Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/2289 E. 2022/4908 K. 23.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2289
KARAR NO : 2022/4908
KARAR TARİHİ : 23.05.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR :

Taraflar arasında görülen ölünceye kadar bakma akdinin geçerliliğinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; babaannesi olan davalı … ile Beyoğlu 19. Noterliğinin 31.03.1997 tarihli ve 14209 yevmiye sayılı ve Beyoğlu 39. Noterliğinin 02.07.2002 tarihli ve 12488 yevmiye sayılı ölünceye kadar bakma sözleşmelerini imzaladıklarını bu sözleşmeler kapsamında Beyoğlu İlçesi Keçecipiri Mahallesi 1755 ada 2 parsel nolu kayıtlı gayrimenkul üzerindeki binanın giriş katında bulunan 6 numaralı dükkan ile aynı binada bulunan 1 ve 2 nolu dairenin içindeki tüm menkul eşyalarla birlikte davalı …’e ölünceye kadar bakmak kaydıyla tarafına devir ve ferağ edildiğini, sözleşme tarihinden itibaren davalı …’e baktığını, gözettiğini, her türlü hastalık ve bakım durumunda yanında yer aldığını ancak diğer davalılarca davalı …’e vekil tayin ettirilerek sözleşmelerin feshedildiğine ilişkin noter ihtarnamesi gönderildiğini, buna karşılık feshi kabul etmediğini beyan ettiğine dair cevabi ihtarname gönderdiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı … ile imzaladığı ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin halen geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …; davalı …’ün davacının babaannesi olmadığını, aralarında ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapılmışsa da davacı tarafından sözleşmeye uyulmadığını, davalıya bakmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …; davalı …’ün hayatta olduğunu, yaşayan bir insanın mal varlığı ile ilgili bu şekilde davanın açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davalıdan taşınmazını bizzat ve yasal hukuki çerçevede içerisinde bedeli ödenmek suretiyle satın aldığını, davacının ileri sürdüğü gibi hiç kimsenin kandırmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalılar …, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davalı … dışındaki davalıların esasen dava tarihinde pasif taraf sıfatlarının dahi bulunmadığı, davalı …’ın murisinin ölümüne dek pasif taraf sıfatının bulunmadığı, davanın haklı ve yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına göre davacının; davalılar … yönünden verilen karara ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının davalı … yönünden verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin önel verilerek feshini düzenleyen TBK’nın 616. maddesinde; tarafların edimleri arasında önemli ölçüde oransızlık bulunur ve fazla alan taraf kendisine bağışta bulunulma amacı güdüldüğünü ispat edemezse diğer tarafın, altı ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, sözleşmeyi her zaman feshedebileceği, bu oransızlığın tespitinde, ilgili sosyal güvenlik kurumunca, bakım borçlusuna verilenin değerine denk düşen anapara değeri ile bağlanacak irat arasındaki fark esas alınacağı, sözleşmenin sona erdirilmesi anına kadar geçen sürede ifa edilmiş edimlerin, anapara ve faiziyle birlikte değerlendirilerek, denkleştirme sonucunda alacaklı çıkan tarafa geri verileceği; önel verilmeksizin feshini düzenleyen TBK’nın 617. maddesinde ise; sözleşmeden doğan borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleşmenin devamı çekilmez hâle gelir veya başkaca önemli sebepler sözleşmenin devamını imkânsız hâle getirir ya da aşırı ölçüde güçleştirirse, taraflardan her birinin sözleşmeyi önel vermeksizin feshedebileceği; sözleşmenin bu sebeplerden birine dayanılarak feshedildiği takdirde kusurlu tarafın, aldığı şeyi geri vereceği ve kusursuz tarafa, bu yüzden uğradığı zarara karşılık uygun bir tazminat ödemekle yükümlü olduğu; Hâkimin, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı ile davalılardan … arasında Noterden düzenlenen ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin bulunduğu; bu sözleşmelere göre davacının bakım borçlusu, davalı …’ün ise bakım alacaklısı olduğu, adı geçen davalının yargılama sırasında, 31.01.2014 tarihinde vefatıyla geriye mirasçı olarak davalı …’ı bıraktığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece; ölünceye kadar bakma akdinin, bakım borçlusuna kesintisiz borç yükleyen bir sözleşme olup akde aykrılığın tek taraflı fesih sebebi olduğu, bakım alacaklısı davalı …’ün dava tarihinden önce, davacının sözleşme gereğini yerine getirmediğinden bahisle, fesih ihbarnamesini göndermek suretiyle sağlığında sözleşmeyi feshettiği belirtilmiş ise de; ölünceye kadar bakma sözleşmesinin feshine ilişkin Kadıköy 27. Noterliğince onaylı 24.05.2012 tarihli ihtarnamenin davalı …’e vekalaleten Av. Şahin Karabulut tarafından düzenlendiği, ancak adı geçen vekile verilen Beyoğlu 19.Noterliğinin 21.05.2012 tarihli düzenleme şeklinde vekaletnamede ölünceye kadar bakma sözleşmesinin feshine ilişkin özel yetki bulunmadığı, bu itibarla ilgili vekaletnamenin ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin feshi hususunda geçersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; davacı, açtığı dava ile ölünceye kadar bakma akdinin feshin haksız olduğunu ileri sürdüğüne göre, bakım alacaklısı …’ün mirasçısı olan … yönünden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/128876 soruşturma dosyası, tanık vs. deliller toplanmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre esasa ilişkin bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının davalılar … yönünden verilen karara ilişkin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle HUMK’nın 428. maddesi gereğince hükmün davacı yararına BOZULMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.