YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4968
KARAR NO : 2022/1403
KARAR TARİHİ : 22.02.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacılar vekili tarafından duruşmalı, davalılar vekilleri tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 22/02/2022 tarihinde davacılar vekili Av. … ile davalı … vekili Av. … geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, İstanbul ili Beşiktaş ilçesi 1657 ada 170, 171 ve 173 parsel sayılı taşınmazlarda hissedar olduklarını, davalı …’ın da bu parsellerde hissedar olduğunu ve davalıya ait hisselerin kendilerine satımı konusunda aralarında 21/06/2013 tarihli protokol imzalandığını, davalı …’in emlakçı olduğunu ve sözleşme altında imzasının bulunduğunu, sözleşme imzalandığı tarihte 200.000,00-TL nakit, 30.000,00-TL … yoluyla ve daha sonra da 10.000,00-TL tutarlı çek ile toplamda 240.000,00-TL kapora verildiğini, bakiye bedelin tapu devri için belirlenen tarihte ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalı …’in tapu devrini gerçekleştirmediğini, bunun üzerine davalı … tarafından gönderilen ihtarla, sözleşmeye göre nakit verilen 200.000,00-TL’nin 100.000,00-TL’sinin cezai şart olarak kesildiği ve kalan 100.000,00-TL’nin ise iade edildiğinin bildirildiğini, tapu devrinin davalı … tarafından gerçekleştirilmemesine rağmen kendilerinden cezai şart kesilmesinin ve ödenen toplam kapora 240.000,00-TL olmasına rağmen 200.000,00-TL olarak belirtilmesinin yerinde olmadığını, kaporadan kalan 140.000,00-TL’nin 100.000,00-TL’sinden davalıların birlikte sorumlu olduğu ve kalan 40.000,00-TL’den ise davalı …’in sorumlu olduğu açıklaması
ile davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, yapılan itirazlar üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazların iptali ve takibin devamını, icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemişlerdir.
Davalı …, davacıların 10/07/2013 tarihine kadar bakiye 430.000,00-TL’yi ödemezlerse satın alma işleminden vazgeçmiş sayılacaklarını, bu halde ödedikleri kaporanın 100.000,00-TL’sinin diğer davalı tarafından cezai şart olarak kesileceğini kabul ettiklerini, davacılar tarafından diğer davalıya verilen 200.000,00-TL kapora bedelinin yediemin olarak kendisinde kalması ve satışın gerçekleşmemesi halinde cezai şart maddelerine uygun olarak taraflara iadesi konusunda yetkilendirildiğini, satış işleminin gerçekleşmeme sebebinin davacıların tapuda devir yapılacağı gün vazgeçip gelmemeleri olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davalı …, 21/06/2013 tarihli sözleşme ile ihtilafı sonlandırmak amacıyla her iki taraf lehine de cezai şart hükmü getirildiğini, davacıların toplam 200.000,00-TL ödediğini, bunun 100.000,00-TL’nin davacılara iade edildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece 05/01/2016 tarihli kararla, davalı … yönünden davanın husumet yönünden reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından bu yöndeki talebinin reddine, davalı … yönünden davanın kabulü ile İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2013/18805 sayılı takip dosyasında borçlunun 100.000,00-TL üzerindeki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, icra inkar tazminatı talebinin reddine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine 13. Hukuk Dairesince (kapatılan) verilen 24/09/2019 tarihli ve 2016/19349 E. 2019/8754 K. sayılı kararla “1-Davalı …’in temyizi yönünden yapılan incelemede; mahkeme kararı davalıya 18/02/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı kararı 23/03/2016’da temyiz ettiğinden, 15 günlük yasal temyiz süresi geçmiştir. Süresinden sonra verilen davalının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-…. duruşma talebi temyiz süresi içinde yapılmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir. 3-… Temyize konu davada, mahkemece, kararın gerekçesinde “…davalı … yönünden ise yukarıda izah edildiği üzere kısmen kabul kısmen reddi ile 100.000,00-TL üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekmiştir.” denilmiştir. Oysa ki, hüküm fıkrasının 2. bendinde “Davalı … yönünden davanın kabulü ile İstanbul 1. İcra Müd. 2013/18805 E. sayılı takip dosyasında borçlunun 100.000,00-TL üzerindeki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,” karar verilmiş ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus açıklanan yasal düzenlemeye göre HMK 297. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davalı … hakkındaki davanın reddine, davalı … hakkındaki davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2013/18805 esas sayılı icra dosyasına itirazının kısmen iptali ile takibin 100.000,00-TL üzerinden devamına, bu bedele takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatı talebinin İİK’nın 67. maddesi gereğince kabulü ile %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacılar tarafından davalılar aleyhine İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2013/18805 sayılı dosyası ile 140.000,00-TL asıl alacağın tahsili için takip başlatıldığı, ödeme emrinde davalıların müteselsil sorumlu olduğu miktarın 100.000,00-TL, davalı …’in sorumlu olduğu miktarın ise 140.000,00-TL olarak belirtildiği, davalıların takibe itirazı üzerine açılan davada davalı …’in itirazının 100.000,00-TL üzerinden iptaline karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davalı …’in itirazının iptali ile takibin davalı … yönünden 100.000,00-TL üzerinden devamına karar verilmesi yerinde olmakla birlikte, davalı … yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiğinin yazılması ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nın 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların tüm, davacıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 2. bendinin hükümden çıkartılarak yerine “2-Davalı … yönünden davanın kabulü ile davalının İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2013/18805 sayılı takip dosyasındaki itirazının iptali ile takibin 100.000,00-TL üzerinden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,” cümlesinin yazılmasına, hüküm fıkrasının 5. bendinin hükümden çıkartılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacılara verilmesine,
5.123,00 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı …’a, 5.123,25 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı …’e yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcını istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.