YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2025
KARAR NO : 2021/8531
KARAR TARİHİ : 16.09.2021
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki sözleşmenin süreli feshi, uyarı cezası verilmesi, reçete bedeli ile cezai şart tahsili işlemlerinin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Canözü Eczanesi’nin sahibi olduğunu, Kuruma fatura ettiği Şevket Subaşı’ya ait reçete arkasındaki imzanın hasta ya da yakınına ait olmaması nedeniyle Kurumca 2009 protokolünün 6.3.3. maddesi uyarınca ve eczanede 29 adet rapor fotokopisi bulundurduğu gerekçesiyle aynı protokolün 6.3.2. ve 4.3.6. maddeleri gereği 4.661,72 TL reçete bedeli ve 23.308,60 TL cezai şart tahsili ile uyarı ve 3 ay süreyle sözleşmenin feshi cezaları verildiğini, söz konusu ceza-i işlemin hukuka ve protokole aykırı olduğunun tespiti ile hükümsüzlüğüne, muarazanın menine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davacı hakkında 2009 yılı protokolüne göre uygulanan fesih cezası işleminin 2012 yılı protokolüne göre yeniden değerlendirilerek 06.02.2013 tarihinde davacıya verilen fesih cezasının iptal edilerek MEDULA ekranının açıldığını, diğer cezai işlemler yönünden ise 2012 yılına ilişkin protokolün uygulanamayacağından davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının sahibi olduğu eczanede yapılan denetimler sonucu hazırlanan rapor ile uygulanan fesih ve cezai şart işleminin mevzuat hükümlerine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin, 25/04/2018 tarihli, 2016/11953 esas, 2018/5023 karar sayılı ilamıyla “…Dava konusu ceza-i işlemlerin dayanağı olan protokol maddelerinde değişiklikler olduğu sabit olup, tarafların tüm delilleri incelenerek, 2012 ve 2016 protokollerinin ilgili maddeleri de değerlendirilmek suretiyle ve konusunda uzman bilirkişilerden yargıtay, mahkeme ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmeli…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulduğu belirtilerek, davacı tarafa cezai işlem uygulanması gerektirir 2009 yılı fiilin eczacı protokolünün 6.3.3. maddesinin 2012 ve 2016 yılı protokolünde yer almadığı, yalnızca 2016 yılı protokolünün 5.3.5. maddesi gereği ilaç bedeli olan 4.661,72 TL’nin ve aynı protokolün 4.3.6. maddesi gereği ilaç bedelinin 2 katı cezai işlem bedeli olan 9.323,44 TL’nin davacıdan tahsili işleminin hukuka ve usule uygun olduğu, ancak sözleşmenin 3 ay süre ile feshi ile cezai şartın 13.585,16TL’lik kısmının protokole uygun olmadığı için davanın
kısmen kabulüne, davalı idarenin 24/01/2013 günlü yazısının sözleşmenin 3 ay süre ile feshi ile cezai şartın 13.585,16TL’lik kısmının iptaline, davacının 4.661,72 TL reçete bedeli ve 9.323,44 TL tutarlı cezai işlemlerin iptaline dair davasının reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmişse de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; kurumca, davacı hakkında uygulanan Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2009 yılı protokolünün 6.3.2. ve 6.3.3. maddelerinin sonraki protokollerdeki değişiklikleri uyuşmazlığa yanlış uygulanmıştır. Zira 2009 protokolünün 6.3.2. maddesi 2012 ve daha sonraki yıllarda yürürlüğe giren protokollerde yer almadığı için bu maddeye yönelik uygulanan cezai işlemin iptali gerekir. Ancak söz konusu cezai işleme dair Kurum 2012 protokolünü değerlendirmiş ve dava açılmadan önce 07.02.2013 tarihinde sözleşmenin 3 ay süreyle feshi işlemini iptal etmiştir. Bu durumda davacının 6.3.2. maddeden uygulanan cezai işlemin iptali talebinin hukuki yarar yokluğundan reddi gerekir. 2009 protokolünün 6.3.3. maddesi uyarınca davacı hakkında uygulanan cezai işleme dair madde nedeniyle sonraki tarihlerde yürürlüğe giren protokollerde daha az ceza öngörüldüğü gibi, hastanın ilacı aldığını beyan etmesi halinde ceza verilemeyeceği hükmü de eklenmiştir. Bu durumda bir hasta için uygulanan söz konusu maddeye ilişkin, hastanın Kurumca alınan beyanında ilaçları aldığını söylemiş olduğunun anlaşılması karşısında, 2009 protokolünün 6.3.3. ve 4.3.6. maddelerine göre verilen cezai şart ve reçete bedeli tahsili ile uyarı cezası verilmesi işlemlerinin de iptali gerekirken protokolün başka bir maddesinin söz konusu eyleme uygulanması hatalıdır. Zira mahkemece idare yerine geçilerek idarenin uyguladığı protokol hükmünden başka bir hükme göre ceza verilmesine karar verilemez. Uygulanan protokol hükmünün yerinde olup olmadığına karar verilmelidir. Hal böyle olunca yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; Nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak dava dilekçesinde gösterilen değer (müddeabih) üzerinden dava açılırken alınırken, geri kalan dörtte üçü ise hüküm altına alınan değer üzerinden davada haksız çıkan taraftan tahsil edilir. Ancak somut uyuşmazlıkta davalı SGK Başkanlığı’nın, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 36. maddesi hükmüne göre harçtan muaf olması nedeniyle mahkemece harç alınmasına yer olmadığına dair hüküm kurularak alınmış olan peşin harcın davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken haklılık oranına göre paylaştırılmak suretiyle harç tahsiline karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.