YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/8273
KARAR NO : 2021/781
KARAR TARİHİ : 02.02.2021
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 02/02/2021 tarihinde davacı vekili Av. … ile duruşmalı temyiz eden davalı vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, avukat …’un davalıya verdiği hukuki hizmetten dolayı 337.932,00-TL vekalet ücreti alacağı olduğunu, davalı tarafından ödenmeyen bu alacağın avukat … tarafından şirkete temlik edildiğini, temlik edilen 337.932,00-TL alacağa 68.027,76-TL KDV ilavesiyle toplam 445.959,76-TL tutarındaki temlik alınan alacağın tahsili için İzmir 1.İcra Müdürlüğünün 2011/198 Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, temlikin BK’nın 163. maddesine uygun ve yazılı yapıldığını ve temlikin karşı tarafa 01/09/2010 tarihli e-posta ile bildirildiğini, davalının temlik sözleşmesinin geçersiz olduğuna ilişkin itirazının dayanaksız olduğunu belirterek; davalının haksız itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, yetkisizlik kararının yerinde olmadığına ilişkin bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulüne, İzmir 1. İcra Dairesi’nin 2011/198 esas sayılı takibinde davalının borca itirazının kısmen iptaline, takip tarihinden itibaren yasal faiziyle 357.822,45-TL’nin tahsili bakımından takibin devamına, fazlaya dair itirazın iptali isteminin reddine, alacak likit olmadığından şartları oluşmayan inkar tazminatı talebinin ve alacaklının kötü niyeti sübuta ermediğinden şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiş, karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun verilen kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, dava dışı avukat …’un, davalı şirkete verdiği hukuki yardımlar nedeniyle hak ettiği vekalet ücretlerinin davacı şirkete temlik edilmesi üzerine, davacı şirketçe bu alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı şirket ile davadışı … Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. arasında 01/01/2005 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle geçerli olmak üzere sözleşmenin akdedildiği,
sözleşmenin 3.1. maddesinde; ücretin aylık 1.500,00-$ + KDV olarak kararlaştırıldığı, sözleşmenin 3.2.maddesinde; Yazaki tarafından veya Yazaki aleyhine açılan davaların ücret kapsamında olup, dava sonunda Yazaki lehine hükmedilen miktarın %20’si oranında başarı primi verileceğinin ve Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2000/290 sayılı dosyası için başarı priminin %10 olarak kararlaştırıldığı, sözleşmenin imza tarihinden itibaren 1 yıl süreyle geçerli olduğu ve tarafların 1 ay önceden haber vermek kaydıyla sözleşmeyi feshedebileceği, sözleşmenin 4.maddesinde; Yazaki Şirketi tarafından açılmış ve Yazaki aleyhine açılmış davalardaki hukuki hizmetlerin sözleşme kapsamında olduğu, taraflar arasında düzenlenen 14.5.2003 tarihli ücret sözleşmesinin, iş bu sözleşmenin yürürlüğe girmesi ile kendiliğinden sona erdiğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında akdedilen 01/01/2007 tarihli ücret sözleşmesi değişikliği protokolü ile 01/01/2005 tarihli sözleşmenin 3.2. maddesinin değiştirildiği ve “Yazaki tarafından veya Yazaki aleyhine açılmış davalar ve takipler için Yazaki T+S’ye ilgili yılda İstanbul barosu tarafından yayınlanan asgari ücret tarifesi üzerinden ücret ödeyecektir. Ücret davanın sonucuna bağlı olmaksızın Yazaki tarafından yarısı peşin diğer yarısı ise dava sonuçlandıktan sonra ödenecektir, mahkemece lehe takdir edilen vekalet ücretleri avukatlık yasası gereği işi takip eden avukata ait olacaktır” hükmüne yer verildiği ve dava dışı Avukat …’un davalı şirketin vekilliğini üstlendiği anlaşılmıştır. Davacı ile dava dışı avukat … arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesinde; avukat …’un Yazaki Otomotiv Yan San ve Tic A.Ş.’den olan 2003-2004-2005-2006-2007-2008-2009 yıllarına ilişkin (her bir yıl için vekalet ücreti ayrı ayrı belirtilmek suretiyle) toplam 337.902,00-TL vekalet ücreti alacağının tüm hak ve ferileri ile birlikte … Danışmanlık A.Ş.’ye temlik edildiği belirlenmiştir.
Alacağın temliki, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 162 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunun ’nun; rızai temliki düzenleyen 162. maddesi; “Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir. Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu, bu şartı ihtiva etmeyen bir ikrarı bilkitabeye istinat ile, alacağını temellük eden üçüncü bir şahsa karşı iddia edemez.” şeklindedir. Alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu şekilde borç ilişkisinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının mamelekinden çıkarak yeni alacaklının mamelekine dahil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikâl etmektedir. Kural olarak, bütün alacaklar temlik edilebilir. Böylece halen iktisap edilmiş (kazanılmış) bir alacak kadar ileride iktisap olunacak bir alacak da; keza muaccel bir alacak kadar bir vadeye veya şarta bağlanmış olan alacaklar da temlik olunabilir. Hattâ alacağın hukukî muameleden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden veya doğrudan doğruya kanundan doğmuş olmasının da bir önemi yoktur. .(HGK, E. 2010/11-333 , K.2010/406, T.22.9.2010). 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nda da, avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan alacakların temlikini yasaklayan herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle dava dışı avukat … ile davacı …Ş. arasında akdedilen vekalet ücreti alacaklarının davacıya temlikine dair sözleşmenin de geçerli olduğuna ilişkin bir şüphe yoktur.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesine göre; müstakil ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisidir. Dava Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış olup, davalı tarafından süresinde iş bölümü itirazı yapılmadığına göre, davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi doğrudur. Davada asliye ticaret mahkemesi görevli olmakla birlikte, davanın esasını avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklanan alacak oluşturmaktadır. Söz konusu alacağın temlik edilmiş olması da niteliğini değiştirmez. Olaya uygulanması gereken maddi hukuk kuralları bakımından 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun ilgili hükümleri, burada hüküm bulunmadığı taktirde ise dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun vekalet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanarak işin esasının incelenmesi gerekir.
6100 sayılı HMK.’nın “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1. maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Mahkemece, dava dışı avukat … ile davalı şirket arasında imzalanan ücret sözleşmeleri gereği talep edilebilecek vekalet ücretlerinin belirlenmesi amacıyla bilirkişiden rapor alınmış ve bilirkişinin sunduğu kök rapor ve ek raporlar doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de davacı ile dava dışı avukat arasında imzalanan temlik sözleşmesinde 2003 ile 2009 yılları arasında her bir yıla ilişkin temlik edilen vekalet ücreti ayrı ayrı belirlenmiş ve davacı şirket de, dava dilekçesi ekinde, alacağı temlik aldığı avukat …’un davalı şirket lehine takip ettiği dava dosyalarını ve her bir dosya yönünden talep edilen vekalet ücretlerini belirlediği tabloları dosyaya sunmuş olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının her bir yıla ve her bir dava dosyasına ilişkin talepleri dikkate alınmaksızın, bir kısım dosyalar için hesaplama yapılırken davacının o dosyaya ilişkin vekalet ücreti talebini aşar şekilde hesaplama yapılması ve böylece taleple bağlılık kuralına aykırı olacak şekilde talep aşılmak suretiyle hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Dava dışı avukat ile davalı şirket arasında imzalanan ve ücrete ilişkin değişiklik yapan 01.01.2007 tarihli protokolün, 01.01.2007 tarihinden itibaren geçerli olacağı kararlaştırıldığı halde, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 01.01.2007 tarihinden önce açılıp, 01.01.2007 tarihinden sonra sonuçlanan davalar bakımından da İstanbul Barosu tarafından yayınlanan asgari ücret tarifesi üzerinden ücret hesaplanmış olması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle davacının alacağına ilişkin taleple bağlılık kuralı göz önüne alınarak ve 01.01.2007 tarihli ücret değişikliğine ilişkin protokolün, 01.01.2007 tarihinden sonra açılan davalar bakımından uygulanması gerektiği dikkate alınarak, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması da ayrıca usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 3.050,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.