Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/7575 E. 2022/1321 K. 21.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7575
KARAR NO : 2022/1321
KARAR TARİHİ : 21.02.2022

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ALİAĞA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar ile davacının istinaf talebinin reddine dair ek karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın ek karara karşı istinaf başvurusunun reddine, davacının katılma yolu ile vaki istinaf dilekçesinin reddine ve davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; avukat olduğunu, Çaltılıdere köy muhtarlığını temsilen köy muhtarı ile 13.10.2008 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede belirtilen üç dava için 600.000 TL ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığını, belirtilen davalarda davalıyı temsil ettiğini, üzerine düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirdiğini ancak davalının sözleşmede kararlaştırılan vekalet ücretini ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine Aliağa İcra Müdürlüğünün 2013/5106 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, davalının takibe itirazı ederek takibi durduğunu, itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, takibin toplam 13.615 TL üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hükme karşı, taraflar istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının ek karara karşı istinaf talebinin reddine, davacının katılma yolu ile vaki istinaf dilekçesinin reddine ve davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Davalının temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;
6763 sayılı kanun ile 6100 sayılı HMK’ya eklenen ek 1. madde uyarınca; aynı Kanunun 362. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 01.01.2021 tarihinden itibaren 78.630,00TL’ye çıkartılmıştır. İstinaf incelemesi sonucunda verilen karar, karar tarihi itibariyle davalı yönünden kesin niteliktedir. HMK’nın 366. maddesi atfıyla aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca, kesin olan kararlar hakkında Yargıtay tarafından temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
2- Davacının temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;
Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Mahkemece; dava konusu 13.10.2008 tarihli avukatlık sözleşmesinin, köy ihtiyar meclisi tarafından alınmış bir karar ile akdedilmesi gerekirken, sözleşmede sadece muhtar ve ismi belli olmayan iki azanın imzasının bulunması sebebiyle geçersiz olduğu, ancak davacının sözleşme konusu üç davada davalıyı temsil etmesi sebebiyle, davacının vekil olarak görev yaptığı iki dosyada harçlandırılan değerin %10’u üzerinden belirlenecek vekalet ücreti ile yine davacının vekil olarak davalıyı temsil ettiği Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/310 Esas 2008/354 Karar sayılı dosyasında maktu vekalet ücretine hükmedilmesi sebebiyle, bu dava yönünden davacının maktu vekalet ücretine hak kazandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; ardından yine Mahkemece 25.04.2019 tarihli ek karar ile davacının 02.04.2019 tarihli istinaf başvurusunun süresinde olmaması sebebiyle HMK’nın 346. maddesi gereği istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davalının asıl karara, davacının ise asıl karar ile ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının tebliğ edildiği davacı vekili Av. …’ın dosyada vekaletnamesinin bulunduğu, dosyada vekilin azline veya istifasına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığı, bu sebeple mahkemece süresinde olmayan istinaf talebinin reddine ilişkin verilen kararın doğru olduğu, davacının 22.04.2019 tarihli dilekçesinde davalının istinaf talebine cevap vererek davalının istinaf talebinin reddine, 02.04.2019 tarihli istinaf talebinin kabulünü talep ettiği, bu sebeple davacının 22.04.2019 tarihli dilekçesinin katılma yoluyla istinaf dilekçesi olarak kabul edilemeyeceği, davacının tek istinaf hakkının bulunduğu, davacının 02.04.2019 havale tarihli istinaf talebinin süresinde olmadığından asıl karara karşı katılma yoluyla istinaf etme hakkının da bulunmadığı, davacı avukatça takip edilen her üç davanın da usulden sonuçlanmış olmasının sözleşmede kararlaştırılan ücreti talep etmesine engel olmadığı, bu nedenle davalının ücretin miktarına yönelik istinaf talebinin de yerinde görülmediği gerekçesiyle, davacının ek karara karşı istinaf talebinin reddine, davacının katılma yolu ile vaki istinaf dilekçesinin reddine ve davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 348/1. maddesinde istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen tarafın, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekiline 17.03.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 02.04.2019 tarihinde istinaf dilekçesi sunulmuş, ardından davalının istinaf başvuru dilekçesi davacı vekiline 07.04.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili 22.04.2019 tarihli dilekçe ile davalının istinaf başvurusuna karşı beyanda bulunmuştur. Davacı tarafından ibraz edilen 22.04.2019 tarihli dilekçede, davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun reddi ile 02.04.2019 tarihli dilekçede belirtilen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasının talep edildiği, davacının istinaf nedenlerinin de 02.04.2019 tarihli dilekçeye dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre, davacının 22.04.2019 tarihli dilekçesinin, katılma yoluyla istinaf yoluna başvuru dilekçesi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
O halde; Bölge Adliye Mahkemesince, davacının süresinde katılma yoluyla istinaf talebinde bulunduğu kabul edilerek, davacının istinaf isteminin incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davacının istinaf talebinin reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz dilekçesinin miktar itibariyle REDDİNE, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK’nın 371. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.