YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7820
KARAR NO : 2021/13520
KARAR TARİHİ : 23.12.2021
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı; davalı ile imzaladığı taahhütlü abonelik sözleşmesi kapsamında 24 ay taahhütlü olacak şekilde hatları tahsis ettiğini, 22/04/2011 ve 11/07/2011 tarihleri arasındaki fatura tutarlarının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine takip başlattığını, davalının takibe, borca, fer’ilerine ve faiz oran ve miktarlarına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini ileri sürülen takibe vaki itirazın iptalini ve lehine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; 2011 yılına kadar bu sözleşmenin devam ettiğini, ancak davacının 22/04/2011 son ödeme tarihli 6.506,38 TL bedelli fatura düzenleyerek gönderdiğini, bu fatura bedeline itiraz ettiğini, ancak bu itirazın değerlendirmediğini, bu fatura bedelinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, ihtilaflı olan faturadan sonra hizmet almaktan vazgeçtiğini, buna rağmen davacının fatura göndermeye devam ettiğini, bu tarihten sonraki faturaların hizmet alınmadığından talebinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, takibin 2.107,15 TL asıl, 155,76 TL gecikme faizi +ÖİV, +KDV, 684,07 TL işlemiş faiz toplamı 2.946,98 TL üzerinden takipten itibaren asıl alacağın, takipte belirtilen % 33,12 oranını aşmayacak şekilde değişen oranlarda faiz işletilerek tahsil edilecek şekilde devamına dair verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 14/12/2016 tarihli ve 2015/15136 E. 2016/14794 K. sayılı kararla; “Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; sadece takibe konu 22/04/2011 son ödeme tarihli 6.506,38 TL miktarındaki fatura kapsamında inceleme yapıldığı, ayrı ayrı tüm faturalar ayrıntılı olarak tartışılıp incelenmediği, mevzuata, sözleşmeye ve taahhütnameye uygun teknik inceleme yapılmadığı, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; mahkemece dosyanın önceki bilirkişi dışında uzman bilirkişi heyetine verilerek, takibe konu faturaların ayrı ayrı tartışılıp incelenmesi suretiyle mevzuat, taraflar arasındaki sözleşme ve taahhütnameye göre toplam bedelin,
davacı tarafın itirazlarını da karşılar şekilde denetime elverişli olarak belirlenmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak; davanın kısmen kabulü ile davalının takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 7.897,45 TL asıl alacak, 853 TL gecikme faizi ve vergisi ile 634,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.385,05 TL yönünden iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak takip tarihinden itibaren %31,44 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine Dairece verilen 28/11/2018 tarihli ve 2018/5487 E. 2018/12142 K. sayılı kararla; “Uyuşmazlık, telefon aboneliğinden kaynaklı fatura bedellerinin tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline yöneliktir.
Mahkemece her ne kadar bozma ilamına uyma kararı verilmiş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. (…)Somut olayda, bozma öncesi yapılan yargılamada hukukçu, mali müşavir ve elektrik mühendisinden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır. Bozma ilamında, konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması hususu açıkça belirtilmiş olmasına karşın, mahkemece iki elektrik mühendisi ve bir mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınarak hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişilerin telefon aboneliği ile ilgili uzmanlıklarının bulunduğu hususunda dosya içerisinde bir bilgiye de rastlanılamamıştır. Bu hali ile hükme esas alınan raporları düzenleyen bilirkişilerin dava konusunda rapor hazırlamaya ehil ve yeterli olmadığı tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, mahkemece, dava dosyası önceki bilirkişiler dışında, telefon aboneliği kullanımı hesabı konusunda uzman ve ehil olan mühendis ve telekomünikasyon uzmanı bilirkişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek, bilirkişilerden davacı kurumun davalı taraftan isteyebileceği bedel hakkında, tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalı tarafın bilirkişi raporuna yaptığı itirazların da değerlendirildiği bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, bu husus göz ardı edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; takibe konu 5 adet fatura içeriğinin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun şekilde davalı şirket adına tahakkuk ettirilmiş olduğu, davalı tarafından davadan önce ödenen 770 TL’nin tamamının asıl alacak miktarından düşülerek davacının alacağının hesaplanması gerektiği, bilirkişi kurulunca tespit edilen 8.667,44 TL asıl alacaktan 770 TL ödemenin mahsubu ile davacının asıl alacak miktarının 7.897,45 TL olduğu; buna göre davalının itirazının 7.897,45 asıl alacak, 853 TL gecikme faizi ve vergisi ile 634,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.385,04 TL üzerinden iptali ile takibin devamına karar vermek gerektiği, davalı tarafından davadan önce ödenen 770 TL ödeme düşüldükten sonra davalının itirazının iptali istemi ile dava açılması gerekirken 550 TL ödeme düşülerek davanın açıldığı, bu nedenle 200 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 8.750,44 TL asıl alacak ve 634,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.385,04 TL yönünden iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık 31,44 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinden 200 TL’lik talebinin hukuki yarar yokluğu ile usulden, geri kalan miktara ilişkin talebinin ise esastan reddine, alacağın likit olması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemece davalının itirazının 7.897,45 TL asıl alacak, 853 TL de faizsiz asıl alacak olmak üzere 8.750, 44 TL asıl alacak ve 634,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.385,04 TL yönünden iptaline karar verilmesine rağmen gerekçede 853 TL faizsiz asıl alacak yerine gecikme faizi denilmek suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde yer alan “…8.750,44 TL asıl alacak…” ifadesinin hükümden çıkartılarak yerine “…7.897,45 TL asıl alacak, 853,00 TL faizsiz asıl alacak olmak üzere 8.750, 44 TL asıl alacak…” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.