderiç kayıtların hüküm ve kuvvetleri Ticaret Kanunu ahkamına tabidir.” hükmünü içermektedir. Ticari defterler ve ticari defterlerle ispat hususu 6762 sayılı Kanun’un 79-86 ncı maddeleri arasında düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanun’un 303 üncü maddesine göre ticari defterlerle ispat 6762 sayılı Kanun’daki hükümlere tabidir. 6762 sayılı Kanun’un aksine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’da (6102 sayılı Kanun) ise ticari defterler delil olarak düzenlenmemiş, ticari defterlerin delil olması 6102 sayılı Kanun’da değil 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’da (6100 sayılı Kanun) yer almıştır.

6. Nitekim; 6102 sayılı Kanun’un 83 üncü maddesi; “ (1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.  (2) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş iken;

7. 6100 sayılı Kanun’un“İspat Yükü” başlıklı 190 ıncı maddesinde;
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır.Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”

8. Aynı Kanun’un “Tarafların Belgeyi İbraz Etmesi” başlıklı 220 nci maddesinde;
“(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
(2) Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
(3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükümlerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Asıl davada talep edilen daha sonra tefrik edilerek tekrar birleştirilen şoförlük alacağına ilişkin 2016/61 E. sayılı dosyasında yapılan yargılamada tespit edilen alacak miktarının davacı tarafından 13.03.2017 tarihli dilekçesiyle dava değeri olarak artırılarak talep edilmesine ve bedelin hissesine düşen kısmına hükmedilmiş bulunmasına göre, aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı ile davalı … arasında % 50 şer hisse ile araç ortaklığı düzenlendiği, ortaklığa konu araçlarla davalı …’nın temsilcisi olduğu davalı şirkete nakliye hizmet verildiği tarafların kabulündedir. Davacı taraf fatura düzenlediğini ancak alacaklarının ödenmediği iddia etmiş, davalı ise davacının fatura karşılığı bedelini aldığını savunmuştur.

3. Dava konusu faturaların davalının ticari defterinde kayıtlı olması aleyhine delil teşkil edecektir. Hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden, faturaların davalı defterinde kayıtlı olması faturalar içeriğindeki hizmetin davalıya verildiğine karine oluşturur.

4. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarına göre, davacının düzenlediği faturaların davalı şirket defterlerine kaydedildiği, bir kısmının kapalı fatura, diğer kısmının ise açık fatura niteliğinde olduğu, peşin ödeme şeklinde kaydedildiği belirtilmiştir.

5. Kapalı fatura, fatura bedellerinin ödenmiş olduğuna karine teşkil eder. Bu kapsamda; davalı defterlerinde kayıtlı kapalı faturalara yönelik davalının ödeme savunmasına itibar edilmelidir. Kaldı ki, davacı taraf 21.12.2018 tarihli ıslah dilekçesinde; 15.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda kapalı fatura bedeli haricinde tespit edilen 213.161,65 TL alacak miktarı içerisinde kalan 80.000 TL yönünden dava değerini artırmıştır.

6. Kapalı faturalar haricinde kayıtlı faturalar yönünden ise davalı ödeme savunmasını ispatla mükelleftir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasında davalının ödemekle yükümlü olduğu miktar bakımından farklılıklar bulunmaktadır.

7. O halde; İlk Derece Mahkemesince; davacı ortağın asıl dava ile ıslah dilekçesinde belirttiği talep ve mahsup kayıtları dahilinde alacağının belirlenmesi amacıyla dosyanın uzman bilirkişiye tevdi edilerek, davalı şirketin defterlerinde kayıtlı kapalı fatura niteliğinde bulunmayan kayıtların incelenerek davacı tarafın talep edebileceği, davalı tarafın peşin ödeme savunmasını ispatlayamadığı alacak miktarının tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde defterde kayıtlı olan bir faturanın alt dayanağı olan teslim belgesinin de bulunması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı/birleşen davada davalının sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi Kararının asıl dava yönünden davacı/birleşen davada davalı yararına BOZULMASINA,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.