Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/3545 E. 2022/6766 K. 20.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3545
KARAR NO : 2022/6766
KARAR TARİHİ : 20.09.2022

İSTANBUL 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacıların istinaf başvurularının esastan reddine, davalıların istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılmasına yönelik olarak verilen karar, kendi adına asaleten diğer davacılar adına vekaleten Av. … tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 20/09/2022 tarihinde taraflardan kimsenin gelmediği anlaşılmakla işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalılardan 18/02/2011 tarihli sözleşme ile villa satın aldıklarını, daha sonra ise sözleşmeye konu villanın davalılara ait olmadığını öğrendiklerini, ödedikleri bedel karşılığı davalılar tarafından verilen 750.000 USD miktarındaki senedin tahsili için icra takibi başlattıklarını, icra hukuk mahkemesince, senedin kambiyo vasfında olmadığı, teminat için verildiği ve kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiğini, daha sonra ilamsız takip başlattıklarını, davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek; itirazın iptali ile lehlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar; cezai şart ve teminat olarak alınan senede dayanarak takip yapılamayacağını savunarak, davanın reddini ve lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; taraflar arasındaki 18/02/2011 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesine göre 360.000 TL nakit, 840.000 TL’lik barter çekinin davalı satıcılara teslim edilmiş olduğu, 03/03/2011 tarihli sözleşmeye göre barter çeklerinin “yazılı onayı” ve “mal karşılığının bulunduğu” hususuna ilişkin belgelerin 03/03/2011 tarihinde davalı satıcılara elden teslim edildiği, buna göre nakit ve barter çekleri karşılığı olmak üzere toplam 1.200.000 TL’nin davalılara verildiği, bedelin sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği istenebileceği, alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 1.200.000 TL’nin 01/06/2012 (ilamsız takip) tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle ve isabet eden takip giderleriyle davalılardan alınıp davacılara verilmek üzere borçlu davalıların itirazının iptaline ve takibin devamına, icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacıların yaptıkları 360.000 TL ödeme ile 840.000 TL’lik barter çekleri karşılığı verilen 750.000 USD senedin karşılığının tahsiline dair takip yapılmasında aykırılık görülmediği, yargılamayı gerektirdiğinden alacağın likit olmadığı gerekçesiyle, davacıların istinaf başvurusunun reddine, istinaf başvuru şartları yerine getirilmediğinden HMK 344. maddesi gereğince davalıların istinaf başvurularından vazgeçmiş sayılmalarına, karar verilmiş; karar, kendi adına asaleten diğer davacılar adına vekaleten Av. … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü zorunludur.
Somut olayda; davacılar yararına hükmedilen 360.000 TL nakit ödeme ile 840.000 TL’lik barter çekleri karşılığının sözleşme ile teyit edilmiş olması karşısında, hükmedilen alacak; davalı borçlular tarafından tespit edebilir durumdadır. Bu nedenle, derece mahkemelerince alacağın likit ve belli olduğunun kabulü ile İİK’nın 67. maddesi gereğince kabul edilen alacak talebi yönünden davacılar yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bu yönden düzeltilerek onanması, HMK’nın 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin (B) alt bendi çıkartılarak yerine “B) Hükmolunan asıl alacağın % 40’ı oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacılara verilmesine, davalıların kötü niyet tazminatı talebinin reddine,” bendinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 20/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.