Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/3563 E. 2022/5876 K. 16.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3563
KARAR NO : 2022/5876
KARAR TARİHİ : 16.06.2022

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
VEK.AV….

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen kurum işleminin iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; Zonguldak …Merkezi’nde çalışan genel cerrahi uzmanı Dr. …’un muayene ve endoskopi yaptığı 19 hastanın hastanelerinde ameliyat olmasını gerekçe göstererek Kurumca 2012 Yılı… Kurumu özel sağlık hizmeti sunucularından sağlık hizmeti satın alım sözleşmesinin 7.5.4 ve 11.1.2. maddelerinde yer alan “SHS’ler simsar ve benzeri yönlendirici personel bulundurulamaz ve yönlendirmede bulunamaz” hükmüne aykırı davranıldığı gerekçe gösterilerek 190.000 TL cezai şart uygulanacağının bildirildiğini, davalı kurumun bu iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu, Dr. …’un hastaneleri ile hiç bir bağı olmadığını, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı kurum işleminin iptalini istemiştir.
Davalı; uygulanan cezai işlemin yerinde olduğunu beyan ederek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; Zonguldak …Merkezi’nde çalışan Dr. … tarafından 19 hastanın muayeneleri ile tetkik ve tahlillerinin yapılması sonucu ameliyat olmalarına karar verildiği, ameliyat yapılması için hastaların … Hastanesi’ne yönlendirilmeleri neticesinde davacının taraflar arasındaki sözleşmenin 7.5.4 maddesine aykırı davrandığı, bu nedenle de davalı kurum tarafından uygulanan cezai şartın yerinde olduğu, ancak davaya konu cezai şart işleminin 2017 sağlık hizmeti satın alma sözleşmesinin 14.9. maddesi dikkate alınarak yönlendirme fiili ile ilgili olarak revize edilen 12.20. maddesinin uygulanmasının gerektiği, bu nedenle davacının ödemesi gereken cezai şart miktarının 19.500 TL olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne; davacının kurum zararına ilişkin kurum işleminin iptali talebinin reddine, 180.500 TL yönünden cezai şartın iptaline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu cezai işleme 2017 Yılı… Kurumu özel sağlık hizmeti sunucularından sağlık hizmeti satın alım sözleşmesi uygulanarak görüş bildirilmiştir. Fakat 2017 yılı sözleşmesinin 14.9. maddesinde “Tebliğ ve itiraz aşamaları tamamlanmamış olan fiiller için işlemin gerçekleştirildiği tarihte yürürlükte olan sözleşme hükümleri uygulanır. Ancak, yazılı olarak talep edilmesi halinde bu sözleşme hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre uyuşmazlığa konu cezai işlemin tebliğ ve itiraz aşamalarının tamamlandığı anlaşıldığından 2012 Yılı… Kurumu özel sağlık hizmeti sunucularından sağlık hizmeti satın alım sözleşmesinin 7.5.4 ve 11.1.2. maddelerine aykırı davrandığı anlaşılan davacı hakkında Kurumca uygulanan cezai işlemin yerinde olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hukuki değerlendirmenin hakime ait olduğu bilirkişi raporunun bu yönü ile bağlayıcı olmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 16/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.