YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9242
KARAR NO : 2022/3599
KARAR TARİHİ : 14.04.2022
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 2015 Yılının 8. ayına ilişkin faturalarından Kurumca yapılan kesintide beyin ve sinir cerrahisi branşına ait … hastası olan … … yapılan tedavi ile ilgili kullanılan EK-3E-1 103103 … kodlu “…” malzeme bedelinin ödenmemesine karar verildiğini ve örnekleme yönteminin uygulanması neticesinde 19.040 TL malzeme bedeli nedeniyle alacaklarından 152.000 TL kesinti uygulandığını, bu kesintinin haksız kesinti yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; hükme esas alınan 11/09/2019 tarihli bilirkişi kurul raporunda davalı kurumca kesinti yapılmasının doğru olmadığı görüşü bildirildiğinden davanın kabulüne; davalı … tarafından yapılmış olan 152.000 TL’lik ceza kesintisinin, kesintinin yapıldığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davalının istinaf talebinin reddine dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta; davacı üniversite hastanesinin beyin ve sinir cerrahisi branşında … hastası olarak hizmet almış olan … … yapılan tedavi ile ilgili EK-3E-1 103103 … kodlu “…” malzemesi kullanıldığı, bu malzemeye ilişkin yürürlükte olan 01.10.2014 tarih ve 29136 sayılı Resmi Gazete yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği Ek-3E-1 listesine göre malzemenin omurga korpusunda sınırlı tümörlerde kullanılması gerektiğinin ifade edilmiş olması nedeniyle hastanın dosyasına ve 05.08.2018 tarihli kontrastlı torakal MR’ına göre hastadaki tümörün omurga korpusu ile sınırlı olmaması ve radyoloji raporunda metastaz uyumlu lezyonların izlenmesinden dolayı söz konusu malzemenin kullanım endikasyonunun uyumsuz olması gerekçesiyle Kurumca malzeme bedelinin ödenmemesine karar verildiği, davacı tarafın söz konusu kesintiye ilişkin açtığı davada mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, ancak bilirkişi heyetinde beyin ve sinir cerrahisi uzmanı yer almadığı gibi, kesintinin yerinde olup olmadığına dair tıbbi ve … hükümlerine dayalı bir gerekçe de bildirilmediği, ayrıca davalı tarafça bilirkişi raporuna yapılan itirazların yerinde olup olmadığına dair ek rapor da alınmadığı anlaşılmıştır. Bölge adliye mahkemesince de davaya konu tıbbi malzemenin bilirkişi raporuna göre, dava dışı hastaya kullanıldığı ve bu malzemenin tedavi için doktor tarafından gerekli görüldüğü gerekçesi ile davanın kabulü kararı yerinde olduğundan davalının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
O halde mahkemece yapılması gereken; tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalı tarafın itirazlarını karşılayacak, davacı tarafça uygulanan tedavide kullanılan malzemenin … Ek-3E-1 listesinde belirtilen kullanım şekli ile uygun olup olmadığının tıbbi gerekçeleri ile açıklandığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, … ve ilgili mevzuattan anlayan beyin ve sinir cerrahisi uzmanlarından oluşan üç kişilik yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 14/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.