Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/3186 E. 2023/1565 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3186
KARAR NO : 2023/1565
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/584 E., 2022/145 K.
DAVA TARİHİ : 12.03.2014
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manavgat 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/88 E., 2020/100 K.

Taraflar arasındaki Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin sahte olduğunun tespiti ile iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz ile incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 14.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

14.03.2023 günü bir kısım davalıların hazır olmamaları nedeniyle, Cumhurbaşkanlığının 11 Şubat 2023 tarih (mükerrer) 32101 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 120 numaralı “Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Kararnamesi” kapsamında verilen 06.02.2023 tarihinden başlamak üzere 06.04.2023 tarihine kadar durma kararına istinaden Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulunun 13.02.2023 tarih ve 4 sayılı kararının 4 üncü ve 5 inci maddeleri gereği duruşmanın 23.05.2023 Salı gününe ertelenmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat …. ile bir kısım davalılar … ve diğerleri vekili Avukat Bekir Eruluğ’un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00’te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili; davalıların Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/42 Esas sayılı dosyası ile Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, yargılama sırasında müvekkillerine Mahkemece HMK’nın 208 inci maddesi gereğince sahtelik davası açmak için süre verildiğini, eldeki davanın bu nedenle açıldığını, …’ın davacıların kök murisi (nineleri) olduğunu, Manavgat Noterliğinin 13.07.1970 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinde …’ın satış vaadi borçlusu, İbrahim Uçar’ın ise satış vaadi alacaklısı olarak yer aldığını, dava konusu sözleşmenin 30 yıl gizlendiğini, işlemi düzenleyen noterin öldüğünü, satış vaadi alacaklısı ve borçlusunun yakın akraba olmaları nedeniyle aynı taşınmazlarda paydaş olduklarını, satış vaadi sözleşmesine “Manavgat Sorkun Köyünden … kızı ….’den Olma 65 yaşlarında …” şeklinde yazıldığını ancak …’ın 1896 doğumlu ve sözleşme tarihinde 74 yaşında olması sebebi ile yanlış olduğunu, …’ın kimlik bilgilerinin İbrahim Uçar tarafından verildiğini, noterin …’ın kimlik bilgilerini araştırmadan işlem yaptığını, …’ın ömrünün son yıllarını hasta ve akli melekeleri düzensiz olarak geçirdiğini, …’ın ağzından yazılanların tamamının uydurma olduğunu, … adının altındaki parmak izinin, altına hangi parmağa ait olduğu yazılarak noter tarafından tasdik ve imza edilmediğini, şahitlerin sözleşmeye sonradan eklendiğini, sözleşmenin yapıldığı yer hakkında mevcut tam bir bilginin olmadığını, bu sözleşmenin yıllar sonra ortaya çıkarılması ile birlikte değerlendirildiğinde satış vaadinde bulunan kişinin … olmadığını ya da işlemine satış vaadi borçlusu olarak hiç kimsenin katılmadığını gösterdiğini, sözleşmenin bütün unsurların gerçeğe aykırı ve uydurma olduğunu ileri sürerek, Manavgat Noterliğinin 13.07.1970 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin sahteliğinin tespiti ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı …, …, …, …, …, …. ve … vekili; Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiası ile Asliye Hukuk Mahkemesinde 2012/81 Esas sayısı ile dava açıldığını, davanın reddedilerek kesinleştiğini, satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacılar vekilince her ne kadar noterde yapılan sözleşme sırasında murisin 75 yaşında olduğunu belirtmiş ise de, Türk ve İsviçre Hukukunda yaşlılığın, ayırt etme gücünü ortadan kaldıran bir sebep olarak düzenlenmediği, bir kimsenin yaşlı olmasının başlı başına hukuki işlemde ehliyeti olmadığı anlamına gelmediği, bu durumda ehliyetsizliği iddia eden tarafın ispat yükümlülüğü olduğu, tanık beyanları ve diğer deliller dikkate alındığında davacının, satış vaadinde bulunan …’ın ayırt etme gücünden yoksun olduğunu ispat edemediği, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin, …’a parmak izi bastırmak suretiyle noter tarafından 2 tanık huzurunda ve şahitliğinde yapıldığı, noterde kullanılan parmak izinin …’a ait olup olmadığının tespiti amacıyla inceleme ve karşılaştırma yapılabilmesi için bildirilen yerler ile resmi kurum ve bankalara müzekkere yazıldığı, fakat …’a ait mühür veya parmak izinin bulunamadığı, sözleşme tanıklarından …’nın vefat ettiğini, diğer tanık …’nın alınan beyanında; “sözleşmenin diğer tanığı … ile oturduklarını, …’ın yanlarına gelip köye gidelim dediklerini, köye gittiklerinde noter baş katibi Hüseyin Küçüksarı’nın orada olduğunu, başkatibin okuyup yazdığını, orada bulunan kadına kabul ettin mi diye sorduğunu, kadının da kabul ettim deyip baş parmağını bastığını, …’ın babası İbrahim Uçarın da imzasını attığını, kendilerinin de tanık olarak imza attıklarını kadını tanımadığını bu nedenle okuma yazması olup olmadığını bilmediğini, oradaki konuşmalardan sözleşmenin tarla satışına ilişkin olduğunu, miktarı hatırlamadığını, sözleşme sırasında kadının çocukları Şevki ve Çavuş’un da yanlarında olduğunu, kadının mühür kullanıp kullanmadığını görmediğini sadece sözleşmeye parmak bastığını”söylediğini, diğer tanık ifadelerinden de anlaşıldığı üzere zaten sözleşme yapılmadan önce hali hazırda davaya konu taşınmazları İbrahim Uçar’ın kullandığı, sözleşmenin geçerli olduğu, gerekli şekil şartlarının yerine getirildiği, resmi senet niteliğindeki davaya konu noter satış vaadi sözleşmesinin sahte olduğunun ancak yazılı delil veya çok kuvvetli başkaca delillerle ispatlanması gerektiği, davacılar tarafından böyle bir delil sunulamadığı gibi sahtelik iddiasının doğru olduğuna dair bir kanıt ve emareye rastlanılmadığının anlaşıldığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinafında; davacılar murisi …’ın tüm resmi işlemlerinde mühür kullandığını, Mahkemece dava dilekçesinin bütününün göz ardı edildiğini, dava nedenlerinin yaşlılığın ayırt etme gücünü ortadan kaldıran bir sebep olarak ileri sürüldüğü noktasında değerlendirildiğini, Mahkeme karar gerekçesinin ve dayanak yaptığı bilirkişi raporunun davaya mesnet iddiaların tartışılmadığını, sahtelik ve şekil şartı bakımından hiç bir değerlendirme yapılmadığını, dava konusu sözleşmenin içerik ve şekil şartları yönünden geçersiz bir sözleşme olduğunu, 65 yaşlarında ifadesi ile hüviyet tespiti yapılamayacağını, davacıların murisi …’ın sözde sözleşmenin düzenlendiği tarihte 76 yaşında olduğunu, alakalıların imzası bulunup da noter tarafından tasdik edilmemiş çıkıntıların gerçek sayılamayacağını belirterek, yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; murisin mühür kullandığı ileri sürülmüş ise de, davaya konu Noter Satış senedinde murisin parmak izinin bulunduğu, murisin parmak izi bulunan başka resmi belgelerin bulunamadığı, noter senedinde tanık sıfatıyla imzası bulunan …’nın yeminli beyanında, parmak izinin muris tarafından noter huzurunda basıldığının beyan edildiği, başka işlemlerde mühür kullanılmış olmasının, davaya konu noter senedinde parmak izi kullanılmasına mani bir durum olmadığı, parmak izinin davacıların murisi tarafından basılmış olduğu, davacıların sahtecilik iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; davacılar murisi …’ın tüm resmi işlemlerinde mühür kullandığını, parmak izi kullanmadığını, celp edilen hiç bir belge de parmak izi kullanmayan murisin, sözleşme taraflarının tamamının ölmesinden sonra ortaya çıkarılan dava konusu sözleşmede parmak izi kullanmasının yaşamın olağan akışına aykırı olduğunu, İbrahim Uçar’ın kullandığı yerlerin kendisinin de hissedar bulunduğu taşınmazlar olduğunu, bu nedenle devir ile birlikte zilyedlik tesliminin olmadığını, hissedarlar arasında fiili ve rızai taksim de bulunmadığını, mahkemenin dava konusu taşınmazların İbrahim Uçar’ın kullandığı tespit ve gerekçesinin yerinde olmadığını, yargılama esnasında tanık olarak dinlenen …’nın maddi gerçeğe aykırı ve yalan beyanda bulunduğunu, satış vaadinde bulunan …’ın ve satış vaadi kabul eden olarak gösterilen İbrahim Uçar’ın nüfus cüzdan belgelerinin ibraz edilmediğinin sözleşme içeriğinden anlaşıldığını, nüfus cüzdan belgesi görülmeyen kişiler hakkında resmi senet düzenlenmesinin olanaklı olmadığını, böylesine önemli bir sözleşmede, köy muhtarı veya ihtiyar heyeti azalarından hiç birinin sözleşmede şahit olarak yer almaması nedeniyle geçersiz olduğunu, sözleşmede “şahitler huzurunda taraflara ve şahitlere okundu ve meali anlatıldı” ibaresinin kullanılmadığını, sözleşmenin başlangıcı ve sonucunda şahitler huzurunda yapıldığına dair en ufak bir beyan yazı olmadığını, sözleşminin HUMK 297 nci maddesinde düzenlenen şekle aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin sahte olduğunun tespiti ile iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 858 Sayılı Noterlik Kanunu’nun 34 üncü maddesi; “Noter, iş yaptıracak kimselerin hüviyet ve ehliyetini ve hakikî arzularını etraflıca ve hiç bir noktasını ihmal etmeden öğrenmekle mükelleftir. İş yaptıracak kim se sağır ve dilsiz ise arzularını yazı ile, okuyup yazmak bilmiyorsa tercüman vasıtas ile öğrenir.”

Aynı Kanunun 35 inci maddesi; “Noterlerin resen tanzim edecekleri sened ve mukavelelerin en az iki şahid huzurunda yapılması lâzımdır. Alâkalıların şahid, muarrif ve varsa tercümanlarının öz ve soyadı ve adresleri, senedin tanzim ve tasdik günleri hem rakam ve hem de yazı ile yazıldıktan sonra okunarak alâkalılarla hazır olanlar tarafından imza edilir ve noterlikçe tasdik olunur .”

Aynı kanunun 36 ncı maddesi “Noterler; imza, mühür veya kullanılan işaretin tasdikini isteyeni iş sahiplerinin gösterdikleri vesikalarla hüviyetleri lâyikı veçhile anlaşılmadığı takdirde bir veya birkaç muarrif isteyebilirler. Muarriflerin sözlerini kanaat husulüne kâfi görmedikleri takdire başka muarrif vesair deliller istemeğe salahiyetlidirler. ” şeklindedir.

3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararı; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin, düzenlendiği tarihteki hukuk kurallarına uygun olarak düzenlendiği anlaşıldığından davacıların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi