Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/4019 E. 2023/964 K. 04.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4019
KARAR NO : 2023/964
KARAR TARİHİ : 04.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/478 E., 2022/573 K.
DAVA TARİHİ : 28.03.2019
KARAR : Davanın kısmen kabulü, kısmen reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/121 E., 2022/20 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat …ile davalı vekili Avukat …’ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, yurtdışında yaşadığını, Türkiye’deki işlerinin takibi için ablası olan davalıya 16.12.2011 tarihinde Los Angeles Başkonsolosluğu’nda tanzim edilen ve çok geniş yetkiler ihtiva eden vekaletname verdiğini, davalının bu vekaletnameye dayalı olarak kendisine ait çeşitli bankalardaki hesaplardan toplam 5.984.165,50 TL para çektiğini tespit ettiğini, banka kayıtları celp edilip incelendiğinde bu miktarın daha da artabileceğini, ayrıca vekalet verilmeden önce de gayrimenkul alımı için tarafından davalıya gönderilen paraların olduğunu, davalı tarafından alınan bu paraların işlerini takip etmek için yapılacak harcamalar ve kendisine gayrimenkul alımı için gönderilen paralar olduğunu, meblağın yüksek olması sebebiyle paraların nerelerde kullanıldığını davalıya sorduğunu ancak tatmin edici cevap alamadığını, bunun üzerine davalıyı 25.10.2018 tarihinde vekaletten azlettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 800.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan raporlar ve banka kayıtlarına göre davanın kısmen kabulüne ve 3.800.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı; dava dilekçesinin usule uyun olmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, müvekkilinin vekil olarak yaptığı tüm işlemleri aynı gün davacıya bildirdiğini ve devam eden işlemler için talimat aldığını, talebin zamanaşımına uğradığını, hak düşürücü sürenin mahkemece resen değerlendirilmesi gerektiğini, süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin zamanaşımı itirazında bulunmaya engel olmadığını, davayı inkar bağlamında her türlü savunmanın yapılabileceğini, mahkemece keşif yapılarak taşınmazların satış tarihlerindeki gerçek değerlerinin tespit edilmesi gerektiğini, verilen kesin sürede ıslah harcının yatırılmaması sebebiyle ıslah edilen miktar üzerinden karar verilemeyeceğini, 7 yıllık süre içinde talimat dışı işlem yapılmadığını, mahkemece tamamen toplama çıkarma işlemi yapılarak karar verildiğini, hukuki gerekçeye yer verilmediğini, resmi satış bedellerinin kesin delil olarak görülemeyeceğini, hesap verme borcunun yerine getirilmiş olduğunu, davacının her bir işlem için onayının bulunduğunu, aksi halde bir sonraki işlem için talimat vermeyeceğini, dolayısıyla açık ya da örtülü olarak ibranın bulunduğunu ve hesap verme borcunun sona erdiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararda usul ve yasaya aykırılık olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin hesap verme yükümlülüğünden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Hesap verme” kenar başlıklı 508 inci maddesi şöyledir:
“Vekil, vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermekle yükümlüdür.
Vekil, vekalet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür.”

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller” kenar başlıklı 266 ncı maddesi şöyledir:
“(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararı; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Dava, hukuki niteliği bakımından Türk Borçlar Kanunu’nun 508 inci maddesine dayanan vekilin hesap verme yükümlülüğüne ilişkin olup, TBK’nın 508 inci maddesinde; vekilin vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene verme borcu ile vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlü olduğu hususu düzenlenmiştir. Hesap verme borcu hukuksal nitelikçe bir yapma borcudur. Davalı vekaleten işlem yaptığı satışta, satış bedelinden sorumlu olduğu kadar, adına hareket ettiği davacının zararına satış gerçekleştirilmesi söz konusu olmuşsa davacının bundan doğan zararından da sorumludur.

3. TBK’nın 508 inci maddesi hükmünce, vekilin vekil edeninin adına veya yararına yaptığı tüm işlerden dolayı hesap verme yükümlülüğü gereği davalı vekil, satış bedelini aldıktan sonra davacıya ödeme yaptığını ispatla mükelleftir. Başka bir deyişle, davada ispat yükü vekil olan davalıdadır. Dosyanın incelenmesinde, davalı vekilin davacı adına taşınmaz satın aldığı sabittir. Davalı, davacı tarafından gönderilen paraları satışa konu taşınmazların bedeli olarak ödediğini ispat etmekle yükümlüdür.

4. 6100 sayılı Kanunu’nun 266 ncı maddesi uyarınca hakimin kendiliğinden bilirkişi incelemesine başvurabileceği düzenlemesi gözetilerek, tapu resmi satış senedindeki değerin gerçek satış değerini yansıtmayabileceği hususu da dikkate alınarak, vekalete dayalı olarak satışı yapılan taşınmazların satış tarihlerindeki rayiç değerlerinin bilirkişi aracılığıyla tereddüte yer verilmeksizin tespit edilip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, İlk Derece Mahkemesinin kararının bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda V(C)-3/4 üncü bentte yazılı gerekçeyle BOZULMASINA,

8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.