Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/3943 E. 2021/13464 K. 22.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3943
KARAR NO : 2021/13464
KARAR TARİHİ : 22.12.2021

MAHKEMESİ : … 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ayıplı mal davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında verdiği kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, …, …, … Mah. 26L4D pafta, 25259 ada, 4 nolu parselde kayıtlı B Blok 5 C Kat No. Zemin+1, 3 nolu bağımsız bölüm maliki olduğunu, söz konusu taşınmazı 17.01.2013 tarihli fatura ile satıcı davalı ortaklıktan 760.000,00 TL’ye satın aldığını, dairesinde önceleri muhtemelen su borularının yalıtım sorunlarından kaynaklanan belli belirsiz sesler duyulduğunu, ancak Mart 2017 yılında bu sesin şiddetinin çok ciddi boyutta arttığını ve gece gündüz devam eden bir hal aldığını, çocuklarının bu sesten kaynaklı uykudan uyanır hale geldiğini, sorunun çözümü için site yönetiminden yardım istendiğini ve ihtarname gönderildiğini, ancak bir sonuç alınamadığını, bunun üzerine davalılara şifai olarak durumun bildirildiğini, yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamayacağı anlaşılınca işbu davanın açıldığını belirtmek suretiyle; dava konusu daire için imalat hatası niteliğinde bir gizli ayıbın mevcut olduğunu ve gizli ayıp nedeniyle HMK 107. md gereğince dairenin satış bedelinden şimdilik 10.000,00 TL’nin talebi arttırma hakkının saklı kalması kaydıyla dava tarihinden itibaren artan ve eksilen oranlarda işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 04/01/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 150.000,00 TL arttırarak toplam 160.000,00 TL ye çıkartmıştır.
Davalılar vekili, taşınmazda herhangi bir ayıp imalat hatası olmadığını, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, süresinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamayacağını, davacının ticari faiz talebinin de yasal olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davanın ıslah edilmiş şekli ile kabulü ile, 10.000,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek, 150.000,00 TL nin ise ıslah tarihi olan 04/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … ortaklıktan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna müracaat edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; Mart 2017 de muhtemelen su borularının yalıtım sorunlarından kaynaklanan sesin şiddetinin çok ciddi boyutta arttığı ve gece gündüz devam eden bir hal aldığı şeklinde belirtilen ses izolasyonu problemlerine dair ayıp ihbarının, 10.03.2017 tarihli noterden düzenlenen ve 14.03.2017 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile dava dışı site yönetimine bildirilmiş ise de, site yönetimine yapılan ayıp ihbarının davalılar yönünden bir bağlayıcılığı olmadığı gibi davalılar açısından bir yükümlülük de doğurmayacağı, dava dilekçesinde şifai olarak davalılara bildirildiği iddia edilmiş ise de; dosyada ayıpların davalı tarafa zamanında ve yasal şekilde ihbar edildiğine ilişkin herhangi bir belge ve delil bulunmadığı, hal böyle olunca; uyuşmazlığa konu ses izolasyonu problemlerine dair ayıbın en geç 10.03.2017 tarihinde tespit edilmesine rağmen davanın açıldığı 05.04.2017 tarihi arasında geçen süre gözetildiğinde davacının ayıp ihbarında bulunmamakla satılanı ayıbı ile birlikte satın aldığının kabulünün gerektiği gerekçesiyle davacının istinaf talebinin reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıdan satın aldığı taşınmazın gizli ayıplı olarak inşa edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davacı, dava dilekçesinde taşınmazı 17.01.2013 tarihinde aldığını 2017 yılı Mart ayında taşınmazın gizli ayıplı olduğunu öğrendiğini ve ayıbın giderilmesi için çektiği ihtar ve davalı ile yaptığı şifahi görüşmelerin sonuç vermemesi üzerine dava açtığını beyan etmiştir.
Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nın 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan Türk Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 223.maddesi uygulanacaktır. Türk Borçlar Kanununun 223.maddesine göre, “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.” Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olup da, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa bu durumu da hemen satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. TBK’nın 223. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafça ayıp ihbarında bulunulmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Oysa davacı taşınmazdaki ayıbı 2017 yılı Mart ayında öğrendiğini, davalı şirket ile şifahi görüşmeler yaptığını ve sonuç alamayınca dava açmak zorunda kaldığını beyan etmiş olup davanın da 05.04.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının dava konusu taşınmazdaki ayıbı öğrenince makul sürede dava açtığı ve dava açmakla ayıp ihbarında bulunduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca; mahkemece, davacının taşınmazdaki ayıbı öğrenmesi üzerine makul süre içinde dava açtığı ve süresinde ayıp ihbarında bulunduğu kabul edilerek, Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan “nispi …” olarak adlandırılan hesaplama yöntemine göre hesaplama yaptırılıp, taraf delilleri toplanarak hasıl
olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yararına … Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2021 tarih 2020/366E.–2021/196K. sayılı kararının HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 22/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.