Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/6926 E. 2020/6176 K. 09.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/6926
KARAR NO : 2020/6176
KARAR TARİHİ : 09.11.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, … isimli arkadaşının çekmiş olduğu krediye istinaden Mayıs 2009 itibari ile maaşının tamamına bloke konulduğunu, bu olay öncesinde banka tarafından ne kendisine bir ihtarname çekildiğini, ne de herhangi bir şekilde haber edilmesi söz konusu olduğunu, bu süre zarfında banka yetkilileri ile görüşüldüğünü, ancak bir sonuç çıkmadığını, hayatını idame ettirdiği maaşından yoksun kaldığını, ancak 2009 ağustos ayında söz konusu kredi kesintilerine son verildiğini ve hata yapıldığı söylenerek özür dilendiğini, bu süreçte ödemesi gereken borçlarını ödeyemediğini, bankalar tarafından hakkında icra takibi başlatıldığını ve ayrıca polis memuru olması nedeniyle siciline olumsuz tesiri söz konusu olduğunu, maaşın kesilmesi nedeniyle maddi ve manevi olarak çöküntü yaşadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000,00 TL maddi, 4.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiş, ıslah ile maddi tazminata ilişkin talebini 19.463,93 TL’ye artırmıştır.
Davalı banka vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesince ( kapatılan ) “ … somut olayda alacaklı, kefil olan davacının maaş hesabından asıl borçlunun kredi borçlarını mahsup etmiş olup, … kefil olan davacıya ancak asıl borçluya karşı yapılan takibin sonuçsuz kalması halinde başvurulabileceğinden yapılan bloke işleminin usulsüz olduğunun kabulü gerekir. Asıl alacaklıya gidilmeden kefile gidilemeyeceğinden, davacının istek kalemleri değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi … “ gerekçesi ile bozulması üzerine, yerel mahkemece 19.463,93 TL maddi, 2.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş, Yargıtay 13. Hukuk Dairesince ( kapatılan ) karar bu sefer “ … mahkemece, dava dilekçesinde yer alan davacının talepleri ile ilgili tüm deliller toplanarak, davacının maaşına konulan bloke nedeniyle kesinti yapılan miktarlar açıkça belirlenerek ve mevcut bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmamakla, gerektiğinde heyet raporu alınarak her bir taleple ilgili değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi…” gereğine değinilerek bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne, 6.786,93 TL maddi tazminatın ve 2.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/2. maddesine göre;“Tüketici mahkemeleri nezdinde Bakanlık, tüketiciler ve tüketici örgütleri tarafından açılan davalar 2/7/1964 tarihli 492 Sayılı Harçlar Kanunununda düzenlenen harçlardan muaftır.”. Aynı Kanun’un 3.maddesine göre ise tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Buna göre somut olayda, kredi kuruluşu olan davacı banka 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3.maddesine göre tüketici konumunda değildir, dolayısıyla harçtan da muaf tutulmaması gerekir. Harç konusu kamu düzenine ilişkin olup yargı mercilerince res’en dikkate alınır. Bu nedenle davanın kısmen kabulü kararı verilirken davalının harçtan muaf tutulmasına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince hükmün 3a ve 4a fıkrasında yer alan ” Davalı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,” cümlelerinin karar yerinden çıkartılarak 3a fıkrası olarak “Alınması gereken 463,61 TL harcın davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydına”; 4a fıkrası olarak “ Alınması gereken 136,62 TL harcın davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydına” sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 600,20 TL harcın mahallinde davalıdan alınmasına, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.