Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/3583 E. 2021/9144 K. 28.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3583
KARAR NO : 2021/9144
KARAR TARİHİ : 28.09.2021

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile 2006 tarihli tip sözleşmenin imzalandığını ve Türk Eczacılar Birliği ile imzalanan 2006 tarihli Protokole atıf yapıldığını, davalının hiçbir denetim yahut inceleme yapmadan ve delil bulunmaksızın Bağkur İl Müdürlüğünce yapılan fesih işlemine dayalı olarak 11/08/2006 tarihli ve 05803 sayılı bildirim ile sözleşmeyi feshettiğini, SSK’lı hastaların reçeteleriyle ilgili bir durum olmamasına rağmen eczane ekranının haksız şekilde karartıldığını ileri sürerek, kurum işleminin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı kurum; 27/07/2006 tarihli Bağkur İl Müdürlüğü yazısı ile davacıya ait eczanede tahrif edilmiş reçetelerin kuruma fatura edilerek bedellerinin tahsil edildiğinin teftiş neticesinde tespit edilmesi üzerine Bağkur tarafından sözleşmenin feshedildiğini, ilgili kurumun bildirimi üzerine işlem yapıldığını, dava dilekçesinin soyut iddialar içerdiğini, kurum işleminin yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, sözleşmenin feshine ilişkin idari kararın kaldırılmasına karar verilmiş; karara karşı, davalı kurum istinafa başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının müfettiş huzurunda 02/03/2006 tarihinde verdiği ifadede, reçetelerdeki tarih değişikliğini ve doz değişikliklerinin kendileri tarafından yapıldığını
beyan ettiği, Amasya Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/342 Esas 2008/40 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda 3 adet sağlık karnesi ve 599 adet ilaç küpürüne ilişkin reçetelerde davacının bilgisi dahilinde tarih, ilaç kutu adedi ve kullanım dozlarının değiştirilerek tahrif edildiğinin mahkemece kabul edildiği, ancak tahrifatın çıplak gözle görülmesi nedeni ile iğfal kabiliyeti bulunmadığından davacı hakkında beraat kararı verildiği, böylece davacının reçetelerde tahrifat yaptığının kabul edildiği, 2006 yılı TİP sözleşmesinin V.5. maddesinde dava dışı olan ve birleşen Bağkur ile sözleşmenin feshi halinde birleşen SSK’nında sözleşmeyi feshedeceğinin düzenlendiğini, imzalanan sözleşmeye ek protokolün V.1.d bendi gereğince de reçete üzerinde tahrifat yapılması üzerine kurumun sözleşmeyi fesihte haklı olduğu gerekçesiyle, davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine, Dairece verilen 16/11/2020 tarihli ve 2020/1075 E. 2020/6629 K. sayılı kararla; uyuşmazlığa konu SSK İl Müdürlüğünün fesih işleminin dayanağının, Bağ-Kur İl Müdürlüğünce yapılan fesih işlemi olduğu, her iki fesih işleminin de dayanağı olan eylemin tek olduğu, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/396 E 2015/353 K sayılı kararı ile Bağ-Kur İl Müdürlüğü’nün dayanak fesih işleminin kaldırıldığı ve kararın kesinleştiği, ayrıca iki kurumun SGK çatısı altında birleştiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; ilk derece mahkemesi kararının yerinde ve infaz edilebilir nitelikte olduğu, dairece yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir: “….Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.
Bölge adliye mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir…”
Zira, artık burada ilk derece mahkemesinin bir kararı mevcut değildir; bozulan karar bölge adliye mahkemesinin kararıdır, bu nedenle dosya kararı bozulan mahkemeye gönderilmektedir. Bölge adliye mahkemesi, yaptığı değerlendirmede bozma kararının doğru olduğu kanaatine varırsa bozmaya uyma kararı verecektir. Bu kararın anlamı, bölge adliye mahkemesinin vermiş olduğu önceki kararının hatalı olduğu ve Yargıtay’ın bozma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yaparak bir karar vereceğidir. Bozmaya uyma kararı ile bozma kararı lehine olan taraf için bir usuli müktesep hak doğar (Pekcanıtez Usul-Medeni Usul Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2017 III.Cilt, Sh.2302 vd.).
Somut olayda; bölge adliye mahkemesi tarafından, bozma kararına uyulduğuna göre, bundan sonra yapılacak iş; bozmaya uygun olarak, yeniden esas hakkında karar vermekten ibarettir. Buna rağmen, bölge adliye mahkemesince Yargıtay bozma ilamı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verdiği, dolayısıyla hükümsüz hale gelen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalının yaptığı istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek esastan reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
2- Bozma nedenine göre, tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 371 inci maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, HMK’nın 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 28/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.