Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/8017 E. 2022/3169 K. 05.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8017
KARAR NO : 2022/3169
KARAR TARİHİ : 05.04.2022

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
VEK. AV. …
VEK. AV. …

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen muarazanın meni davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, … Merkezi adı altında faaliyet gösterdiğini, davalı ile arasında 2012 yılı … Özel … Hizmeti Sunucularından … Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi imzalandığını, davalı kurum tarafından 2013 yılının 10. ayına ilişkin 30.370,77-TL, 2013 yılının 11. ayına ilişkin 101.304,56-TL, 2014 yılının 1. ayına ilişkin 50.772,57-TL, 2014 yılının 5. ayına ilişkin 61.708,15-TL, 2014 yılının 8. ayına ilişkin 61.303,93-TL, 2014 yılının 10. ayına ilişkin 43.762,62-TL olmak üzere toplam 349.222,60-TL kesinti yapıldığını, kesintilerin hangi işlemlere ilişkin olduğu konusunda açıklayıcı bir bilgi olmadığını, kesintilerle ilgili herhangi bir gerekçe bildirilmediği gibi teftiş kurulu raporu da bulunmadığını, şirkete ödenmesine karar verilen tutarı gösterir evraktan kesintilerin büyük bölümünün acil girişlerinde uygulandığının anlaşıldığını ileri sürerek, dava konusu kesintilerin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yapılan kesinti işleminin taraflar arasında imzalanan sözleşme ve mevzuat uyarınca haklı olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; itiraz inceleme komisyonunun yaptığı inceleme sonucunda davacı hastanenin itirazlarının değerlendirildiği, bir kısmının kabul edilip kesintinin iptal edildiği, bir kısım kesintinin düzeltildiği, bir kısım kesintinin ise doğru olması nedeniyle itirazının reddinin gerektiği yönünde komisyonun karar aldığı, dava konusu edilen dönemler yönünden mutabakata varıldığı, davacı taraf şirket olup basiretli tacir gibi davranmak zorunda olduğu, mutabakata bağlı kalması gerektiği, davacının davalı kurumu bu hukuki işlem ile ibra ettiği, kurumca yapılan kesintinin sözleşme hükümlerine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; kararın, dosyada bulunan delillerin takdirinde hata yapılmadan, iddia ve savunma ile birlikte hukuka uygun şekilde değerlendirilmek suretiyle yasal ve hukuksal gerekçelere ve maddi delillere dayandırılarak, taraflar arasındaki mutabakatnamelerin değerlendirildiği ayrıntılı bilirkişi raporuna dayalı olarak verildiği gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava, davalı kurum tarafından davacı Tıp Merkezinin hak edişlerinden yapılan kesintinin iptali talebine ilişkindir.
Sosyal Güvenlik Kurumu … Uygulama Tebliği’nin “Acil … hizmetleri” başlığı altında düzenlenen 2.3. maddesinin 1. fıkrasında; “Acil … hizmeti vermekle yükümlü … hizmeti sunucuları acil servis hizmetlerini … Bakanlığı düzenlemeleri ile konuya ilişkin Başbakanlık tarafından yayımlanan Başbakanlık genelgeleri ve Kurum mevzuatı doğrultusunda yürüteceklerdir. Acil servise müracaat eden ve muayeneleri sonucunda acil olmadığı tespit edilen kişilerin tedavi giderleri, SUT eki EK-2/B Listesinde 520.021 kodlu “Yeşil alan muayenesi” adı altında yer alan işlem bedeli üzerinden Kurumca karşılanır. Muayene sonucunda acil olduğu tespit edilenler için ise SUT’un 2.2.1.B-2 maddesinin birinci ve ikinci fıkralarındaki ilgili hükümler uygulanır. Ancak, … hizmeti sunucularınca acil servislerde verilen ve Kuruma acil … hizmeti olarak faturalandırılan hizmetlerin Kurumun inceleme birimlerince yeşil alan muayenesi olarak değerlendirilmesi halinde verilen … hizmetlerinin bedelleri karşılanmaz.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut olayda, davacı … merkezi tarafından davalı kurum sigortalısı hastalara “acil … hizmeti” olarak verildiği belirtilen ve davalıya fatura edilen hizmet bedelinden, sunulan hizmetin bir kısmının “acil hal” kapsamında olmadığından bahisle davalı tarafça toplam 349.222,60-TL tutarında kesinti yapılacağının davacıya bildirildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, her bir hasta bazında inceleme yapılmadığı, hastanın şikayeti, konulan teşhis ile uygulanan tedavinin mahiyeti, bütün bu hususların … Uygulama Tebliğinde tanımlanan acil hal ya da yeşil alan kapsamında olup olmadığı somut verilerle değerlendirilmeden raporun hazırlandığı anlaşılmıştır. Rapor, bu haliyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; taraflar arasında düzenlenen mutabakatnamelerin ibra anlamına gelmeyeceği de gözetilerek, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, acil branşında uzman doktor bilirkişi ile kesinti miktarının tespiti açısından konunun uzmanlarının da yer aldığı yeni bir bilirkişi heyetinden, davacı tarafından acil hal kapsamında davalı kurum sigortalılarına sunulduğu belirtilen hizmetlerin, her bir hasta bazında, hastalara ilişkin muayene özeti incelenerek, başvuru, teşhis ve uygulanan tedavinin … Uygulama Tebliğinde tanımlanan acil hal ya da yeşil alan kapsamında olup olmadığının tespiti açısından tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime uygun bir rapor alınması ve ulaşılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, bilirkişinin yetersiz raporu benimsenerek ve dava konusu edilen dönemler yönünden mutabakata varılmasının, davacının davalı kurumu ibra ettiği şeklinde hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, iş bu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 05/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.