YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1282
KARAR NO : 2022/2311
KARAR TARİHİ : 15.03.2022
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
VEK. AV. …
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı idare; kapalı alana sahip betonarme yapının alışveriş merkezi olarak kullanılmak üzere davalı şirkete ihale ile 07/07/2015’te üç yıllığına kiraya verildiğini, sözleşmenin 21/07/2018 tarihinde sona ereceğinin davalı şirkete tebliğ edildiğini, fakat taşınmazın 22/07/2018-08/11/2018 tarihleri arasında davalı tarafça işgal edildiğini, kira sözleşmesi ve eki niteliğindeki şartname ile taşınmazın idareye teslim edilmediği her gün için cari yıl kira bedelinin yüzde biri oranında ceza bedeli ödeneceğinin öngörüldüğünü, bu doğrultuda 16/04/2019 tarih ve 8047 sayılı yazı ile 91.465 TL ceza tutarının ödemesi için davalıya bildirimde bulunulduğunu fakat davalının ceza borcunu ödemediğini, ceza tutarının tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu iddia ederek; takibe itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı; kira konusu taşınmazı davacı idarenin rızası dâhilinde kullanmaya devam ettiğini, kullanım nedeniyle bir zarar doğmadığını, bütün kiraları ve ecrimisil bedelini ödediğini, lojmanda ikamet eden vatandaşların mağdur olmaması için marketin kapatılmadığını, sözleşmede belirlenen cezai şartın miktarının ekonomik yönden yıkıma sebep olacak derecede yüksek olduğunu ve hakim tarafından indirilmesi gerektiğini, tahliye taahhüdü ile birlikte verilen cezai şartın da geçersiz olduğunu savunarak davanın reddi ile lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; özel bütçeli idare olan … mülkiyetindeki taşınmazın 2886 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda 07/07/2015 tarihinde üç yıllığına davalıya kiraya verildiği, ancak kira sözleşmesinin özel bütçeli idare olan … tahliye istemesine imkan sağlayan 2886 sayılı Kanun’un 75. maddesinde yapılan değişiklikten önce imzalandığı, bu nedenle çatılı iş yeri niteliğindeki taşınmaza 2886 sayılı Kanun’un 75. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı, davacının süre bitimi nedeniyle tahliye talep edemeyeceği ve davalıyı fuzuli şagil olarak kabul etmenin mümkün olmadığı, davalıdan kira sözleşmesine ekli şartnamenin 17. maddesine göre cezai şart talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafça istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; taşınmaz her ne kadar 2886 Sayılı Kanun gereğince ihale ile kiraya verilmiş ise de sözleşme tarihi olan 21/07/2015 itibariyle davacı idareye ait taşınmazlar bakımından aynı Kanun’un 75. maddesinin uygulanabilme olanağı bulunmadığı, bu maddenin özel bütçeli idarelerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlar hakkında uygulanmasının sözleşme tarihinden sonra yürürlüğe giren 21/03/2018 tarihli ve 7103 sayılı kanun ile öngörüldüğü, taşınmaz çatılı iş yeri vasfında olduğundan kiraya verenin süre bitimi nedeniyle kira sözleşmesini sona erdiremeyeceği, kiracılığı devam eden davalıdan kira sözleşmesinin sona erdiği iddiasıyla cezai şart talep edemeyeceği gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
27/03/2018 tarihli 7103 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu m.75/1 maddesine “Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malları” ibaresinden sonra gelmek üzere “özel bütçeli idarelerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar” ibaresi eklenmiş ve aynı fıkranın ikinci cümlesinde yer alan “Hazinenin” ibaresi “idarelerin” şeklinde değiştirilmiştir. Değişiklik sonrası 2886 sayılı Kanun’nun 75/1. maddesi “Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malları, özel bütçeli idarelerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmaz malların, gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden, bu Kanunun 9 uncu maddesindeki yerlerden sorulmak suretiyle, idareden taşınmaz ve değerleme konusunda işin ehli veya uzmanı üç kişiden oluşan komisyonca tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere tespit ve takdir edilecek ecrimisil istenir. Ecrimisil talep edilebilmesi için, idarelerin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz.” halini almıştır. Yapılan değişiklikle özel bütçeli idareler ve bu kapsamda ünivertsiteler de 2886 sayılı Kanun’a dayalı olarak tahliye ve ecrimisil talep edebilme imkanına kavuşmuştur.
Somut olayda; taşınmazın 2886 sayılı Kanun uyarınca kiraya verildiği ve kira sözleşmesinin süresinin dolduğu, kiracı tarafından taşınmazın kullanılmaya devam edildiği hususlarında uyuşmazlık yoktur. Her ne kadar kira sözleşmesi yukarıda anılan kanun değişikliği öncesinde imzalanmış ise de, sözleşmenin sona erme tarihi ve dava tarihi itibariyle davacı … 2886 sayılı Kanun kapsamında tahliye talep edebilecek idarelerden olduğundan, sözleşmede belirlenen kira süresinin sona erdiği tarihte kira sözleşmesi de sona erecek olup bu tarihten sonra davalı fuzuli şagil sayılacaktır.
Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince; davacı …, davalıdan sözleşme süresinin sona ermesine bağlı olarak cezai şart talep edebileceği gözetilerek, kira sözleşmesi ve eki niteliğindeki şartnamedeki hüküm uyarınca cezai şart alacağının hesaplanması, tacir olan davalının cezai şart isteminin ekonomik olarak mahvına neden olacağı yönündeki savunması üzerinde de durularak yapılacak yargılama sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 15/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.