Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/7916 E. 2021/13274 K. 20.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7916
KARAR NO : 2021/13274
KARAR TARİHİ : 20.12.2021

MAHKEMESİ : TOKAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurularının reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; şirketlerinin faaliyetleri kapsamında trafo merkezleri tesis ettiğini ve söz konusu trafo merkezlerinin iç ihtiyacı için gerekli olan elektriğin dağıtım şirketlerinden temin edildiğini, şirketlerine ait dört adet trafo merkezinde yapılan yanlış tarife uygulaması nedeniyle 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yıllarına ait faturalardan dolayı 87.803,59 TL fazladan ödeme yaptıklarını, davalı şirketin kısa bir dönem için KDV dahil toplam 16.764,83 TL ödeme yaptığını ileri sürerek; ödenen bedel mahsup edildikten sonra şimdilik 71.038,78 TL’nin her bir fatura için ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 10/11/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 89.782,02 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, başvuru sırasında ilgili tarife gurubuna itiraz etmeyen ve faturalar sonrasında da itiraz ileri sürmeyen davacının tarifeyi kabul ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş, bu kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince, taraflar arasında davacıya ait dört adet trafo merkezine davalı tarafından elektrik sağlanmasına dair abone sözleşmesi düzenlendiği, böylece taraflar arasında sözleşmesel bir ilişki bulunduğu, bu nedenle TBK’nın 146. maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, zamanaşımından verilen ret kararının yerinde olmadığı ve taraf delillerinin toplanması gerektiği gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince; yeniden yapılan değerlendirme sonucunda davanın kısmen kabulüne, 73.017,19 TL alacağın dava tarihi olan 19/08/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiş; karara karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı,
değerlendirilerek tartışıldığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu, davalı şirketin kendi hatası ve kusuru sonucu yanlış tarifeden faturalandırma yaptığı, bir süre sonra da hata yapıldığı kabul edilerek bir yıllık süre için davacı tarafa iade ödemesi yapıldığı, oysa davalının yanlış faturalandırma yaptığı dönemde sebepsiz yere tahsil ettiği fatura bedelini davacı tarafa tamamen iade etmesi gerektiği, yönetmelik hükümlerine göre faturaya itiraz edilmemesinin fazla fatura bedeli tahsil edilmesini haklı hale getirmeyeceği, davalı şirketin devraldığı şirketin borçlarından sorumlu olup olmamasının kendi iç ilişkisi olduğu, davacı şirket açısından sorumluluk durumunu değiştirmeyeceği, gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının reddine karar verilmiş; karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Somut olayda; davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutularak 71.038,78 TL üzerinden dava açmış, alınan bilirkişi raporu sonrasında dava değerini 10/11/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 89.782,02 TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece, belirlenen bu miktardan davalıca yapılan 16.764,83 TL’lik ödeme mahsup edilerek 73.017,19 TL üzerinden hüküm tesisi edilmiştir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince; ıslaha konu edilip hüküm altına alınan 1.978,19 TL’lik bölüme ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, hüküm altına alınan toplam alacak miktarı olan 73.017,19 TL’ye dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK’nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının birinci bendi çıkartılarak yerine “Davanın kısmen kabulüne, 73.017,19 TL alacağın 71.038,78 TL’lik kısmına dava tarihi olan 21/08/2015 tarihinden, bakiye 1.978,19 TL’lik kısmına ıslah tarihi olan 10/11/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazlaya yönelik talebin reddine” bendinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 1.247,40 TL harcın temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 20/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.