Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/218 E. 2021/13122 K. 16.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/218
KARAR NO : 2021/13122
KARAR TARİHİ : 16.12.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının Hava Kuvvetleri Komutanlığı emrindeki görevinden mecburi hizmet süresini doldurmadan malulen emekliye sevk edildiğini, eksik kalan mecburi hizmet süresi için 79.986,00 TL faizsiz ödenmesi gereken tazminat miktarı hesaplandığını, 28/09/2010 tarihine kadar faizi ile birlikte hesaplanan miktarın 157.498,00 TL olduğunu, asıl alacak ve kanuni faizden oluşan hazine zararının tahsili için davalıya tebliğ edilen ödeme emrine rağmen borcunu ödemediğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile 157.498,00 TL hazine zararının asıl alacak olan 79.986,00 TL’ye 28/09/2010 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülecek şekilde davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddi ile dosyada mevcut bilirkişi heyetinin asıl ve ek raporunda da gösterildiği üzere davalının eksik hizmeti nedeni ile anapara ve faiz toplamı 63.021,44 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,davacı yanın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulüne dair verilen ilk kararın davacı tarafından temyizi ile hükmün Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 17.11.2014 tarih ve 2014/6189 Esas, 2014/16209 Karar sayılı ilamı ile ‘‘1-6318 sayılı Yasanın 47. maddesi ile
926 sayılı Yasanın 112. maddesinin 1. fıkrasında muvazzaf subay ve astsubaylar, subay ve astsubay nasbedildikleri tarihten itibaren 15 yıl hizmet etmedikçe istifa edemeyecekleri ile ilgili düzenlemede yer alan 15 yıl ibaresi 10 yıl olarak değiştirilmiş, yine aynı Yasanın 48. maddesi ile 926 sayılı Yasanın 113. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi ile pilotaj eğitimini (pilot adaylarına verilen uçuş eğitimi) bitirenlerin yükümlülüklerinin, buralarda geçen sürelerin iki katı kadar uzatılacağı düzenlemesi getirilmiş olup, davalı için idarece hazırlanan masraf bildirim cetvelinde yer alan uçuş eğitimlerinin 926 sayılı Yasanın 113. maddenin 1. fıkrasının (d) bendinde yer alan pilotaj eğitimi kapsamında bulunduğu, davalının bu eğitimlerde geçirdiği sürelerin mecburi hizmet süresini uzatacağı anlaşıldığından, davalının mecburi hizmet süresinin ne kadar uzayacağı, uzayan süreye göre eksik kalan mecburi hizmet süresi için ödenmesi gereken tazminatın ne olduğu hususunda bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Dosya içerisinde bulunan yüklenme senedinde yükümlü …’a yapılan masrafların sarf tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davacı idareye ödeneceği taahhüt edilmiş, davacı tarafça da yükümlüye yapılan masrafların eksik kalan mecburi hizmet süresine isabet eden tutarı olan alacağın ve bu alacağa sarf tarihinden itibaren ilişik kesme tarihine kadar işlemiş faizin, asıl alacağa ilişik kesme tarihi olan 28.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istenilmiştir. Sarf tarihinden maksat, ilgili kurum tarafından yükümlüye yapılan her bir kalem masrafın yapıldığı tarihtir. Şayet, sarf tarihlerinin tespiti mümkün değilse faizin başlangıç tarihi olarak Yargıtay uygulamalarına göre eğitim ve öğretim dönemi sonu ya da masrafın yapıldığı yılı takip eden yıl başı olarak kabul edilmelidir. Somut olayda, dosyada mevcut maliyet çizelgesinde yükümlüye yapılan masraflar eğitim ve öğretim sonu itibariyle belirlendiğine göre, bilirkişi tarafından hesaplanan asıl alacak için her bir dönem sonu tespit edilerek bu tarihten itibaren dava tarihine kadar işlemiş faizi de hesaplanıp hüküm altına alınması ve ayrıca asıl alacak için dava tarihinden itibaren faize de hükmedilmesi gerekirken, mahkemece ilişik kesme tarihinden itibaren yasal faizi hesaplayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş olması,
3-Davalının borcu, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren yasa hükümlerine göre yeniden belirlendiğine göre; taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin dava tarihindeki haklılık miktarlarına göre belirlenmesi gerekir. Davacı idarece davalının eğitimi için yapılan masraflar ilişik kesme tarihine kadar olan faizi ile birlikte eksik yükümlülük süresine göre hesap edilmiş olarak talep edilmiş olduğu da dikkate alınarak mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6318 sayılı Yasa yürürlüğe girmemiş olsaydı davaya konu alacağın red ve kabul edilecek miktarları bilirkişiye hesap ettirilip bu miktarlar üzerinden, davada kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,” gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununundan kaynaklanan eğitim ve öğretim alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde davalıya yapılan masrafların anaparasına ilişik kesme tarihinden itibaren tahsilini istemiş olup, mahkemece, anapara (27.858.93 TL), anaparanın ilişik kesme tarihine kadar hesaplanan faizi (31.130.22 TL) ile anaparanın dava tarihine kadar işletilen (4.032.29 TL) faizi toplamına (63.021,44 TL) dava tarihinden itibaren faiz işletilerek karar verilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 121/2 maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 104/son maddesi) yer alan mürekkep faize hükmedilemeyeceği düzenlemesi uyarınca asıl alacağa ilişik kesme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken asıl alacak ve faiz toplamı üzerinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektiririr.
3-Mahkemece bozmaya uyularak karar verilmesine rağmen, bozma ilamının üçüncü bendinde belirtilen taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin dava tarihindeki haklılık miktarlarına göre belirlenmesi gerekirken kabul edilen miktarlar üzerinden vekalet ücretine karar verildiği anlaşılmıştr.
Bu durumda, mahkemece Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 17.11.2014 tarih ve 2014/6189 Esas,2014/16209 Karar sayılı bozma ilamının üçüncü bendinde belirtilen 6318 sayılı Yasa ve Askerî Okullara Alınan Öğrenciler ile Silahlı Kuvvetler Hesabına Fakülte ve Yüksek Okullarda Okuyan Öğrenciler İçin Yüklenme Senedi Düzenlenmesine ve Bu Okullardan Çeşitli Sebeplerle Ayrılacak Öğrencilere veya Kefillerine Ödettirilecek Tazminata Dair Yönetmelik’in 09.11.2013 tarihli değişikliği yürürlüğe girmemiş olsaydı davaya konu alacağın ret ve kabul edilecek miktarları bilirkişiye hesap ettirilip bu miktarlar üzerinden, davada kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacıya yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK’nin geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nin 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/12/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.