Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/5098 E. 2021/12524 K. 06.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5098
KARAR NO : 2021/12524
KARAR TARİHİ : 06.12.2021

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, mahkemece davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; 18/05/2007 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle hisseli olarak davalı tarafından inşa edilen … Vadi Projesinden bir villa satın aldıklarını, projesinde yer aldığı halde evin girişinden ve terasından yüzme havuzuna merdiven yapılmadığını, evin etrafına yapılması güvenlik açısından zorunlu olan istinat duvarının yapılmadığını, teknik şartnamede yazılı olduğu halde diyofon sistemi de kurulmadığını ve söz konusu işleri kendilerinin yapmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek; bu işlemin yapılması için harcadıkları 131.704,97 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı; dava konusu işlerle ilgili davacıya vermiş olduğu bir taahhüdün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06/12/2012 tarihli ve 2012/18874 E. – 2012/28121 K. sayılı kararıyla; mahkemece tespit dosyasından alınan rapora dayalı hüküm kurulduğu ancak dosya içerisinde alınan raporun bu raporlarla çelişkili olduğu ve taraf vekillerinin itirazlarının da değerlendirilmediği, dosyanın yeni bilirkişiye verilerek alınan rapor doğrultusunda hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile istinat duvarı için 26.010 TL, diyafon için 2305 TL ve merdiven için 41.578 TL olmak üzere toplam 69.893 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23/01/2019 tarihli ve 2017/3512 E. – 2019/495 K. sayılı kararıyla; davalının tüm temyiz itirazlarının reddi ile davacının istinat duvarı için kendi sunduğu faturalar yönünden talepte bulunduğu, davalının ise istinat
duvarının yapılmasının gerekli olmadığı ve proje taahhütlerinde de yer almadığını iddia ettiği, dosyada alınan raporlarda istinat duvarının yapımının davalının sorumluluğunda olduğunun tespitinin yapıldığı ancak raporlarda maliyete ilişkin yapılan hesaplamanın neye göre yapıldığı, piyasa değerlerinin dikkate alınıp alınmadığının anlaşılamadığı gibi, davacının sunduğu faturadaki tutarların hangi kritere göre fahiş olarak değerlendirildiğinin açıklanmadığı, fatura bedeli ile raporda belirlenen maliyet arasında fahiş fark olduğu da gözetildiğinde, bahsedilen hususları açıklayıcı şekilde bir ek rapor alınması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile istinat duvarı için 26.840 TL, diyafon için 2305 TL ve merdiven için 41.578 TL olmak üzere toplam 70.723 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda; bozma sonrası alınan 14/07/2020 tarihli kök raporda; dava konusu istinat duvarının metrekarelerine göre hesap edilen 26.010TL’ nin kadri maruf olduğu, davacı tarafından sunulan faturalarda metraj bilgisine yer verilmediği ve vinç çalışmasını gerektirir sebebin de bulunmadığı, 19/10/2020 tarihli ek raporda ise; arazide yapılan keşifteki eğimin fazla olduğu ve toprak kayma ihtimalinin yüksek olduğu, vaziyet planında da istinat duvarlarının görüldüğü, bu sebeple Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 2009 yılı yapı yaklaşık birim maliyetleri tebliğine göre belirlenen m2 birim fiyatının 71 TL olduğu, bu fiyata nakliye ve inşaat malzemelerinin iş makinesi kullanılarak istifleneceği nedenleri ile m2 birim fiyatın 100 TL olduğu değerlendirmesi ile hesap yapılmış ve istinat duvarı için 26.840 TL değer tespit edilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda, bozma kararında açıkça değerlendirilmesi gerektiği belirtilen fatura bedeli ile raporda belirlenen maliyet arasında fahiş fark olduğu da gözetildiğinde, davacının sunduğu faturalardaki tutarların hangi kritere göre fahiş olarak değerlendirildiği hususu yine açıklanmayarak bozma gereği yerine getirilmemiştir.
O halde mahkemece; dosyanın 19/10/2020 tarihli ek raporu veren bilirkişi heyetine tevdii ile davacının sunduğu faturalardaki kalemlerin tek tek açıklanarak, yaptırıldığı iddia olunan hususların gerekli olup olmadığı da değerlendirilerek önceki bozma kararında yer verilen şekilde ve itirazları da karşılar nitelikte rapor alınması gerekirken, eksik değerlendirme içeren rapor doğrultusunda karar verilmesi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
3- Uyulan bozma kararı ile hükmün sadece istinat duvarına yönelik alacak kalemi bakımından bozulduğu, merdiven ve diyafona ilişkin istemin artık bozma kapsamının dışında kalması nedeni ile hükmün bu yönü ile kesinleştiği, dolayısıyla bu kalemler yönünden karar verilmesine yer olmadığına yönelik karar verilmesi gerekirken yeniden hüküm kurulması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, harçtan muaf olmasına rağmen davacı tüketiciden peşin alınan temyiz harçları ile davalıdan peşin alınan temyiz istek halinde iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’ nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verild