Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/1749 E. 2022/4178 K. 27.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1749
KARAR NO : 2022/4178
KARAR TARİHİ : 27.04.2022

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine dair verilen karara yönelik temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile elma alım satım sözleşmesi imzalandığını, elmaların bulunduğu … soğuk hava deposuna gittiğinde mevcut elmaların tamamının hasarlı olduğunu, ayrıca elmaların niteliğinin çok daha düşük olduğunu gördüğünü ve eksik teslim yapıldığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla, şimdilik sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklı 3.000 TL’nin, sözleşmenin hükümsüzlüğü nedeniyle uğradığı zarar için 1.000 TL’nin, noter ve ihtarname masrafları için 100 TL’nin, kar mahrumiyeti yönünden ise belirsiz alacak davası olarak 1.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının kendisine borcu bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davacının davalıdan davaya konu bir alacağının bulunmadığı, aksine davalı tarafa borçlu bulunduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; istinafa konu kararın miktar itibariyle kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiş; kararın, davacı vekili tarafın temyizi üzerine, bölge adliye mahkemesince temyiz yolu açık olmadığı gerekçesiyle 05/11/2021 tarihli ek kararı ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş; ek karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Uyuşmazlık; elma alım-satım sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edilen zarar kalemlerine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararın miktar itibariyle kesin nitelikte olup olmadığına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde, alacaklının, hukuki ilişki ile asgari bir miktar ya da değer belirterek alacak davası açabilmesi belirsiz alacak davası ile mümkündür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunu artırabileceği kabul edilmiştir.
HMK’nın 109. maddesinde, kısmi dava alacağın yalnızca bir bölümü için açılan dava olarak tanımlanmaktadır. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir. Bir kimsenin kısmi bir dava açıp açmadığı ancak dava dilekçesinden, davacının talep sonucundan anlaşılır. Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesine gerek yoktur, alacağın yalnız bir kesiminin dava edildiğinin anlaşılması yeterlidir. Özellikle davacının “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak” veya “şimdilik alacağın belirli bir miktarını dava ettiğini” belirterek açtığı davalar kısmi dava niteliğindedir. Kısmi dava açılması halinde davaya konu edilmeyen kısmın ayrı bir davayla talep edilmesi veya aynı davada ıslah yoluyla dava konusuna dahil edilmesi mümkündür (Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2003 tarihli ve 2003/4-260 E. 2003/271 K. sayılı kararı; 16.05.2019 tarihli ve 2016/22-1166 E. 2019/576 K. sayılı kararı; 2019/22-223 E. 2019/491 K. sayılı kararı; Dairemizin 2015/12282 E. 2015/20563 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.)
Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp, her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özelliklerinin nazara alınarak sonuca gidilmesi gereklidir.
Somut olayda; davacı kar mahrumiyeti zararını belirsiz alacak davası olarak sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi ve yapılan masraflara yönelik zarar taleplerini ise kısmi dava olarak talep etmiştir.
Buna göre; davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacak miktarlarının tam ve kesin olarak belirlenemediği, bu nedenle asgari bir miktar belirtilerek, belirsiz ve kısmi alacak davası açıldığı görülmekle; ilk derece mahkemesi kararın, temyiz kesinlik sınırı içinde değerlendirilemeyeceğinden, bölge adliye mahkemesinin davacı tarafın temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 05/11/2021 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
2- Ek kararın kaldırılmasına yönelik gerekçenin, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kesin nitelikte olduğundan bahisle usulden reddine dair 06/09/2021 tarihli kararı yönünden de geçerli olduğu anlaşıldığından, bu itibarla; bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesinin yapılması gerekirken, yazılı şekilde miktar itibariyle istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi ek kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın kararı verene bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 27/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.