YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8200
KARAR NO : 2022/6033
KARAR TARİHİ : 21.06.2022
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
VEK. AV. …
VEK. AV. …
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen karar, taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 21/06/2022 tarihinde davacı vekili Av. ….. ile davalı vekili Av……….. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; abonelik sözleşmesi gereğince davalı şirketten elektrik enerjisi temin ettiğini, davalı şirketin elektrik enerjisinin miktarlarını ve faturalandırmaya esas bilgilerini sayaç okuyarak belirlediğini, ancak sayaç okuma bedelinin, sabit bir ücret olması gerekirken, davalı şirketçe tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi ücret olarak tahsil edildiğini, Danıştay 13. Dairesinin 06/04/2011 tarihli ve 2008/269 E. 2011/1368 K. sayılı kararı ile nispi sayaç okuma bedelini iptal ettiğini, bu kararın geçmişe de etkili olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 2006 Eylül-2010 Aralık (Aralık dahil) arası dönemlerine ait KDV dahil 662.937,23 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesine göre işleyecek gecikme zammı, işlemiş ve işleyecek gecikme zammının KDV’si ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; … tahakkukunun 2007 Ocak ayından itibaren yapıldığını, dolayısıyla 2006 Eylül-2007 Ocak ayı arasında … bedeli tahsil edilmediğini, Danıştay 13. Dairesinin 06/04/2011 tarihli kararı ile onanan Danıştay İdari Dava Kurulunun 24/05/2012 tarihli kararı nazara alınsa dahi, öğrenme tarihinden itibaren bir yıllık süre dolduğundan davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle reddinin gerektiğini, dava konusu bedellerin şirketin yürürlükteki mevzuat gereği uygulamakla yükümlü olduğu tarifelerle belirlenen tarife bileşenleri içinde yer aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile 593.650,65 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizini aşmamak üzere kamu alacaklarına uygulanacak gecikme zammı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, 593.650,65 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde HMK’nın 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre, reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 69.286,58 TL olup bölge adliye mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630 TL’nin altında kalmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin miktar itibariyle reddi gerekmektedir.
2- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21 inci maddesinde yer alan; “Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.” hükmü gereğince, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiş olması nedeniyle, karar tarihinde yürüklükte olan tarife esas alınarak davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınarak davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK’nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, üçüncü bentte açıklanan nedenle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan “…7.971,52 TL…” rakamının çıkartılarak yerine “…9.807,26 TL…” rakamının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 3.815’er TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.