Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/5904 E. 2021/9143 K. 28.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5904
KARAR NO : 2021/9143
KARAR TARİHİ : 28.09.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Asıl ve birleşen davada davacı; davalının EPDK’nın 875 sayılı kararına göre 01/09/2006-31/12/2010 dönemi için perakende satış hizmet bedeli-sayaç okuma bedelini (PSHB) tüketilen kwh başına nispi olarak tahakkuk ettirerek tahsil ettiğini, oysa Danıştay 13. Dairesinin sözü edilen 875 sayılı kararı 06/04/2011 tarih ve 2008/2695 Esas ve 2011/1365 Karar sayılı ilamı ile iptal ettiğini, gerekçe olarak sayacı okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığını ve abone başına sabit ücret uygulanması gerektiğinin benimsendiğini, bu nedenle tahsil edilen sayaç okuma bedelinin hukuki dayanağının kalmadığını ileri sürerek; fazla ödenen 10.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı; tahsilatın mevzuata uygun olduğunu savunarak, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile 81.118,90 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Asıl ve birleşen dava, 01/09/2006-31/12/2010 dönemine ilişkin perakende satış hizmet bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
HMK’nın 166 ncı maddesine göre, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları koşulu ile birleştirilerek bakılabilmeleri mümkündür.
Ancak, birleştirme kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değildir. Bu karar, sadece birleştirilen davaların tahkikat safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurmaktadır. Diğer bir anlatımla, asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız davalardır. Bu nedenle, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması gerekmektedir.
Buna göre, mahkemece; asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, açıklanan kural gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.