Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2021/1891 E. 2022/898 K. 10.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1891
KARAR NO : 2022/898
KARAR TARİHİ : 10.02.2022

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ANKARA 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tespit davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen karar, taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmekle, duruşma günü olarak belirlenen 10/02/2022 tarihinde davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; sağlık hizmeti satın alınması sözleşmesi gereğince 2015 Yılı Ekim ayından 2016 Yılı Ağustos ayına kadar Kuruma sunduğu faturalardan davalı tarafından yapılan 292.044,54 TL kesintinin hukuka aykırı olduğunun tespitini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davacının Ekim 2015-Ağustos 2016 tarih aralığındaki faturalarından toplam 188.016,41 TL’lik kesinti yapıldığı, alınan uzman bilirkişi raporuna göre bu kesintilerin 83.898,28 TL’lik kısmının taraflar arasındaki sözleşme ve SUT hükümlerine aykırı olarak gerçekleştirildiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, 83.898,28 TL’lik kesintinin hukuka aykırı olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; dava dosyası içeriği, ilk derece mahkemesi gerekçesi ve yargılama sırasında hukuka uygun olarak düzenlenen bilirkişi ek raporu ile davacıdan yapılan 292.044,54 TL kesinti üzerinden hareketle ek raporda örnekleme yoluyla yersiz kesintilerin tespit ve hesap edildiği, mahkemece hüküm kurmaya elverişli ve yeterli görülen bilirkişi ek raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmakla tarafların istinaf başvurularının esastan reddine dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Tarafların temyiz itirazlarının incelenmesi yönünden;
6100 sayılı HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Davacının, Kurum mensubu hastalara verdiği hizmet bedellerine ilişkin sunduğu faturalardan Kurumca yapılan 292.044,54 TL kesintinin iptalini istemesi üzerine mahkemece alınan bilirkişi ek raporunda 188.016,41 TL’lik kesintinin yersiz olduğunun tespit edilmesi üzerine yargılama bitirilerek gerekçeli kararda bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilmesine rağmen, 83.898,28 TL’lik kesintinin hukuka aykırı olduğunun tespitine karar verilmiştir. Ayrıca alınan bilirkişi raporuna karşı davacı tarafça, fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümüne ilişkin tedavi bedeli kesintisinin yerinde olmadığına dair itiraz edilmiş olmasına rağmen gerekçesi belirtilmeden sadece 140,40 TL’lik kesintinin yerinde olmadığı görüşü bildirilen bilirkişi raporuna göre karar verilmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemece yapılması gereken SUT hükümleri ve ilgili mevzuattan anlayan Fizik tedavi uzmanı doktorlardan oluşan bir heyetten tarafların iddia ve savunmalarına göre fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümüne ilişkin kesintinin yerinde olup olmadığının ilgili mevzuata uygun olarak tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlendiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, eksik inceleme yapan bilirkişi raporu benimsenmesi ve raporun hükme esas alınmasına rağmen, rapor doğrultusunda karar verilmemiş olması hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; Davalı SGK Başkanlığı’nın, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 36. maddesi hükmüne göre harçtan muaf olması nedeniyle davacı tarafından karşılanan 29.20 TL başvurma harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle eleştiri konusu yapılmıştır.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının taraflar yararına BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının talebi halinde davacıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 10/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.