Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/3546 E. 2021/6350 K. 10.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3546
KARAR NO : 2021/6350
KARAR TARİHİ : 10.06.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalının işlettiği ticarethanede muhtelif tarihlerde (26/03/2012, 08/05/2013, 19/06/2013) kaçak elektrik tükettiğini, bundan kaynaklanan alacağın tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı; işyerini 12/06/2012-20/12/2013 tarihleri arasında kiracı olarak kullandığını, bu tarihler dışında sorumluluğunun bulunmadığını, kaçak kullanımının olmadığını, tutanaklarda dahi sayaca herhangi bir müdahalede bulunmadığının belirtildiğini, normal tarifenin nazara alınması ve ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 26/03/2012 tarihli kaçak tutanağının usulüne uygun düzenlenmediği, bilirkişi raporu ile diğer iki tutanak için hesaplanan miktar yönünden davanın kısmen kabulüne, davalının 7.620,74 TL asıl alacak ve 401,62 TL işlemiş avans faizine itirazın iptaline, fazlaya ilişkin isteğin reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 17/09/2018 tarihli ve 2016/20849 E. 2018/8623 K. sayılı kararla; davacının, dava konusu 26/03/2012 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağındaki 2012 yılının sehven yazıldığı, gerçek tutanak yılının 2013 yılı olduğunu beyan ettiği, ispat yükünün tutanaktaki tarihin yazılan tarihten farklı olduğunu iddia eden davacı taraf üzerinde olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; 26/03/2012 tarihinin sehven yazıldığı, kaçak tutanak tarihinin 26/03/2013 olması gerektiğinin tespit edildiği, buna göre davalının kaçak elektrik tüketimi yaptığının sabit olduğu ve ödenmesi gereken tutarın 30.912,50 TL olarak hesaplandığına ilişkin bilirkişi asıl ve ek raporu doğrultusunda; davanın kısmen kabulüne, toplam 30.912,50 TL alacak ile ilgili borçlunun itirazının iptali ile bu miktara takip tarihinden itibaren 6183 sayılı yasa kapsamında değişen oranlarda gecikme faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (9/05/1960 tarihli ve 1/9 sayılı YİBK).Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturmaktadır (4/02/1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece, davanın kısmen kabulüne, icra dosyasında davalının 7.620,74 TL asıl alacak ve 401,62 TL işlemiş avans faizine itirazın iptaline, fazlaya ilişkin isteğin reddine yönelik olarak verilen ilk hükmün, davacı tarafından 26/03/2012 tarihli kaçak tutanağına yönelik olarak temyiz edildiği, söz konusu hükmün davacı lehine 26/03/2012 tarihli kaçak tutanağı yönünden bozulduğu, bu hali ile avans faizi yönünden mahkemece verilen ilk kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, mahkemece verilen son karar ile asıl alacağa avans faizi yerine, 6183 sayılı yasa kapsamında değişen oranlarda gecikme faizi uygulanarak, davalı lehine olan usuli kazanılmış hak ihlal edilmiştir.
O halde mahkemece; 30.912,50 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, usuli kazanılmış hak ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.