Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/9647 E. 2020/7894 K. 16.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/9647
KARAR NO : 2020/7894
KARAR TARİHİ : 16.12.2020

Davacı … ve … vd. ile davalı … Işletmecilik Tarım ve Ticaret Limited Şirketi arasında görülen alacak davasına dair Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde verilen 24/12/2019 tarihli ve 2016/261 – 2019/859 sayılı hükmün onanması hakkında Dairece verilen 10/06/2020 tarihli ve 2020/1616 – 2020/2848 Karar sayılı ilama karşı davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar, davalı şirket ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Şehirlerarası Otogarının ihalesinin alınması ve devamla işletilmesi konusunda bir ortaklık sözleşmesi düzenlediğini, ihaleye ilişkin 64.800 TL teminatın kendileri tarafından yatırıldığını, yine sözleşmeye göre gerekli şartlar sağlandığında işletmenin kendilerine devredileceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalı şirketin işletme ile ilgili olarak Gaziantep Büyükşehir Belediyesi aleyhine Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı 2007/210 Esas sayılı davada, bilirkişilerce çok yüksek bir alacak rakamı tespit edilmesine rağmen davalının Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile anlaşarak davadan feragat ettiğini, sonrasında işletmeyi ihale süresi dolmadan 3. kişiye devrettiğini ileri sürerek; otogar işletme sözleşmesi nedeniyle elde edilen kar ile elde edilmesi muhtemel kardan şimdilik 100.000 TL’nin faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı; davacılar ile arasında bir ortaklığın bulunmadığını, ihaleye ilişkin işin davacılara devredilecek olması nedeniyle nakti teminatın davacılar tarafından yatırıldığını, işi davacılara devretmek için yapmış olduğu başvuruların ise dava dışı belediye tarafından kabul edilmediğini, zarar ettiğini ve bu nedenle 30/11/2008 tarihinde işletmeyi devretmek zorunda kaldığını, davacılar tarafından ödenilen teminatın ise kendilerine iade edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, ancak alınan bilirkişi raporu uyarınca adi ortaklığa konu işletme nedeniyle davalı şirketin herhangi bir karının bulunmadığı aksine zarar ettiğinin belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 29/06/2015 tarihli, 2014/11525 Esas ve 2015/11981 Karar sayılı ilamı ile; taraflar arasındaki adi ortaklığın sona erme ile birlikte tasfiye aşamasına girdiği, tasfiye işlemlerinin Türk Borçlar Kanunu’nun 620 ve devamı maddelerinde yer alan adi ortaklık tasfiye usulü hükümleri dikkate alınarak gerçekleştirilmesi gerektiği, davalı şirketin ortaklığa konu işletmenin devri ile ilgili
imzalamış olduğu tüm protokoller ile bu protokollerde alacaklı olduğu belirtilen icra takipleri hakkındaki bilgi ve belgelerin celbedilmesi, yine davacı tarafça ortaklık için davalı tarafa (ihale için ödenilen nakdi teminat haricinde) verildiği bildirilen paralar ile ilgili makbuzların değerlendirilmesi gerektiği, ancak mahkemece, değinilen bu yönler dikkate alınmadan, sadece davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, tasfiye memuru tarafından düzenlenen raporlar ile tüm dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafından Gaziantep Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılan ve sözleşmedeki edimin yerine getirilmemesinden kaynaklanan tazminat davasının 27/11/2008 tarihli karar ile feragat ile sonuçlandırıldığı, ancak taraflar arasında yapılmış herhangi bir sulh ve ibra sözleşmesinin dosyaya sunulmadığı, davalı şirket ile Gaziantep Otogar İşletmeciliği A.Ş arasında yapılan 05/12/2008 tarihli devir sözleşmesi uyarınca işletmenin devri için alınan KDV dahil 750.000,00 TL’nin muhasebe kayıtlarında yer aldığı ve tasfiye memurunca yapılan hesaplamaya dahil edildiği, davalının işletme nedeniyle kiracılardan tahsil edebildiği bedellerin tasfiye memuru raporunda değerlendirildiği ve sonuç olarak davalının davacılara devretmek üzere ihale yoluyla aldığı otogar işletmesi işinin zarar ile sonuçlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Onama ilamına karşı, davacılar tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Uyuşmazlık, adi ortaklık ilişkisinin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir.
Somut olayda, 29/06/2015 tarihli, 2014/11525 Esas ve 2015/11981 Karar sayılı bozma ilamımızda davalının alacaklı olduğu icra dosyalarının celbedilip değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Her ne kadar mahkemece gerekçeli kararında, davalının kiracılardan tahsil edebildiği kira bedellerinin tasfiye hesabında dikkate alındığı belirtilmişse de, hükme esas alınan raporda davalının alacaklı olduğu 83 adet icra dosyasının incelendiğine dair tespit yer almamaktadır. Raporda hesaplama davalının ticari defterlerindeki 2006-2007-2008 yıllarındaki gelir ve giderler esas alınarak yapılmıştır. Ancak davalının alacaklı olduğu icra dosyaları incelendiğinde, 2008 yılından sonra davalı tarafından tahsil edilen alacaklar olduğu görülmüştür. Adi ortaklık hükümleri gereğince tasfiyenin karar tarihine en yakın tarih itibariyle yapılması gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır. Tahsil edilen ve adi ortaklığa konu işletmenin alacağı olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmayan kira alacaklarının tasfiyeye dahil olduğu açıktır. Bu nedenle icra dosyalarından tahsil edilen tüm alacakların, tasfiye hesabında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı olarak, bir kısım icra dosyalarının ise davalı tarafından takipsiz bırakıldığı ve alacakların tahsil edilemediği anlaşılmıştır. Bu noktada, adi ortaklıkta özen borcuna yönelik açıklamalarda bulunmak gerekmektedir. TBK’nın “özen borcu” başlıklı 628. maddesi; “Her ortak, ortaklık işlerinde kendi işlerinde olduğu ölçüde çaba ve özen göstermekle yükümlüdür. Her ortak, diğerlerine karşı, kendi kusuruyla verdiği zararları, başka işlerde ortaklığa sağladığı menfaatlerle mahsup ettirme hakkı olmaksızın gidermekle yükümlüdür. Ortaklık işlerini ücret karşılığı yürüten ortak, vekalet hükümlerine göre sorumlu olur.” hükmünü içermektedir. Somut olay bakımından davalı, icra dosyalarını takipsiz bırakarak kendi kusurlu davranışı nedeniyle ortaklığa verdiği zararı karşılamakla yükümlüdür.
Hal böyle olunca mahkemece, icra dosyalarından elde edilen alacakların tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenerek tasfiye hesabında dikkate alınması, takipsiz bırakılarak tahsil edilemeyen alacakların ise davalının özen yükümlülüğü çerçevesinde değerlendirilerek kar ve alacak hesabının yapılması gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedeniyle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı yeniden yapılan inceleme sonucunda anlaşıldığından, davacıların bu yöne ilişkin karar düzeltme isteklerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK’un 440. maddesi gereğince davacıların karar düzeltme isteklerinin kabulü ile Dairemizin 10/06/2020 tarihli ve 2020/1616 Esas – 2020/2848 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, evvelce alınan temyiz harcı ile peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde davacılara iadesine, 16/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.