YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/845
KARAR NO : 2021/2371
KARAR TARİHİ : 08.03.2021
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kardeşleri ile müşterek murisi olan diğer kardeşi …arasında anne ve babalarının mirasından kaynaklanan ihtilaf bulunduğunu, müşterek murisi kardeşi …. tarafından tanzim edilen …. Noterliğinin 01/05/2003 tarih ve 07743 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde vasiyetnamede imzaları bulunan tanıklar ve davalılar hakkında vasiyetin sahte olarak tanzim edildiği hususunda suç duyurusunda bulunduğunu, vasiyetnamede murisin kendisine ait tam imzanın olmamasının vasiyetin iptali için geçerli bir neden olduğunu, vasiyetnamenin davalılar tarafından kardeşlerinin kimliği kullanılmak suretiyle başka bir şahıs götürülmek suretiyle sahte tanzim edildiğini, vasiyetnamenin muris tarafından yapılmış olması halinde ise vasiyet lehine olan kardeşleri ve tanıkların cebir, tehdit ve baskısı ile vasiyetnamenin yapıldığını, geçersiz olduğunu, vasiyeti kabul etmediğini belirterek usul ve yasalara aykırı olarak düzenlenmiş olan vasiyetnamenin iptalini, mümkün olmadığı takdirde vasiyetnamenin mahfuz hissesi oranında iptali ile tenkisini talep etmiştir.
Davalılar; vasiyetnameye karşı davacı tarafça ileri sürülen iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, vasiyetnamenin noterde şahitler huzurunda tanzim edildiğini, vasiyetnameye vasiyette bulunan …’un resminin yapıştırıldığını, davacının iddiası gibi iş bu belgeye başkası getirilip imza ettirilmesine fiilen imkan olmadığını, vasiyetnamede vasiyetçinin hem imzasının hem de parmak izinin bulunduğunu, davacının vasiyetname iptal edilmezse tenkis şeklindeki talebinin de hukuken geçersiz olduğunu, terditli talebin kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece; Adli Tıp Kurumu raporu, tanık anlatımları ve davacı tarafından vasiyetnamenin sahte tanzim edildiği iddiasıyla yapılan şikayet üzerine İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada söz konusu vasiyetnamedeki imzanın davalılara ait olmayıp vasiyet eden Kenan Mete Onur’a ait olduğu gerekçesiyle davalıların beraatine dair verilen kararın kesinleştiği gözetilerek vasiyetnamenin iptali davasının reddine, Türk Medeni Kanununda yapılan değişiklik ile Kenan Mete’nin ölüm tarihi göz önüne alınarak kardeşlerin saklı pay sahibi olamayacakları düzenlemesi nedeniyle açılan tenkis davasının da reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle vasiyetnamenin iptali iddialarının yerinde olmadığının mahkemece belirlenmiş olmasına göre, davacı tarafın bu yönlere ilişen temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 17 nci maddesi; “Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.” hükmünü içermektedir.
Mirasbırakan 09/01/2006 tarihinde vefat etmiştir. Buna göre, olayın çözümünde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Kardeşlerin saklı paylı mirasçılığını düzenleyen TMK’nın 506 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 10/05/2007 tarihli ve 26518 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5650 sayılı Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2 nci maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Diğer bir anlatımla, mirasbırakanın ölüm tarihi de gözetildiğinde, kardeşi olan davacının saklı paylı mirasçı olduğu ortadadır.
Hal böyle olunca mahkemece; saklı paylı mirasçı olan davacının tenkis isteminin usulünce incelenmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile tenkis isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.