YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3368
KARAR NO : 2022/4777
KARAR TARİHİ : 18.05.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının … emrinde görevli iken mecburi hizmet süresini tamamlamadan disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden 10/04/2013 tarihinde ilişiğinin kesildiğini, davalının mecburi hizmet süresinin tamamlamadan ilişiğinin kesilmesi nedeniyle öğrenim giderlerinden sorumlu olduğundan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 15.797,06 TL tutarındaki kamu alacağının ilişik kesme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ve 2.285,77 TL öğrenim gideri faiz tutarı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 15.796,89 TL asıl alacak ve 2.285,74 TL faiz alacağının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kabul edilen 15.796,89 TL asıl alacağa 04/07/2020 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay(kapatılan)13. Hukuk Dairesinin 15/01/2010 tarihli ve 2017/1717 Esas, 2020/204 Karar sayılı kararıyla; davalıya yapılan masrafların nelerden ibaret olduğu ve işletilecek faizin hangi tarihten başlatıldığı, hangi oranlarda faiz işletildiği hususunda ayrıntı içermeyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğu, ayrıca, davacı idare vekili asıl alacağa ilişik kesme tarihinden faiz işletilmesini istediğinden asıl alacağa ilişik kesme tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken temerrüt için ayrı bir ihtara gerek bulunmadığı gözetilmeden borcun tebliğ tarihi temerrüt tarihi olarak kabul edilerek karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece; bozma kararına uyularak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulü ile 15.797,06 TL asıl alacak ve 2.285,77 TL faiz alacağının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kabul edilen 15.797,06 TL asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtay’ın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremez. Bu yasağa “aleyhe hüküm verme yasağı” denir. Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır
Dava, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 112. maddesinden kaynaklanan eğitim ve yetiştirme giderlerinin tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı vekili asıl alacağa ilişik kesme tarihinden itibaren faiz işletilmesini istemiş, bozma ilamından önce mahkemece, dava konusu asıl alacağa 04/07/2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir. Hükmün davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, asıl alacağa ilişik kesme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir. Faiz başlangıç tarihi yönünden usulü kazanılmış hak oluştuğu halde, mahkemece bu sefer asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir. Mahkemece faiz başlangıcı yönünden ilişik kesme tarihi esas alınması gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nin 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının “Hüküm” fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “…dava tarihinden…” ifadesinin çıkartılarak yerine “…ilişik kesme tarihi olan 10/04/2013 tarihinden…” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.