Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/2055 E. 2022/3900 K. 21.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2055
KARAR NO : 2022/3900
KARAR TARİHİ : 21.04.2022

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. HUKUK DAİRESİ
DAVALILAR :

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik karara süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı, davalıların ölen kardeşi … …’in oğlu davalıların yeğeni olduğunu, davalılar ile birlikte muris…’ın yasal mirasçıları olduğunu, davalıların babaları olan muris…’dan aldıkları Kandıra Noterliği’nin 16/12/2008 tarihli vekaletname ile Selametli Köyü 107 ada 18, 147 ada 9, 153 ada 245, 256, 257, 267, 280, 393, 418, 457 parsel nolu taşınmazları 3.kişilere satarak devrettiklerini, vekilin hesap verme yükümlülüğü olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davaya konu taşınmazların dava tarihlerindeki gerçek değerlerinin miras hissesi oranında 5000,00 TL olarak yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş,ıslahla davasının 171.327,45 TL ’ye yükseltmiştir.
Davalılar, muris …’in sağlığında köyr kadastro geldiğinde mallarının bir kısmını adlarına yazdırdığını, bir kısmını ise kendi üzerinde bıraktığını, kendi üzerine aldığı taşınmazlar için Kandıra Noterliği’nin 16 Aralık 2008 tarihli vekaletnamesini vererek gerek kendisinin gerekse eşinin yaşlılık ve hastalık gibi ihtiyaç bakım ve tedavi masraflarının karşılanması amacıyla tapuya tespit ve tescil edilmiş taşınmazlarısatmak hususunda yetki verdiğini,muris …’in hayırsever olduğunu, vekalet yolu ile yapılan satışların paralarının murise ödenip ödenmediğinin sorgulanamayacağını, bunun vekil ile vekil eden arasındaki bir iç ilişki olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile 8.025,00 TL’nin dava tarihi olan 08.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e ödenmesine karar verilmiş; kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince; tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hukuki niteliği bakımından Borçlar Kanununun 392. maddesine dayanan vekilin hesap verme yükümlülüğünden kaynaklanmaktadır. Borçlar Kanununun 392. maddesi, vekilin vekaleti ifa için veya ifa dolayısıyla aldığı şeyleri derhal müvekkile verme borcu ile borç para borcu ise zamanında yerine getirilmemesi yüzünden faiz ödeme borcunu düzenlemiştir. Geniş anlamda hesap verme yükümlülüğünün diğer bir görüntüsü de vekilin vekaleti dolayısıyla üçüncü kişilerden müvekkil nam ve hesabına para tahsil ettiği hallerde sözkonusu olur. Vekil, müvekkilden veya üçüncü kişilerden aldığı değerler ve kendi ücret, masraf ve tazminat alacakları hakkında hesap vermek zorunluluğundadır. Hesap verme borcu hukuksal nitelikçe bir yapma borcudur.
Somut olayda; davalıların ortak murisleri … …’dan satım yetkisini içeren 16/12/2008 tarih vekaletname ile Selametli Köyü 107 ada 18, 147 ada 9, 153 ada 245, 256, 257, 267, 280, 393, 418, 457 parsel nolu taşınmazları 3.kişilere satarak devrettikleri satış bedelinin miras hissesinin davacıya ödemediği sabit olduğu gibi bu husus tarafların ve mahkemenin de kabulündedir.
Mahkemece az yukarıda açıklanan Yasa maddesine gözetilerek davaya konu taşınmazın satış tarihindeki rayiç bedeli belirlenmeli, belirlenen bu bedelin satış tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tapuda belirlenen bedeller üzerinden davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan,HMK’nin 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca,iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nin 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanununun 371. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.