Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/1384 E. 2022/3405 K. 11.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1384
KARAR NO : 2022/3405
KARAR TARİHİ : 11.04.2022

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
VEK. AV. …
VEK. AV. …

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile imzaladığı kira sözleşmesinin sona erdiği tarih ile fiili tahliye tarihi arasındaki sürede oluşan kazanç kaybının tazminini talep etmiştir.
Davalı; davacının iddia ettiği gibi kiralanan otoparkta 01/03/2007 tarihinden 22/05/2013 tarihine kadar işgalci olmadığını, kiracı olarak bulunduğu bu döneme ait tüm kira bedellerini ödediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davanın açıldığı İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesince; davanın kabulüne dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 08/03/2018 tarihli ve 2017/8290 E. 2018/2223 K. sayılı kararla; kira ilişkisinden kaynaklanan davanın 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olması nedeniyle davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dava dosyasının gönderildiği mahkemece yapılan yargılama sonucunda; taşınmazı imar ve inşa edeceği gerekçesi ile 6570 sayılı Kanun uyarınca açtığı tahliye davasını kazanan davacının davalıyı cebri icra yolu ile taşınmazdan tahliye ettirmediği, davanın amacına uygun olarak imar ve inşa ettirmediği taşınmazı tahliyeden sonra zaman kaybetmeden bir otopark şirketine kiralayıp gelir elde eden davacının, kirasını düzenli olarak ödenmesine rağmen, haksız kullanım karşılığında ödenen para(kira bedeli) ile kazanç arasındaki fark kadar ayrıca tazminat talep etmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Bilindiği üzere, mahkemece verilen hüküm, bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; hükmü, kısa karar (hüküm fıkrası) doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de kısa karara uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, hükmün tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu HMK’nın 297 nci maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, sonradan yazılan gerekçede; davacının talebinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığı görüşüne yer verilmesine rağmen, takibe konu alacağın zamanaşımına uğraması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.