Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/3498 E. 2022/5173 K. 30.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3498
KARAR NO : 2022/5173
KARAR TARİHİ : 30.05.2022

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ :

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı bankada mevcut olan Bağkur emekli maaşına farklı tarihlerde bloke konularak 2.000,00.-TL nin bankaya olan borçlarına aktarıldığını, emekli maaşlarının 5510 sayılı kanun gereği rehin ve bloke edilemeyeceğini belirterek; banka hesabı üzerinde bulunan blokenin ihtiyati tedbir ile kaldırılmasını ayrıca bankanın maaştan yaptığı kesintilerinin tümünün iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; Bilirkişi … tarafından tanzim edilen 08/06/0218 tarihli raporda özetle; davacının emekli maaşlarının yattığı … nolu hesabı incelendiğinde; davacının bankadaki sadece emekli maaş hesabından dava tarihine kadar 2.000,00 TL tutarında kesintisinin yapıldığını, yapılan tespitlerde 400,00 TL tutarında bir blokenin bulunduğunu bu tutarında her ay yatan emekli maaşlarından otomatik olarak kesilerek takip hesaplarına tahsilat şeklinde yatırıldığını, davacının herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın ödenen maaştan otomatik kesilmesine muvafakat verdiğini, sonuç olarak; davacının davalı banka nezdindeki emekli maaşının yattığı … nolu hesabının üzerinde Aralık 2017 tarihine kadar takip hesaplarından dolayı 400,00 TL bloke konulduğunu, dava tarihine kadar maaş hesabından 2.000,00 TL lik takip hesaplarına tahsilat açıklaması ile kesinti yapıldığını, Ocak 2018 tarihinde bu blokenin bankaca kaldırıldığını, hesabın sadece maaş hesabı olduğunu, başka bir amaçla kullanılmadığını, hesaba yatan maaşların tümüyle borçlara mahsup edilmediğinden davacının da hesabı dilediği gibi kullandığına ilişkin görüş bildirmiştir.Bu nedenle bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalı bankanın Ocak 2018 tarihinde blokenin kaldırıldığını, hesabın sadece maaş hesabı olduğunu, başka bir amaçla kullanılmadığını, hesaba yatan maaşların tümüyle borçlara mahsup edilmediği ve davacının da hesabı dilediği gibi kullandığı ‘ gerekçesiyle davanın karar verilmiş; hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ‘.—Somut olayda; davalı banka, 03.09.2010 tarihli tüketici kredi sözleşmesinin 9. maddesinden hareketle davacının emekli maaşı banka hesabına bloke koyarak kredi borcuna mahsup etmiştir. İİK’nın 83/a maddesi gereğince haczedilemezlikten önceden feragat geçersiz olup henüz hakkında icra takibi başlatılıp emekli maaşından haciz suretiyle borcun ödenmesine izin verildiği yönünde davacının iradesinin açıkça ortaya konulduğundan da bahsedilemez. Bu durumda kredinin alınması sırasında virman, takas ve mahsup yönünde verilen muvafakat geçerli sayılmadığından; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacıdan yapılan toplam kesinti miktarı olan 2.000,00.-TL’nin iadesine ve tedbiren kaldırılan blokenin tümden kaldırılmasına karar verilmesi …‘gerekçesiyle ‘Davacının istinaf isteminin KABULÜNE,Mersin 2. Tüketici Mahkemesi’nin 12/07/2018 tarih ve 2017/687 Esas, 2018/394 Karar sayılı kararının KALDIRILARAK (DÜZELTİLEREK) esas hakkında aşağıdaki hükmün kurulmasına; 1-)Davacının davasının KABULÜ ile; Davacının emekli maaşına davalı banka tarafından konulan blokenin KALDIRILMASI ile, davacının maaşından bloke nedeniyle kesilen 2.000,00.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine–’karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki kredisi sözleşmesinden doğan borcun davacının maaş hesabından kesilmesi işlemine karşı blokenin kaldırılması ve kesilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Davacı, kredi sözleşmesinin 2. ve 9.maddesi ile özellikle sözleşmenin eki niteliğindeki 18.03.2011 tarihli taahhütnamede de, “–sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kapsamında hak ettiğim ve edeceğim gelir, aylık ve ödeneklerim ile …adı geçen kurum nezdinde tahakkuk etmiş ve edecek olup … bankanız nezdindeki borçlarıma mahsup edilmesine muvaffakat ettiğimi..’ şeklinde beyanda bulunmuştur.
17.4.2008 tarih ve 5754 Sayılı Yasanın 56.maddesi ile değişik 5510 Sayılı Yasanın 93. maddesinde; “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88.maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine İİK.83/a bendinde “Borçlunun, hacizden önceki bir dönemde haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkın haczedilebileceğine dair alacaklıyla yapmış olduğu anlaşma geçerli değildir.” hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanunun 32.maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK.nun 93/1.maddesinde, “bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK.nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Yasanın 93.maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacı yukarıda zikredilen yasal düzenlemeler yürürlükte iken kredi sözleşmesini imzalamıştır.
Davacı sözleşmenin her sayfasını ve taahhütnameyi ayrı ayrı imzalamış olup, artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilmediği söylenemez. Bankanın sözleşme hükümlerine göre yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi gerekir.
(TMK m.2) Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimini tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır.
Nitekim dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle bilirkiş raporunun incelenmesinde; davacının herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın ödenen maaştan otomatik kesilmesine muvafakat verdiğini,dava tarihine kadar kesinti yapıldığı ancak ocak 2018 yılında bu blokenin bankaca kaldırıldığı, hesabın sadece maaş hesabı olup, başkaca bir amaçla kullanılmadığı ve hesaba yatan maaşların tümüyle borçlara mahsup edilmediği bildirilmiştir.
Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince davanın reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya, Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına uygun olup, bir isabetsizlik bulunmadığından, bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK 373/2 maddesi gereğince dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 30/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.