Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/8142 E. 2021/4665 K. 27.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/8142
KARAR NO : 2021/4665
KARAR TARİHİ : 27.04.2021

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 27/04/2021 tarihinde davacı vekili Av. … ile davalılar vekili yetki belgesine istinaden Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı … İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.’nin Türkiye Finans Katılım Bankasından genel kredi sözleşme ile kredi aldığını, diğer davalıların kredi sözleşmesinde kefil olduğunu, kredi bedelinin ödenmemesi nedeniyle davalılar arasında yapılan görüşmelere istinaden kredi borcunun garantörlük sıfatı kapsamında 12/09/2006 tarihinde kendisinin bankaya ödediğini ancak davalıların kendisine ödeme yapmadığını, bunun üzerine ihtar gönderildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.315.000,00-TL nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının kredi sözleşmesinde kefil veya garantör sıfatı ile taraf olmadığını, kabul anlamamına gelmemek kaydıyla sebepsiz zenginleşme kapsamında davanın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kredi sözleşmeninin dava dışı banka ile …İnş. Taah. Ltd. Şti arasında yapıldığını, diğer davalıların kefil olması nedeniyle husumettin reddi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. 18/05/2016 tarihli cevabi yazısında, davacının kefil yada garantör sıfatının bulunmadığının bildirildiği, davacının havalesi dışında açıklayıcı başka bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, davacının iddiası konusunda yazılı ispat vasıtası getiremediği bahisle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna müracaat edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; dosya içerisinde mevcut bulunan yazılardan mahkemece bankaya yazılar yazıldığı ve gelen cevabi yazılarda davacının davalı şirkete kefil ya da garantör olmadığının ayrıntılı olarak belirtildiği ve davacının her ne kadar havale dekontunda kredi borç ödeme açıklaması ile ödeme yaptığı dekont incelendiğinde, mevcut bu havalenin Yargıtay’ın istikrar kazanmış ictihatları uyarınca bir borç ödemesi niteliğinde sayılacağı, davacının bunun aksini ispat edemediği tüm dosya kapsamıyla anlaşıldığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki dava ile, dava dışı bankadan alınan kredinin garantör sıfatı ile kendisi tarafından ödenmesi nedeniyle, ödenen bedelin davalılardan tahsilini istemiştir. 12.09.2006 tarihli banka dekontunun incelenmesinde; davacı tarafından ” TÜRKİYE FIN. Kat. 74 -… İnşaat Ta. Nezdindeki … INŞ. TAAH. LTD. ŞTİ, KRD BORÇ ÖDEME ” şeklinde açıklama ile alıcı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. ye para havale ettiği ve yine aynı tarihli bankaya yönelik verilen talimatta aynı açıklamanın yer aldığı ve ilaveten “…. İnşaat A.Ş. ‘nin nezdinde verilen ipoteklerinin kaldırılması kaydıyla …” notunun yer aldığı anlaşılmıştır. T.B.K. 529. maddesinde; ”İş sahibi, işin kendi menfaatine yapılması halinde, işgörenin durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hakimin taktir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. İşgören yapmış olduğu giderleri alamadığı taktirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkına sahiptir.” düzenlemesi mevcuttur. Bu durumda davada vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması gerekeceği açıktır. Somut olayda, davacı 12.09.2006 tarihli sunduğu belgeler de ödeme olgusunu ispatlamış olmakla ödediği bu parayı geri alma hakkı olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 27/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.