YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/88
KARAR NO : 2021/4965
KARAR TARİHİ : 17.05.2021
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; icra yolu ile edindiği dava konusu taşınmazda bulunan tesisatta, perakende satış sözleşmesiz elektrik kullanıldığından bahisle 30/10/2017 tarihli kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağı düzenlendiğini, tavuk çiftliği olan taşınmazı 15/05/2015 tarihinde teslim aldıklarını ancak atıl vaziyette olduğunu, kaçak tespitinin süresinde ve usulüne uygun olmadığını, kaçak elektrik kullanımı bulunmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı kayıtlarında belirtilen kadar borçlu olmadığının tespiti ile davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacı tarafından 4007959191 no.lu tesisatta perakende satış sözleşmesi olmaksızın enerji kullanıldığı tespit edildiğinden tutanak tutulduğunu, davacının taşınmazı 15/05/2015’de teslim aldığı ancak 09/11/2017’de sözleşme imzaladığı, tutanak tarihinin ise 30/10/2017 olduğunu, kaçak kullanımın sabit olduğunu, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; alınan bilirkişi raporu ile davacı şirketin, davalı şirkete 28/08/2018 icra takip tarihi itibari ile kayıtlı ve mühürlü sayaç üzerinden abonesiz 115.220 kWh elektrik kullanımından dolayı toplam borcunun ferileri ile birlikte KDV dahil 76.820,43 TL olduğunun tespit edildiği, bu nedenle davacının davasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; davanın reddine ilişkin verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davaya konu tutanak tarihinde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğiinin 26/1-a maddesinde; gerçek veya tüzel kişinin kullanım yerine ilişkin olarak, perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiştir.
Dosya kapsamına göre davacının; davaya konu taşınmazı, 18/03/2015’de satın aldığı, abonelik sözleşmesini ise 09/11/2017’de imzaladığı, böylece abonelik sözleşmesi olmadan elektrik kullanarak Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’inin 26/1-a maddesi anlamında “kaçak elektrik enerjisi tüketimi” fiilini gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus; kaçak elektrik enerjisi tüketim bedeli tahakkuku yapılırken, tahakkuka esas alınacak kaçak kullanım süresinin tespitidir.
Yukarıda anılan yönetmeliğin 29. maddesinde, “26. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi çerçevesindeki tespitlerde; kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre; doğru bulgu ve belgelere dayandırılması kaydıyla kaçak elektrik enerjisi kullanılmaya başlandığı tarih ile kaçak tespitinin yapıldığı tarih arasındaki süre olup bu süre 12 ayı geçemez. Doğru bulgu ve belgelerin bulunmaması halinde bu süre 90 gün olarak alınır.” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, her ne kadar kaçak elektrik kullanılan sürenin yönetmeliğin 29. maddesinde belirtildiği şekilde 12 ay olarak kabul edildiği belirtilmiş ise de rapor incelendiğinde; davacı tarafından taşınmazın satın alındığı 18/03/2015 tarihinden, davaya konu tutanağın düzenlendiği 30/10/2017 tarihine kadar kullanılan 115.200 kWh üzerinden hesaplama yapıldığı böylece aslında sürenin 12 ay değil de 18/03/2015– 30/10/2017 arası yaklaşık 2,5 yıl olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; dosyanın önceki bilirkişilerden farklı, konunun uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetine verilerek, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 29.maddesi uyarınca, davacı tarafça kullanıldığı tespit edilen 115.200 kWh elektriğin 12 aylık döneme tekabül eden kısmının tespiti yapılarak davacının sorumlu olduğu miktarın tespiti için yeniden rapor alınmasının sağlanması, sonrasında oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 17/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.