Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/6766 E. 2022/5778 K. 14.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6766
KARAR NO : 2022/5778
KARAR TARİHİ : 14.06.2022

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
VEK. AV. …
İLK DERECE

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verdiği karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 14/06/2022 tarihinde davacı vekili Av. … geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; taraflar arasında imzalanan 14/09/2012 tarihli sözleşme ile, 447 araçlık açık otopark alanlarının 15/09/2017 tarihlerine kadar kiralandığını, davalının sözleşmeye aykırı olarak otopark ücret tarifesinde artış yapmadığı, otopark ücretini ödemeyen veya aracını kaldırmayan kişilere karşı kelepçe kilit yetkisi veren maddeyi açıkça ihlal ettiği ve sözleşmede tanınan kelepçe uygulamasına izin vermediği, bu şekilde ciro kaybına neden olduğunu, ayrıca sözleşmeyi haksız şekilde feshettiği, yapılan sözleşmeye duyduğu güvenle, bu sözleşmeden kaynaklı edimini yerine getirmek için çeşitli mallar kullandığı, alımlar yaptığı, sözleşme süresince bu malların amortisman bedellerinden faydalanacağı ancak sözleşmenin davalı … tarafından kamu gücü kullanılarak süresinden önce feshedilmesi sebebiyle kullanılamadığını ileri sürerek; dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 228.378,77 TL kısmi ciro kaybı ile sözleşmenin erken feshi sebebiyle oluşan toplam 107.212,66 TL amortisman kayıp bedelinin tahsilini talep etmiş, ıslahla ciro kaybı talebini 938.603,28 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; kira sözleşmesinde tarifede her yıl artış yapılmasına yönelik bir hükmün bulunmadığını, araçlara kilit uygulaması yapılmasına müdahale edildiği iddiasının kabul edilebilir olmadığını, sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi sebebiyle talep ettiği amortisman kaybı bedelinin fahiş olduğunu, sözleşmenin dava dışı 3. bir kişi tarafından açılmış dava sonucunda feshedildiği, yargı kararlarına uymakla yükümlü bulunan davalı Belediyenin sözleşmeyi devam ettirmek gibi bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; Türk Borçlar Kanunu’nun 360.maddesine göre kiraya veren davalı Belediyenin, kiralananı kullanma amacına uygun olarak davacı şirkete teslim etmek ve kira süresi boyunca da bu halde bulundurmakla yükümlü olduğu, taraflar arasında akdedilen 447 araçlık otopark kirasına ilişkin sözleşme ve ekindeki şartnameler gereğince, Belediye tarafından kilit uygulamasının kaldırılması ile birlikte davacı şirket tarafından alacağın tahsili yönünden zora düşüldüğü, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalı belediyenin sözleşme ve şartnameye uygun davranmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, dava konusu 92.509,18 TL amortisman kaybı ile 739.779,39 TL ciro kaybı olmak üzere toplamda 832.288,57 TL’nin davalı Belediyeden tahsili ile davacı şirkete ödenmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; kira sözleşmesinde belediyenin her yıl park ücretini artırması konusunda zorunluluk öngören bir düzenleme bulunmadığı, davacının tarifenin arttırılmaması nedeniyle gelir kaybına uğradığına yönelik herhangi bir alacak isteminde bulunamayacağı, davalı belediyenin kilit uygulamasını tamamen sona erdirdiği iddia edilmekle birlikte davacının kilit uygulamasının tamamen sona erdirilip erdirilmediği hususunda belediyeye herhangi bir müracaatının bulunmadığı, ayrıca ihbarın kilit uygulamasını sona erdirdiği kabul edilecek olsa dahi davacı tarafça dosya kapsamında hangi araçlara kilit uygulaması yapılamadığı ve bu nedenle tahsilat kaybı oluştuğuna yönelik somut bir delil sunulmadığı, bu nedenle mahkemece davacının bu alacak kalemine yönelik isteminin reddi gerektiği, İdare mahkemesi kararı uyarınca sözleşmenin 13/11/2016 tarihinde sona erdirildiği, Danıştayın bu kararı bozmasına rağmen 26/04/2017 tarihli yazı kapsamında, kalan süre için kiralananın davacıya tekrar teslim edilmediği, bu durumda kira süresi 60 ay olmasına rağmen davacının yaklaşık 10 ay kiralananı kullanamadığı, buna göre kira sözleşmesi idare mahkemesinin kararı uyarınca belediye tarafından süresinden önce sona erdirilmiş olduğuna göre davacının isteyebileceği alacağın, işi yapmak için almış olduğu malzemelerin bedeli olmayıp, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle uğranılan kar kaybı olduğunu, ancak somut davada, davacının amortisman ücreti talep etmiş olup, bu talebin hakim tarafından geniş bir şekilde yorumlanarak erken tahliye nedeniyle tazminat olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, amortisman giderine ilişkin alacak isteminin yerinde görülmediği gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın reddine karar verilmiş; karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Taraflar arasında 15/09/2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile 447 araçlık otopark yerinin 15/09/2017 tarihine kadar davacıya kiralandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, amortisman gideri olarak; kiralananda kullanmak üzere aldığı hizmet/mallar bedellerini, kalan kira süresine oranlayarak bu miktarı tazminat olarak talep etmektedir. Kira sözleşmesinin süresinden önce sona erdiği, davalının feshinin haksız olduğu bölge adliye mahkemesin de kabulünde olup bu durumda davacı kiracının, haksız fesih kapsamında, sözleşmenin ifası amacıyla yapmış olduğu masrafları, sözleşme sonuna kadar olan süre oranında talep etmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince; davacının amortismon alacağı talebi değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK’nın 371 inci maddesi uyarınca davacı BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK’nın 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 14/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.