Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/4562 E. 2021/8963 K. 23.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4562
KARAR NO : 2021/8963
KARAR TARİHİ : 23.09.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen dosyalarda menfi tespit-istirdat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen 2004/213 esas sayılı davaların kısmen kabulüne, birleşen 2005/462 esas sayılı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı şirketin Ankara’nın muhtelif semtlerinde bulunan işyerlerindeki elektrik sayaçlarından kaçak elektrik tüketildiği iddiasıyla davalı şirket tarafından 185.508,96 TL tutarında kaçak elektrik kullanım cezası tahakkuk ettirildiğini, bu bedel ödenmediği takdirde elektriğin kesileceği yönünde yapılan ihtardan dolayı davalı şirketle 21.01.2004 tarihli protokol imzalayarak ihtirazi kayıtla bu cezayı taksitler halinde ödemeyi kabul ettiğini, kaçak elektrik kullanımının söz konusu olmadığını ileri sürerek; 185.960 TL borçlu olmadığının tespitine, fazladan ödenen 10.000 TL’nin faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, 15.12.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 259.508,63 TL’ye yükseltmiştir.
Birleşen 2005/462 Esas sayılı davada davacı; esas davada da ileri sürülen hususlara dayanarak, protokol kapsamında ödenen 73.048,55 TL’nin 57.000 TL’sinin reeskont faiziyle birlikte istirdatını talep etmiştir.
Birleşen 2004/213 esas sayılı davada davacı; esas davada dava konusu edilen gerekçelerle, davalı tarafından tahakkuk ettirilen 259.508,63 TL’den borçlu olmadığının tespiti ile fazla ödenen 10.491,37 TL’nin reeskont faiziyle birlikte istirdatını talep etmiş, 15.12.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 185.508,96 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; davacı işyerinde yapılan incelemede kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiğini savunarak, asıl ve birleşen davaların davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 23.02.2010 tarihli ve 2009/7209 Esas 2010/1822 Karar sayılı kararıyla; “…Bu durumda mahkemece davalının itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü hususları karşılayacak şekilde bilirkişi kurulundan ek rapor veya yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karar davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 18.09.2014 tarihli ve 2014/4619 Esas 2014/12071 Karar sayılı kararla; “…Hal böyle olunca, öncelikle dosyanın 5.11.2012 tarihli hükme esas alınan son raporu düzenleyen bilirkişi heyetine verilmesi, davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 122 sayılı EPDK kararı hükümlerine göre her bir kaçak elektrik tutanağı için ayrı ayrı hesaplanması ve davacının rapora itirazlarının da karşılayacak şekilde denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, önceki bilirkişi raporunun hesabının doğru olduğunu vurgulamakla yetinen denetime elverişsiz yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde; davacı tarafın kaçak elektrik kullandığı sabit olduğu belirtilerek bilirkişi raporu doğrultusunda asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karar davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 22.11.2018 tarihli ve 2018/7037 Esas 2018/11993 Karar sayılı kararla “ …Mahkeme hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının kaçak elektrik kullandığı belirtilerek, dava konusu her bir sayaç için kaçak tahakkukunun yanı sıra kaçak ek tahakkuku hesaplanmış ise de, 122 sayılı Kurul Kararına ve sayaç muayenelerine ilişkin raporlara hiç değinilmemiş, hesaplamada 122 sayılı Kurul Kararının 1/c maddesine aykırı olarak sayaç değişimi sonrası kısa süreli (4 gün, 11 gün vs. gibi) tüketimlerin ortalamaları esas alınmış, kaçak ek tahakkuk hesaplamalarında ise (122 sayılı Kurul Kararının 1-b-1 maddesinde belirtilen) doğru bulgu ve belgenin ne olduğu, kaçak ek tahakkuku başlangıç tarihinin nasıl belirlendiği belirtilmeden rapor hazırlandığı anlaşılmaktadır. Rapor bu haliyle hükme elverişli olmadığı gibi, bozma ilamına da uygun düzenlenmemiştir. O halde, mahkemece; dosyanın yeniden önceki bilirkişiler dışında uzman bilirkişi heyetine tevdi ile kaçak tüketim bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 122 sayılı EPDK kararının “Süre ve Tüketim Miktarı Hesaplama” başlıklı bölümünde açıklanan yöntemle hesaplanmasını içerir, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması ve sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma kararına uyan mahkemece; bozmadan sonra atanan bilirkişiler tarafından yapılan hesaplama ve dosyadaki tüm delillere göre, davalı şirket tarafından davacının abonelikleri ile ilgili düzenlenen 13 ayrı kaçak elektrik tutanağından dolayı davacının ihtirazı kayıtla fazla ödeme yaptığı, asıl davaya konu 5 ayrı kaçak tutanağı çerçevesinde davacı şirketçe talep edebilecek toplam bedelin 158.463,46 TL olduğu, davacı tarafından yapılan ödemeler mahsup edildiğinde 144.874,62 TL miktarında fazla ödeme yapıldığı ve fazla ödenen miktar kadar davacının alacaklı olduğu, birleşen 2004/213 esas sayılı dosyadaki davaya konu 8 ayrı kaçak tutanağı yönünden davalının talep edebileceği miktarın 171.613,40 TL olduğu, yapılan 275.710,50 TL’lik ödeme mahsup edildiğinde davacının 104.097,10 TL alacaklı olduğu, birleşen 2005/462 esas sayılı dosya kapsamında davacının istirdat talep edebileceği bakiye alacağının bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davanın 144.874,62 TL üzerinden, birleşen 2004/213 Esas sayılı davanın 104.097,10 TL üzerinden kısmen kabulüne, birleşen 2005/462 Esas sayılı davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Yargılama giderleri, kural olarak, davada haksız çıkan tarafa yükletilir (HMK m. 326/1). Davada her iki taraf da kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini, haklı çıkma nispetine (oranına) göre taraflar arasında paylaştırır (HMK m. 326/2).
Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekâlet ücretine de mahkûm edilir (HMK 323 1/ğ).
Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekâlet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekâlet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır.
Buna göre, mahkemece; asıl dava ile birleşen 2004/213 esas sayılı dava kısmen kabul edilmiş olmasına rağmen, yazılı şekilde davalı yönünden fazla miktarda vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin de haklılık oranına göre taraflar arasında paylaştırılmamış olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanması HUMK’ nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının (1-D) bendindeki “29.701,58 TL” ifadesi çıkartılarak yerine “14.840,23 TL” ; (2-F) bendindeki “19.710,78 TL” ifadesi çıkartılarak yerine “11.383,54” TL; (1-E) bendindeki “ 2.707,85 TL”ifadesi çıkartılarak yerine “4.679,55 TL”; (2-D) bendindeki “3.231,76 TL” ifadesi çıkartılarak yerine “4.703,68 TL” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 177.90 TL peşin alınan harcın temyiz eden davacıya istek halinde iadesine, 12.817,00 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.