Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/4333 E. 2021/12888 K. 13.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4333
KARAR NO : 2021/12888
KARAR TARİHİ : 13.12.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında maddi tazminata ilişkin asıl davanın ve manevi tazminata ilişkin birleşen davanın yargılması sonucunda; asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı … vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; miktar yönünden duruşma talebi reddedilerek temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar asıl davada, çocukları …’ın 08.04.2008 tarihinde devamlı olarak gittiği davalıya ait hastaneye ishal, yüksek ateş ve buna bağlı şikayetlerle götürüldüğünü ve salgın olduğu söylenerek geri gönderildiğini, 10.04.2008 tarihinde çocukta hiçbir iyileşme belirtisi görülmemesi nedeni ile tekrar aynı hastaneye getirildiğini, her zamanki doktorunun seminerde bulunması nedeni ile onun yerine bakan ve acilde görevli pratisyen bir hekimin tekrar inceleyip bazı ilaçlar yazarak geri gönderdiğini, küçüğün durumunun daha da ağırlaşması üzerine tekrar aynı hastaneye getirilerek burada aynı doktor tarafından üstün körü incelendiğini, ateşler içinde küçük …’ın kendisinden geçmiş bir halde yatarken tesadüfen orada bulunan bir başka doktor tarafından çocuğun menenjit geçirme ihtimali bulunduğunun söylenmesi üzerine saat 18:00 sularında kendilerince 473,00-TL yatırılarak hastanenin ambulansı ile İstanbul Üniversitesi … Tıp Fakültesi acil kısmına kaldırıldığını ve burada yapılan muayenede çocuğun 5 günden ziyade süredir menenjit hastalığının etkisinde bulunduğunu ve ilk aşamada sadece bir iğne ile sorun giderilebilecekken mesleki hata nedeni ile bu hastalık mikrobunun tamamen beyne yerleşmiş
durumda bulunduğunu öğrendiklerini, küçük …’nın 10.04.2008 tarihinde yoğun bakıma yatırıldığını ve tüm müdahalelere rağmen 02.05.2008 tarihinde vefat ettiğini, küçük …’ın vefatından davalı hastanenin sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 15.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden; birleşen davada ise her bir davacı için 10.000,00-TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek banka faizi ile davalıdan tahsilini istemişlerdir.
Davalı, kusur bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacıların maddi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile 10.000,00’er TL’nin olay tarihi olan 10.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 14.11.2019 tarih ve 2016/23410 Esas ve 2019/11332 Karar sayılı ilamıyla “…sözlü yargılama ile ilgili HMK.’nun 186. maddesinde gösterilen usule riayet edilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan..” gerekçesiyle usulden bozulmuştur. Mahkemece, bu kez bozmaya uyularak asıl davada davacıların maddi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, birleşen davada davacıların manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile davacı … için 10.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 10/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı … için 10.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 10/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davada dayanılan maddi olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve uygulamak HMK. 33. maddesi (HUMK’nın 76. maddesi) gereği hakimin görevidir. Davacılar davalı hastane çalışanı doktorun ihmali ve yanlış tedavi sonucu zarara uğradıkları iddiası ile eldeki tazminat davasını açmışlardır. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır. Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’nun 15/12/2010 tarihli raporunda, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’nun 19/02/2014 tarih ve 703 karar sayılı raporunda ve yine İstanbul Üniversitesi … Tıp Fakültesi Dekanlığınca belirlenen üç kişilik çocuk enfeksiyon hastalıkları, çocuk kardioloji ve çocuk endokrinoloji uzmanı profösör doktorlardan oluşan 02.03.2015 tarihli heyet raporunda doktorun tıbbi bir hata yapmadığı, var olan semptomlara göre doğru tedavi uygulandığı, menenjitten şüphelenilmesi üzerine ilgili müdahale yapılarak sevkedildiği ve Dr. …’ya atfı kabil kusur bulunmadığı bildirilmiştir.
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu bilirkişi raporları ile Üniversiteden alınan bilirkişi raporu esas alınarak davalının kusuru bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine, tedavi yapan doktorların hastanenin kadrolu veya sözleşmeli doktoru olmadığı, kayıt dışı çalıştırıldığı, davacıların hastaneden bekledikleri şifa yerine vahim neticeler ile karşılaşarak manevi olarak yıkıma uğradıkları, davacılar ve davalı hastane arasındaki hizmet sözleşmelerine aykırı olarak kayıt dışı doktora muayene yaptırıldığı ve neticede bekledikleri hizmeti alamadıkları, olay nedeniyle acı ve elem duydukları gerekçesiyle manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece davalının kusurunun bulunmadığı kabul
edilmiş olup bu yön davacılar tarafından temyiz edilmemekle kesinleşmiştir. Öyle ki manevi tazminata hükmedilebilmesi için yalnız eylem ile ortaya çıkan sonuç arasında illiyet bağı bulunması yeterli olmayıp, bunun yanında diğer şartlarında bulunması gerekmektedir. Buna göre gerek maddi gerekse manevi tazminata hükmedilebilmesi için ortada hukuka aykırı bir eylem ve bu eylem nedeni ile bir zarar yani bu zarar ile eylem arasında bir illiyet bağı ve kusur bulunmalıdır.
Somut olayda davalı hastane çalışanı doktorun kusuru bulunmadığına göre ve bu gerekçe ile de mahkemece maddi tazminat talebi reddedildiğine göre aynı gerekçe ile manevi tazminatın şartları oluşmadığından davacıların manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi