Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/3916 E. 2023/1351 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3916
KARAR NO : 2023/1351
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
EK KARAR TARİHİ : 14.02.2022
SAYISI : 2022/6 E., 2022/17 K.
DAVA TARİHİ : 07.08.2012
KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasındaki malın ayıplı olmasından kaynaklanan bedel indirimi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkemenin kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

21.02.2023 günü davacı tarafın hazır olmaması nedeniyle, Cumhurbaşkanlığının 11 Şubat 2023 tarih (mükerrer) 32101 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 120 numaralı “Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Kararnamesi” kapsamında verilen 06.02.2023 tarihinden başlamak üzere 06.04.2023 tarihine kadar durma kararına istinaden Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulunun 13.02.2023 tarih ve 4 sayılı kararının 4 üncü ve 5 inci maddeleri gereği duruşmanın 09.05.2023 Salı gününe ertelenmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davalılardan Hakkı Ekşi Gayrimenkul Ltd. Şti. vekili Avukat … ile diğer davalı Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. vekili Avukat Hami Kul’un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; Ümraniye, Yukarı Dudullu, 106 parselde inşa edilen “İdealistkent” adlı projeden D40 Blok 10 nolu bağımsız bölümü 02.05.2008 tarihli sözleşme ile davalılardan satın aldığını, konutun 2008 yılı Haziran ayında natamam olarak fiilen teslim edildiğini, ancak daireye 2010 yılında taşındığını, reklam, ilan ve broşürler ile taahhüt edilen imalatların yerine getirilmediğini, teslimden sonra gerek kendi konutu gerekse blok ve site ortak yerleri ile ilgili ayıp ve eksiklikler bulunduğunun ortaya çıktığını ve bu hususta davalılara ihbarlarda bulunulduğunu ileri

sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere gizli ayıpların tespiti ile davalılarca giderilmesine, bunun mümkün görülmemesi halinde malın ayıpsız olarak vaad edilen değeri ile ayıplı değeri arasındaki farkın tespiti ile şimdilik 2.000 TL’nin dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesiyle talebini 97.500 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı Hektaş Grup Gayrimenkul Ltd. Şti. vekili; herhangi bir ayıp ve eksik ifanın söz konusu olmadığını, taşınmazın 13.04.2009 tarihinde hiç bir ihtirazi kayıt olmaksızın taşınmazın teslim alındığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, davacının taşınmazı satın aldığı sırada iskanının alındığını, her türlü eksikliğin giderildiğini, davacının taşınmazı inceleyerek satın aldığını, davalı şirketin diğer davalı Emlak Konut’a vekaleten sözleşmeyi imzaladığını, davalının inşa ve pazarlama işini yürüten yüklenici durumunda olduğunu, faturanın davalı Emlak Konut tarafından düzenlendiğini, satış bedelinin davalı hesabına yatırıldığını, davalı Emlak Konut dilekçesi ile de durumun kabul edildiğini, temsilci konumundaki davalıya husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. vekili; sorumluluğun yükleniciye ait olduğunu, bu nedenle müvekkil şirket yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının taşınmazı tamamlanmış vaziyette gezip görerek beğenerek satın aldığını, eksik ifa iddiasının yerinde olmadığını, tapu sicilindeki kaydın bilinmediğinin ileri sürülemeyeceğini, davacı iddialarının eksik ifa olarak değil açık ayıp olarak nitelendirilmesi gerektiğini, davacının kanunda öngörülen zaman sınırı içinde gönderdiği herhangi bir ayıp ihbarının bulunmadığını, davacıların sözleşmede cayma hakları olduğu halde bu haklarını kullanmadıklarını, konutlarda değer artışı olduğunu, davacının yasal oran üzerindeki faiz talebinin yerinde olmadığını, taşınmazın proje, vaziyet planı ve sözleşmesine uygun olarak imar ve inşaa edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istenmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 28.09.2020 tarihli ve 2012/1082 E., 2020/178 K. sayılı kararı ile; taahhüt edilen tesislerin bir kısmının inşa edilmemiş olması, bir kısmının site mülkiyet alanı dışında inşa edilmesinin eksik ifa olarak değerlendirilmesi gerektiği ve eksik ifa söz konusu olduğundan ihbar şartı aranmaksızın 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcı/yüklenicinin sorumluluğuna gidilebileceğinden, davalıların eksik ifa nedeniyle meydana gelen değer azalmasından sorumlu oldukları, davacı talebi uyarınca eksik ifa nedeniyle talep edilebilecek değer kaybının 97.500 TL olduğu, davacının gizli ayıba ilişkin taleplerinin bilirkişiler tarafından değerlendirildiği, başlangıçta gizli ayıp olan ve daha sonra ortaya çıkan ayıpların giderilmiş olduğunun bildirildiğini, 23.04.2008, 11.06.2012 ve 18.06.2012 tarihli tutanaklar ile bir kısım ayıpların (açık-gizli) giderildiğini, 15.06.2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davacı vekilinin gizli ayıba ilişkin taleplerinin reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın ıslah talebi doğrultusunda kısmen kabulü ile 2.000 TL’nin dava tarihinden, 95.500 TL’nin ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Mahkenin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararına karşı, davacı vekili ile davalılar vekilleri tarafından istinaf başvusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı istinaf dilekçesinde; aleyhlerine vekalet ücreti verilmemesi gerektiğini ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.

2. Davalı Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davacının iddialarının açık ayıp olduğunu, süresinde ileri sürülmediğini, her ne kadar eksik ifa olduğuna dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı olsa da bunun kabul edilemeyeceğini, nispi metoda göre yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin yerinde olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur.

3. Davalı Hektaş Grup Gayrimenkul Ltd. Şti. (Eski Ünvan Hakkı Ekşi Gayrimenkul) vekili istinaf dilekçesinde; eksik ifaya ilişkin kabulün doğru olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 15.02.2021 tarihli ve 2021/177 E., 2021/278 K. sayılı kararı ile; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve istinaf kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlenip, hükme esas alınmaya yeterli olduğu, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle davacı ve davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairenin 20.12.2021 tarihli ve 2021/3965 E., 2021/13227 K. sayılı ilamı ile; davalıların, mahkemece eksik ifa olarak nitelendirilen eksik işlerle ilgili temyiz itirazı yönünden yapılan incelemede, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen; proje alanının ve mevcut yeşil alanın taahhüt edilenden küçük olması, basketbol, voleybol ve futbol sahaları, tenis kortu gibi sportif tesislerin, misafir otoparkı ve göletin konut maliklerinin mülkiyet hakkının bulunmadığı parseller/yeşil alanlar üzerine yapılması, sosyal kültürel tesisler için ayrılan parsellerin özel şahısların mülkiyetinde olması, ağaçlandırmanın vaat edilen kadar olmaması, kapalı yüzme havuzunun ve kreşin yapılmamış olması hususlarının eksik ifa olarak değerlendirileceği açıklanmış ve buna göre davacının talebi kabul edilmiş ise de; bunların yapılmamış olmasının davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalıların bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalılara ayıp ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle, bu kalemler yönünden davanın reddine karar verilmesi şeklinde hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının Emlak Konut GYO A.Ş.’ye vekâleten satıcı Hakkı Ekşi Gm.Ltd.Şti’den Ümraniye, Y. Dudullu, 106 parselde inşa edilen İdealistkent adlı projeden 02.05.2008 tarihinde satın aldığı bağımsız bölümün davacıya 02.06.2008 tarihli tutanakla da fiilen teslim edildiği ve davacının satın aldığı bu taşınmazla ilgili ayıp ihbarını 20.06.2012 tarihli noterden düzenlenen ihtarname ile davalılara bildirdiği ve 07.08.2012 tarihinde de eldeki bu davanın açıldığı, Proje alanının ve mevcut yeşil alanın taahhüt edilenden küçük olması, basketbol, voleybol ve futbol sahaları, tenis kortu gibi sportif tesislerin, misafir otoparkı ve göletin konut maliklerinin mülkiyet hakkının bulunmadığı parseller/yeşil alanlar üzerine yapılması, sosyal kültürel tesisler için ayrılan parsellerin özel şahısların mülkiyetinde olması, ağaçlandırmanın vaat edilen kadar olmaması, kapalı yüzme havuzunun ve kreşin yapılmamış olması davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalıların bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle 4077 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalılara ayıp ihbarında bulunmadığı, bina ve daire iç duvarındaki rutubetlenme ve ısı izolasyonu, bina zeminleri, kapalı otopark ve makine dairesindeki alt yapıya bağlı su izolasyonu, dairelerdeki ses izolasyonu problemleri gibi ayıplar yönünden kullanım ve mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bağımsız bölümün teslim tarihi göz önünde bulundurulduğunda yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; daireyi teslim aldığında projenin tamamlanmamış olduğunu, daire tesliminden 2 yıl sonra projenin 1. ve 2. etaplarının bittiğini ancak 3. kısmın halâ inşaat halinde olduğunu, müvekkilinin davalılar tarafından taahhüt edilen fakat hiç yapılmayan ve kendisine ait olmayan alanlar üzerinde yapılmış sosyal donatıları içeren projeyi almak hususunda davalılar tarafından kandırıldığını, projedeki ayıpların hileli olarak gizlendiğini, müvekkilinin satın aldığı konutu teslim aldığı tarihte sadece konutu teslim aldığını, teslim tarihi itibari ile çevre düzenlemesinin, peyzaj, sair spor ve sosyal yaşam alanlarının inşaasının tamamlanmamış olduğunu, kararın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararlara aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; satın alınan taşınmazın ayıplı olarak teslim edilmesi iddiası nedeniyle ayıp oranında taşınmazın satış bedelinden indirim yapılarak davalılardan tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4 üncü maddesi; ” (1)Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir. (2) Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.” şeklindedir.

2. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı; ”Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna ” usuli müktesep hak ” denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir.” şeklindedir.

3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun’un 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.