Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2022/1040 E. 2022/3322 K. 07.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1040
KARAR NO : 2022/3322
KARAR TARİHİ : 07.04.2022

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen tazminat davalarının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı … Başkanlığının istinaf başvurusunun kabulüne, davalı …nin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın usulden reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalılardan … A.Ş. vekili ile adli yardım istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; adli yardım istemi ile temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı asıl davada; 17/03/2010 tarihinde yüksek gerilim hattına demir çubukla dokunması neticesinde %60 oranında özürlü hale geldiğini, bunda davalı şirketin sorumluluğu olduğunu, net özür durumunun Adli Tıpa sevk edildikten sonra anlaşılabileceğini ileri sürerek; 30.000 TL manevi tazminatın ve fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL maddi tazminatın 17/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı birleşen davada ise; asıl dava dosyasında 26/12/2018 tarihli rapora göre Antakya Belediyesinin de kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu davada Antakya Belediyesine ihbarda bulunulduğunu ancak yazı cevabına 2010 yılındaki Antakya Belediyesinin tüm hak ve yükümlülükleriyle beraber Hatay Büyükşehir Belediyesine devredildiğininin bildirildiğini ve mahkemece Hatay Büyükşehir Belediyesine karşı dava açmak üzere mehil verildiğini ileri sürerek; 40.000 TL manevi tazminatın ve 145.254 TL maddi tazminatın 17/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile de maddi tazminat istemini 193.672 TL’ye artırmış ve bu tutarın ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı …Ş; dava konusu olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, gerilim hattı çekildiği tarihte inşaatın bulunmadığını, hatların inşaattan önce yapıldığını, yönetmeliğe aykırı hat çekilmesi dahil hiçbir kusurunun bulunmadığını, elektrik tellerine bu derece yakın inşaat yapan bina sahibinin ve bu binanın ruhsatsız olarak bu şekilde yapılmasına göz yuman belediyenin kusurunun bulunduğunu, dava konusu kazada asıl sorumluların da kazazedenin anne ve babası olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Birleşen davada davalı … Belediyesi; davaya bakmakla görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğunu, görev itirazlarının bulunduğunu, dava konusu kazanın oluşmasına sebebiyet verdiği iddia edilen idari eylem/işlemin kanunen ilçe belediyelerinin görev sahasına giren yapı ruhsatlarına ilişkin olduğunu, husumet itirazlarının bulunduğunu, ayrıca dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davacı küçüğün… Kurumundan aldırılan 13/08/2018 tarihli raporda %38,0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının ve iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, aktüerya bilirkişi raporunda kusur oranı uygulanmaksızın yapılan hesaplamada davacının maddi tazminatının 484.181,86 TL olduğunun bildirildiği, belirlenen tazminat miktarından davacının anne ve babasının kusuru olan %60’ın mahsubu ile ve ıslah doğrultusunda 193.672 TL’den davalı ve birleşen dava davalısının müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; gerekçesiyle davaların kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı, davalılar vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacı …’nın yaralanmasına neden olan olay sebebi ile kusurun kimde olduğunun tespiti amacıyla alınan rapor ve maddi hesap raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, hükmolunan manevi tazminatın yerinde olduğu ancak mahkemece asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken tek hüküm kurularak hükmedilen tazminatın müteselsilen tahsiline karar verilmesinin ve taleple bağlılık kuralına aykırı hüküm kurulmasının yerinde olmadığı, ayrıca davalı … Belediyesi açısından yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerektiği halde bunun dikkate alınmaması hatalı görülmekle davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, birleşen davalı … Belediyesi vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararı kaldırılarak; asıl davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulü ile 48.672 TL maddi tazminatın 5.000 TL’sinin olay tarihi olan 17/03/2010 tarihinden itibaren 43.672 TL’sinin ıslah tarihinden (06/12/2019) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …den alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile 27.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 17/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davanın HMK’nın 114 -115. maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili ve davalı …Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
HMK’nın 326 ncı maddesine göre, yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretlerinin haklılık oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerekir.
2-Davalının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;
Somut olayda; manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 27.000 TL manevi tazminata hükmedildiği halde, mahkemece reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile vekalet ücretine hükmedilmemiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK’nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasının asıl davaya ilişkin (6) numaralı bendi çıkartılarak yerine; “6-Manevi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.050 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, 3.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” bendinin yazılmasına, bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 07/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.