Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/2559 E. 2021/4621 K. 26.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2559
KARAR NO : 2021/4621
KARAR TARİHİ : 26.04.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 226 parsel üzerinde gecekondu yaptığını, davalı … tarafından da gecekondu sahiplerine arsa tahsis edileceğinin ilan edildiğini, bunun üzerine belediyeye ait banka hesabına 20.12.1993 tarihinde 3.200.000 TL para yatırdığını, davalı tarafından arsaların tahsis edilmediği gibi bedelin de iade edilmediğini ileri sürerek, dava tarihindeki rayiç değer karşılığı 10.000,00 TL’nin tahsili ile fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı; dava konusu yerin büyükşehir belediyesinin kurulması ile birlikte Kepez Belediyesi sınırları içerisinde kaldığını, 775 ve 2981 Sayılı Yasalar kapsamında uygulama yapmakla görevli ve yetkili belediyenin Kepez Belediyesi olduğunu belirterek, davanın öncelikle husumetten ve olmaz ise esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının gecekondu arsası için yatırdığını beyan ettiği 3.200 TL’nin Kepez Altı Mah. Arsa Yapı Kooperatifinin hesabına yatırıldığı, davalı … hesabına yatırılmış bir para bulunmadığının anlaşıldığı, iddianın ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 24.06.2013 tarih ve 2013/8855 esas, 2013/10797 karar sayılı ilamı ile dava konusu paranın yatırıldığı “…Mah. … Konut Yapı Koop.’ne ait hesap” ile davalı … arasında hukuki, fiili ve organik bağ bulunup bulunmadığı hususları araştırılmadığı gibi, hesapta bulunan paranın nereye aktarıldığı, kimler tarafından kullanıldığı da belirlenmemiştir.
Öyle ise mahkemece, yukarıda zikrolunan hususlar araştırılarak, taşınmazın sonradan Kepez Belediyesi sınırları içinde kalmış ve bu taşınmaza ilişkin tüm hak ve borçların Kepez Belediyesine geçtiği belirtilmiş ise de, bedeli tahsil eden davalı … olduğu takdirde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade ile sorumlu olacağı gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı nitelendirme sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur. Davalı vekilinin karar düzeltme talebi Dairemiz 2013/15340 esas, 2013/13976 karar, 07/10/2013 tarihli ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davacı tarafından 08/11/1993 tarihinde yatırılan bedelin davalı belediyenin hesabına aktarıldığı, davacı gecekondu arsası tahsisi karşılığında bedelin yatırıldığını beyan etmişse de buna ilişkin belediye meclisi tarafından alınan bir karar ya da idari tahsis olduğu ve taraflar arasında arsa tahsisi yönünde sözleşmenin varlığının ispatlanamadığı, taraflar arasında geçerli bir sözleşme olmadığından, davacı tarafından eski para birimi ile yatırılan 3.200.000 TL’nin denkleştirici adalet ilkesi gereği davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 1.262,09 TL’nin 21/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.Eldeki davada davacı, davalı belediyeye güvenerek arsa verileceği inancı ile arsa bedeli olarak 3.200.000 TL (yeni 3,2 TL) ödediği halde, taahhüt edilen arsanın verilmediğini ileri sürerek, zararın tazminini istemiştir. Davalı … ise, arsa tahsisi yapılması yönünde alınmış bir karar bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı belediyenin, davacıya ait gecekondunun da içinde yer aldığı 226 parsel sayılı taşınmazı gecekondu önleme bölgesi olarak ilan ettiği, akabinde aynı parsel içerisinde bulunan Kepezaltı Mahallesinde kamulaştırma kararı alarak kamulaştırma bedelini belirlediği, bu kararlar öncesinde …,….ve … mahallelerinde gecekondu sahibi olan (davacının da aralarında bulunduğu) yüzlerce kişinin 01.11.1993 – 31.12.1993 tarihleri arasında 3.200.000 TL’yi (yeni 3,2 TL) dava dışı …. Mah. …. Konut Yapı Kooperatifinin banka hesabına yatırdığı, bu hesapta toplanan paranın da 504 sayılı KHK ile büyükşehire dönüştürülen davalı belediyenin işçi ve memur maaşı hesabına aktarıldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Bu durumda, bir kamu kurumu olan davalı belediyenin; davacının da aralarında bulunduğu gecekondu sahiplerine, kamulaştırmadan sonra arsa tahsis edileceği yönünde güven aşılamak suretiyle, tahsis edilecek arsalar karşılığında para topladığı sabittir. Davalının kamuya sunduğu bu nitelikteki bir işlemde, devletin güvenilir olması asıldır. Arsa tahsisi yapılacağı ilanına güvenerek belediyeye para yatıran davacı, belediye ile olan bu ilişkide edimini yerine getirmiş, davalı ise getirmemiştir. İfa, davalının kusuru ile imkansız hale gelmiştir. Davalının tahsisin yapılmadığını ileri sürmesi TMK. 2. maddeye göre hakkın kötüye kullanılmasıdır. Davalı kurum, davacının zararını gidermelidir. Tazminat miktarı belirlenirken, davacının gerçek zararı esas alınmalıdır.
Bu nedenle; Kepez Belediyesi tarafından alınan 19.08.2010 tarihli Encümen Kararı ile, davalı belediyenin davacıya taşınmaz tahsis etmeyeceği anlaşıldığından, somut olayda davacı, ifanın imkansız hale geldiği 19.08.2010 tarihindeki arsanın rayiç değerini isteyebilir. Buna göre mahkemece; öncelikle taraflara, taşınmaza yakın bölgelerden ve ifanın imkânsız hale geldiği tarihe yakın zaman içinde yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, sonrasında ise, bu emsallere göre taşınmaza değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılmak suretiyle denetime imkân veren ve bilimsel verileri içeren rapor alınması suretiyle ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.