Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/5573 E. 2021/9826 K. 11.10.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5573
KARAR NO : 2021/9826
KARAR TARİHİ : 11.10.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 01/11/2007 tarihinde TC Ziraat Bankası AŞ Polatlı Şubesi’nden davalının 25.000,00-TL tutarında kredi çektiğini, davalıya kefil olduğunu, davalının kredi olarak çektiği 25.000,00-TL’nin 20.000,00-TL’sini banka, 5.000,00-TL’sini PTT havalesi suretiyle dava dışı kardeşi …’e havale ettiğini, …’in aynı tarihte 20.000,00-TL’yi hesabına gönderdiğini ve kendisinin bu parayı kullandığını, 05.02.2009 tarihinde davalının dava dışı …’e 23.800,00-TL tutarında Gökçeada İcra Müdürlüğü’nün 2010/84 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, takibin 20.000,00-TL üzerinden kesinleştiğini ve dava dışı …’in ödeme yaptığını, daha sonra …’in de Gökçeada İcra Müdürlüğü’nün 2011/74 Esas sayılı dosyası ile aleyhine icra takibi başlattığını, kendisine havale edilen 20.000,00-TL’yi ödediğini, 01/11/2007 tarihli kredi sözleşmesinde asıl borçlu davalı …’nin kredi taksitlerini ödemediğinden aynı zamanda kredi borcunun da belirli bir miktarını ödediğini, bu ödemeler kendi hesabındaki paranın davalının hesabına aktarılması, doğrudan davalının hesabına ödeme yapılması, elden ödeme suretiyle gerçekleştiğini, davalının hem …’den paranın tahsili hem de kendisi tarafından kredinin ödenmesi suretiyle sebepsiz olarak zenginleştiğini belirterek şimdilik 32.273,50-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı … …’in bahsi geçen krediyi ödemeyi taahhüt ettiği halde sadece birkaç taksit ödediğini ve kalan kredi taksitlerini ödemediğini, borcun tarafınca ödendiğini, maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, davacının borcundan ötürü ödemek zorunda kaldığı savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile, 6.381,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (…md.190).
Somut olayda davacı, davalının kredi borcunun kendisi tarafından ödendiğini davalının sebepsiz zenginleştiğini beyanla ödediği bedellerin iadesini istemiştir. Davalı ise, ödemelerin kendisi tarafından yapıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, “davacının yemin teklifi ile davalının 15.07.2013 tarihinde toplamda 25.000,00 TL kredi çektiği, 25.000,00 TL’yi dava dışı …’e gönderdiği, 01/11/2007 tarihli kredi sözleşmesine kefil olan …’in kredi taksitlerinin ödediği, … tarafından da 3 ten fazla olmak üzere kredinin ödendiği, 27/04/2012 tarihinde 6.000,00 TL, 13/09/2011 tarihinde 12.000,00 TL, 28/12/2011 tarihinde 3.000,00 TL tutarındaki toplu ödemelerin bizzat kendisinin ödediği, bu ödemelerde …’in katkısının olmadığı, … tarafından kredi hesabına yatırılmak üzere hesabına para gönderilmediği vakıaları hakkından yemin ettiği, bozmadan önce alınan 04.05.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre davalının sebepsiz zenginleşmediği, bu nedenlerle davanın reddi gerektiği, ancak verilen ilk hüküm davalı tarafından temyiz edilmediğinden 6.831,00 TL alacak yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hakkın söz konusu olduğu” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bedeli ödediğini ileri süren davacı ödediğini kesin delillerle ispatla yükümlüdür. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif edebilir. Yani yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Bu durumda davacı davalı tarafa ödemeler konusunda yemin teklif etmiş, davalı ise bozma öncesi alınan yemininde “01/11/2007 tarihinde Ziraat Bankası A.Ş Polatlı şubesinden 25.000 TL kredisi çektiğime, çekilen 25.000 TL miktarı …’in hesabına gönderdiğime, …’in de 5.000 TL miktarı kendi uhtesinde bırakarak 20.000TL’yi …’in hesabına gönderdiğine, 01/11/2007 tarihli kredi sözleşmesine kefil olan …’in kredi taksitlerinin tarafımca ödendiğine ve … tarafından da 3 ten fazla olmak üzere kredinin tarafınca ödendiğine, 27/04/2012 tarihinde 6.000TL , 13/09/2011 tarihinde 12.000 TL, 28/12/2011 tarihinde 3.000TL tutarındaki toplu ödemelerin bizzat tarafımca yapıldığına bu ödemelerde …’in katkısının olmadığına, … tarafından kredi hesabına yatırılmak üzere hesabıma para gönderilmediğine namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün değerlerin üzerine yemin ediyorum, Ben …’in çekmiş olduğu kredi borcuna karşılık kredi hesabına ne kadar miktar para yatırdığını bilmiyorum, ancak dosyada sunmuş olduğu makbuzlar kadar para yatırmıştır.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu durumda davalı “…çekmiş olduğu kredi borcuna karşılık kredi hesabına ne kadar miktar para yatırdığını bilmiyorum, ancak dosyada sunmuş olduğu makbuzlar kadar para yatırmıştır.” beyanında bulunarak davacının kredi borcuna karşılık elinde makbuzlar kadar para yatırdığını kabul etmektedir. O halde mahkemece, dekontları davacı elinde bulunan ve 04.05.2016 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere toplam 8.085,00-TL ödenen bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.