Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2020/6900 E. 2020/5322 K. 05.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/6900
KARAR NO : 2020/5322
KARAR TARİHİ : 05.10.2020

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tüketici tarafından açılan devre tatil sözleşmesinden kaynaklanan davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 03/04/2011 tarihinde 53 yıl süreli olarak 106249 sözleşme numaralı Devre Tatil Üyelik Sözleşmesi imzaladığını, daha sonra talebi üzerine 21/02/2012 tarihinde ilk sözleşmeye ek olarak … isimli ek sözleşmeyi imzaladığını, ilk sözleşmenin bazı maddelerinde değişiklik yapıldığını, söz konusu sözleşmelere istinaden toplam 25.450,00 TL ödeme gerçekleştirdiğini, 05/11/2012 tarihinde ise 106249 numaralı ve EK-B isimli bir sözleşme daha imzaladığını, yine ilk sözleşmenin bazı hükümlerinde değişikliğe gidildiğini, söz konusu son imzalanan sözleşmeye göre davalı şirket devre tatil üyelik sözleşmesi kapsamındaki daireyi 95 m²’lik Long(C) Blok, Daire LC002 ile değiştirmeyi taahhüt etmiş olduğunu, bu değişiklik ile 25/09/2012 tarihine kadar yapılan ödemelere ek olarak 26.000,00 TL daha ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, bu yükümlülük kapsamında 5.000,00 TL peşinat ödediğini, 26/04/2013 vade tarihli 21.000,00 TL bedelli senet düzenleyerek davalı şirkete verdiğini, sözleşmede davalı taraf tesisin 31/12/2013 tarihinde tamamlanacağı hususunda açık bir şekilde taahhütte bulunduğunu, sözleşmenin 4. Maddesinde söz konusu tesisin süresinde tamamlanamaması durumunda ödenmiş olan tüm bedelin faizi ile birlikte iade edileceğinin düzenlendiğini, ancak söz konusu konutun belirtilen tarihte tamamlanarak teslim edilmediğini, davalı tarafa 17/09/2014 tarihli 18936 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bugüne kadar ödenmiş bedellerin avans faizi ile ödenmesini ihtar ettiğini, ihtarnamenin 30/09/2014 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiğini ve herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek davalı tarafa sözleşme kapsamında ödenen 30.450,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi iadesini ve 26/04/2013 vade tarihli 21.000,00 TL bedeli senedin iptalini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Davanın kabulü ile 29.253,49-TL alacağın 26/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer hususlarda verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalı ile imzalanan devre tatil sözleşmesine dayalı olarak verdiği senedin iptalini ve ödediği bedelin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Davalı, mahsup talebinde bulanarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın 26/04/2013 vade tarihli 21.000,00 TL bedelli senet yönünden dava konusuz kaldığından bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 30.450,00 TL alacağın 26/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmişse de; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/10011 E. – 2018/7447 K. Sayılı, 28/06/2018 tarihli ilamıyla, davacının söz konusu tesiste konakladığı sürelerin ödediği bedelden mahsup edilip sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının kendi dönemi dışında 03.10.2013,16.10.2013 tarihleri arasında ve 03.11.2012 tarihinde olmak üzere toplam 15 günlük kullanımı bulunduğu, 15 günlük süreye ait toplam kullanım bedelinin 1.196,51 TL olduğu, bu miktarın davacı tarafından davalıya ödenen ve gerek mahkeme kararlarında gerekse Yargıtay ilamında belirtilen 30.450,00 TL lik davacı alacağından mahsup edilmesi sonucunda; davacının davalıdan olan alacağının 29.253,49 TL olacağı şeklinde görüş bildirildiğinden Mahkemece, davanın kabulü ile 29.253,49-TL alacağın 26/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer hususlarda verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Oysa ki 6100 sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiştir. Temyize konu kararın hüküm kısmında, Mahkemece maddi hata yapılarak reddedilen kısmın belirtilmediği ve reddedilen kısım üzerinden davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, yukarıdaki açıklamalara göre davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri ile ilgili olarak hüküm kurulmaması, usulün 297. maddesine aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 500,00 TL. peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.