Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/2233 E. 2021/5652 K. 27.05.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2233
KARAR NO : 2021/5652
KARAR TARİHİ : 27.05.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl dava ile birleşen 2015/439 esas sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen 2015/93 Esas sayılı davada karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı … asıl davada feri müdahil, birleşen 2015/439 Esas sayılı davada ihbar olunan … tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; oğlu …’ın 05.05.2007 tarihinde, … Köyündeki evlerinin terasında gezmekte iken, evin üzerinden geçen elektrik telleri nedeniyle elektrik akımına kapılarak, kolu ve iki ayağının yandığını, yanıklar sebebiyle iki ayağının kesildiğini, oğlunun yaralanmasına bina üzerinden hatalı olarak nakil hattı geçiren davalı şirketin sebep olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere, 30.000 TL maddi tazminat ile 200.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 218.883,18 TL’ye yükseltmiştir.
Birleşen davada davacı; asıl davaya ek olarak 40.179,03 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; kazanın meydana geldiği evin iki katlı olup, ikinci katın sonradan yapıldığını, ikinci kat yapılmadan önce geçirilen nakil hattının yönetmeliğe uygun yükseklikte olduğunu,
ikinci katın yapıldığının yazılı ya da sözlü olarak bildirilmediğini, davaya konu olayda kusuru bulunmadığını, davacının iki ayağının değil iki parmağının kesildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne 218.883,18 TL maddi ve 150.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın kabulü ile 40.179,03 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 03.07.2017 tarihli ve 2016/849 Esas 2017/10883 Karar sayılı kararla; meydana gelen zarardan birden fazla kişinin değişik sebeplerle mesul tutulmasının gerekmesi halinde, bu kişilerin müteselsil sorumlulukları cihetine gidilmesi gerektiği, kaza tarihinde yedi yaşında olan davacıya atfedilecek kusur bulunmaması ancak zararın meydana gelmesinde ve artmasında kazazedenin yaşadığı evdeki hane halkının kusuru oranında takdir edilen maddi tazminat miktarından indirim yapılması, davacı ailesinin kusur oranı da gözetildiğinde hükmedilen manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun olmayacak miktarda fazla olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile 175.106,55 TL maddi ve 80.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalıdan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile 32.119,23 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine Dairece verilen 10.03.2020 tarihli ve 2020/290 Esas 2020/2183 Karar sayılı kararla; davalının tüm, davacının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, olay tarihi itibariyle 7 yaşında olan davacıya atfedilebilecek müterafik kusur bulunmadığı gibi, çocuk yaşta olay nedeniyle kol ve bacaklarının yandığı, ayak parmaklarının kesildiği, %45 oranında sürekli çalışma gücünü kaybettiği, bozma ilamında dikkate alınması gerektiği belirtilen % 20 oranındaki hane halkının kusuru da dikkate alındığında, bozma öncesinde hükmedilen manevi tazminat miktarında yapılan indirim oranı fazla olduğu, davacı için daha yüksek miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası birleşen 2015/439 Esas sayılı davada; davacı anne, olaydan dolayı yaşadığı üzüntü nedeniyle 100.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Bozmaya uyan mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulü ile davacının maddi tazminat istemine ilişkin kararın kesinleşmiş olması nedeniyle bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat isteminin kabulü ile 120.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davada; verilen kararın kesinleşmiş olması nedeniyle bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen 2015/439 Esas sayılı davanın kısmen kabulü ile 60.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı … asıl dosyada feri müdahil, birleşen mahkemenin 2015/439 Esas sayılı dosyada ihbar olunan … tarafından temyiz edilmiştir.
1- İhbar olunan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün birleşen 2015/439 Esas sayılı davaya ilişkin temyizi yönünden;
HMK’nın 61-64.maddelerine göre dava ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Bir davada hüküm, davanın tarafları arasında kurulur. Bu nedenle hükmü temyiz etme hakkı, davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak kendisine dava ihbar olunan davaya katılmadıkça (müdahil olmadıkça) mahkemece verilen kararı temyiz etme hakkı yoktur. Somut olayda; ihbar olunan … (fer’i veya asli) müdahil olmadığından ve aleyhine verilmiş bir hüküm de bulunmadığından, hükmü temyiz eden Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün temyiz isteminin reddi gerekir.
2- Davalı … feri müdahil Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün asıl davaya ilişkin olarak temyizi yönünden yapılan incelemede;
A-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, feri müdahil Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
B-Davalının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;
Somut olayda; mahkemece verilen 18.07.2019 tarihli kararda; asıl dava yönünden maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 175.106,55 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, davacı lehine 16.456,39 TL, davalı lehine 5.165,43 TL nispi vekalet ücretine, birleşen (Mahkemenin 2015/93 Esas) dava yönünden maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 32.119,23 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, davacı lehine 3.854,31 TL nispi vekalet ücretine, davalı lehine 2.725 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. Mahkemenin temyize konu 05.11.2020 tarihli kararı ile asıl davaya ilişkin olarak davacının maddi tazminat talebi yönünden 18/07/2019 tarihli kararı kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek davacı lehine 20.585,12 TL, davalı lehine 6.490,96 TL nispi vekalet ücretine hükmedildiği, birleşen 2015/93 Esas davada 18/07/2019 tarihli kararı kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine 4.817,88 TL, davalı lehine 3.400,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Yukarıda anlatıldığı üzere; asıl ve birleşen 2015/93 Esas sayılı davalarda davacının maddi tazminat talepleri kesinleştiği halde usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı bir şekilde davalı aleyhine yeniden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunanın temyiz dilekçesinin reddine; ikinci bendin (A) fıkrasında açıklanan nedenlerle ihbar olunan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendin (B) fıkrasında açıklanan nedenlerle, hüküm fıkrasının; (A) bendinin (5) ve (7) numaralı alt bentleri ile (B) bendinin (2) ve (3) numaralı bentlerinin çıkartılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.