YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5963
KARAR NO : 2021/8966
KARAR TARİHİ : 23.09.2021
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında verilen kararın süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 621 ada 1 parselde bulunan taşınmazdaki 1/3 paya satmak için tapuya gittiğinde gayrimenkulun tamamı üzerinde davalı … tarafından kanuna aykırı olarak “satılamaz” şerhi tesis edildiğini öğrendiğini, şerhin kaldırılması amacıyla davalı tarafa 01/07/2014 tarihinde başvurduğunu, adına kayıtlı payın 1/3 oranında olduğunu belirterek şerhin kaldırılmasını talep ettiğini, bu talebe verilen 01/07/2014 tarihli belediye cevabında ise 86.000 TL’lik zararın tamamı ödenmeksizin şerhin kaldırılamayacağının bildirildiğini, haciz tehdidi altında bulunması sebebiyle gayrimenkulü satmak zorunda olduğundan kendisinden talep edilen şekilde yazdığı dilekçe ve istenilen 86.000 TL ipotek bedeli adı altında tahsil edilen makbuzu 09/07/2014 tarihinde Emlak İstimlak Müdürlüğüne teslim ettiğini, davalı belediyenin haksız olarak tahsil ettiği bu bedel üzerine tapu sicil müdürlüğüne ilgili şerhin kaldırılması yazısını gönderdiğini, ekonomik olarak çok büyük sıkıntıda olmasına rağmen gayrimenkulü satmak için davalı belediyeye 86.000 TL ödemeye zorlandığını ileri sürerek; ödediği tutarın ihtar tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu parsel kadastral konumunda iken bu parselin de içinde bulunduğu bölgede imar uygulaması çalışmasına başlandığını, parsel malikleri tarafından açılan kamulaştırmasız el atma davası neticesinde 668 sayılı parselin 812 metrekarelik kısmının yola terkinine ve 527.800 TL ödenmesine … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/1380 Esas 2004/483 Karar sayılı kararı ile karar verildiğini, sulh protokolü ve ibraname ile toplam 758.000 TL’nin hissedarlara ödenmesine rağmen el atılan kısmın terkinine ilişkin kesinleşme şerhli mahkeme kararının imar uygulaması yapılması sebebiyle uygulanamadığını, dava konusu parselin içinde bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılarak 621 ada 1,2,3,4, ve 5 sayılı parseller imarlı sahada kaldığından malikleri adına tescil işleminin yapıldığını, davacının imar uygulaması işlemine
itiraz etmeyeceğini, uygulama ile alakalı herhangi bir hak talep etmeyeceğini belirterek, 86.000 TL bedeli belediye veznesine yatırdığını, bu nedenle Halkalı 621 ada 1 parselde bulunan 24/08/2006 tarihli ve 2003/3059-5062 sayılı 3.kişilere devir ve tahsis yapılmayacağına dair şerhin kaldırılması için tapu müdürlüğüne yazı yazıldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davalı Belediyenin eyleminin haksız fiil olmadığı, kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden bu parsel ile ilgili yapılan ödeme karşılığında bu yerin adına tescil edilemediği, şerhin kaldırılabilmesi için tüm hisse bedellerinin ödenmesi gerektiği, sadece 1/3 pay üzerindeki şerhin kaldırılamayacağı, davacı tarafın bunu bilerek tüm parsel üzerindeki şerhin kaldırılmasını ve parsel ile ilgili kendisinin bir hak da talep etmeyeceğini imzası ile bildirerek feragat ettiği, feragatin hukuki bir görüş değil hukuki bir sonuç doğuracağı ve tarafları bağlayacağı, kaldı ki davacı tarafın belediyenin baskısı ve yönlendirmesi ile bu feragatın alındığına dair iddialarının da dosya kapsamı ile ispatlanamadığı, davacının diğer hissedarlardan yaptığı ödemeyi rücuen alacak davası ile tahsil edebileceği, ancak belediyeye karşı bu hakkından vazgeçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; somut olayda sonradan geçersiz hale gelen bir şerh bulunmadığı, şerhin baştan itibaren geçersiz olduğu, davalının alacağı sebebiyle tapu kaydına devir, tahsis vb. engellenmesi hususunda şerh koydurma yetkisinin bulunmadığı, davalının hukuka aykırı olarak tapuya şerh koydurması sebebiyle davacının taşınmaz satışı için “zarar” gerekçesi ile “ipotek” adı altında para ödemesinde sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerekeceği, davacının 1/3 hissesinin bulunduğu taşınmazın tapu kaydına, davalı tarafça hukuka aykırı olarak konulan şerh sebebiyle davacının tasarruf hakkının davalı tarafça engellenmiş olduğu, davalı belediyenin davacıdan alacağı veya fazla tescil edilen kısım sebebiyle zararı olduğu iddiası varsa, bunu taşınmaz tapu kaydına hukuka aykırı olarak devri engelleyici şekilde beyan/şerh koyma yerine yasal yollardan tahsil etmesi gerektiği, bu nedenle davacının imar uygulaması ile bedele dönüşen kısımdan feragat ettiği veya imar uygulaması ile ilgili hak talep etmeyeceği şeklinde davalı tarafa verdiği dilekçenin haktan feragat olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının diğer paylar için de yaptığı ödemeyi davalı taarftan geri isteme hakkına sahip olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yangılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle; davacının istinaf talebinin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında; davanın kabulü ile 86.000 TL alacağın temerrüt tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dosyanın incelenmesinde; davalı tarafça kamulaştırmasız el atma sebebiyle 668 parsel için açılan dava sonucunda bedel ödenmesi ve el atılan kısmın yola terk kararı verildiği, ancak karar infaz edilmeden imar uygulaması yapılarak yeni parseller oluştuğu, davalı tarafça elatılan kısmın bedeli ödenmesine reğmen davacı tarafın terk ve davalı lehine tescile yanaşmadığı gerekçesi ile “bu işlemler tamamlanana kadar 3. kişilere devir ve tahsis vs. yapılamayacağına” dair tapu müdürlüğüne belediye tarafından yazılan 24/08/2006 tarihli ve 2003/3059-5062 sayılı yazı üzerine şerh konulduğu, davacının taşınmazı satışı sırasında davalı tarafça 86.000 TL’ nin “ipotek bedeli” olarak tahsil edildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında, fen bilirkişisi tarafından sunulan 14/04/2017 tarihli raporda özetle; 668 parsel nolu 1925 metrekare alanlı taşınmazın … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/1380 Esas ve 2004/483 Karar sayılı mahkeme kararına göre tapuda 812 metrekarelik kısmının ifraz olmadan imar uygulamasının yapılarak 621 ada 1 parsel sayılı 1.147,69 metrekare alanlı taşınmazın oluştuğu, dava konusu 1.925 metrekare alanlı 668 parselin kamulaştırmasız el atma davası sonrasında 812 metrekaresinin yola terkinine karar
verildiği, bu durumda 621 ada 1 parselin 1925 metrekare-812 metrekare=1.113,00 metrekare olması gerektiği, çünkü parselin geri kalan kısmının … Belediyesi adına yol terkine karar verildiği, ancak imar uygulaması sonrasında davacılara ait olan 621 ada 1 parsel 1147,69 metrekare olarak tescil edilmiş olup bu durumda 1.147,69-1.113 =34,69 metrekare alanın fazladan davacılara verildiği, aslında bu kısmın … Belediye Başkanlığına ait yer olduğunun tespit edildiği, dava konusu 621 ada 1 parselin geldisi olan 668 parselden kesilen DOP oranı 715,41 /1.925=% 37 olup imar kanunun 18. maddesine göre yasal % 40 sınırının altında olduğu, davacılarının her birisinin hissesinden 20,64 metrekareden toplam 61,92 metrekarelik kısmın ise bedele dönüştürüldüğünün şuyulandırma cetvelinden anlaşıldığı, davalı idarenin şerh koymasının nedeninin davacılara ait 621 ada 1 parsele imar uygulaması sonrasında fazladan verilen 34,69 metrekarelik alan olduğu bildirilmiştir.
İnşaat mühendisleri ve mimardan oluşan heyetten alınan 18/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise; davalı idarece 86.000 TL zarar bedelinin 96,59 metrekarelik kısım için talep edilmiş olduğu, fazladan tapu maliklerine verilen 34,69 metrekarelik kısma göre hesaplandığında ise zarar miktarının 30.886,63 TL olduğu belirtilmiştir.
O halde bölge adliye mahkemesince; davacının, imar uygulaması sonrasında adlarına fazladan tescil edilen alan nedeniyle ödemesi gereken bedelin 18/5/2017 tarihli bilirkişi raporuna 30.886,63 TL olduğu gözetilerek, davacının şerhi kaldırmak için belediyeye ödediği dava konusu 86.000 TL’den ödemesi gerektiği tespit edilen 30.886,63 TL mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.